Özellikle Marksist gelenekten gelen sol aydınların bu memlekette iki önemli açmazları vardı: İlki, toplumsal karşılık bulmak; ikincisi de tarihsel köken meselesi... Birbiriyle bağımlı bu sorunları aşamadıkları için kitleselleşemediler. Marksist çözümlemelerin Müslüman bir coğrafyada geçerli olup olmadığı sorusu bir kenarda durmakla beraber halk adına halksız olmanın yaman çelişkini hep yaşadılar. Aslında bu yaman çelişki Batıcı Türk aydınlarının temel sorunudur ve "dünyada Türk aydını kadar yalnız" bir aydın tipi yoktur.
Sol aydınların, özellikle Sovyet sonrası dönemde, içine girdikleri sahipsizlik ve yalnızlık duygusunu bastırmakta Kürt meselesi adeta can simidi gibi yetişti. Özellikle PKK ile Kürt sorununu birleştirmelerinde, geçmişte bir türlü gerçekleştiremedikleri "devrimci mücadele" özlemini PKK çizgisi ve " başarısı" üzerinde hayata geçirme arzularının etkisi var, sanırım.
PKK'yı kurtuluş mücadelesi veren bir örgüt olarak kabul etmek, toplumuyla bu denli yabancılaşmış aklı karmaşık aydınlara özgü bir durum olabilir. Kemalistlerin Kürtlere yönelik uyguladığı politikaların eleştirisinden hareketle PKK'ya meşruiyet sağlamanın açmazı ile karşı karşıya sol aydınlar. Oysa dünyanın hiçbir yerinde, hakları adına savaştığı toplumunun değerlerine bu kadar yabancılaşmış başka bir örgüt de yoktur. DEVAMI>>>