Hani her fırsatta “Ah, keşke bizim de ABD'de Musevi Lobisi gibi bir lobimiz olsa” diye iç geçirilir ya, ABD'de 'Musevi Lobisi' oluşumunun ilk başlangıcı Anti-Defamation League'dir (ADL). Bütün Musevi örgütlerinin anası gibidir ADL...

ADL şimdilerde “Ermenilerin Türkiye ile ilgili tezleri doğrudur, Türkler soykırım yapmıştır” diyorsa, bu ABD'deki 'Musevi Lobisi'nin ortak tavrı kabul edilebilir. Dahası, İsrail Devleti de ADL çizgisine ters bir tavır almaz; dünyada bir 'İsrail Devleti' yokken de ADL örgütü vardı.

Örgütün başındaki Abraham Foxman dünyanın en etkili 'siyasi olmayan' kişisidir. Hemen her ülkedeki yönetimlerden isimlere yakındır. Bir tür 'gezgin büyükelçi' gibi dolaşarak Musevileri ilgilendiren konularda alınan kararları etkiler. Kolay ulaşılamayacak bütün isimler, “Efendim, Abe Foxman arıyor” denildiğinde derhal telefonuna cevap verirler.

Türkiye'yi de iyi tanır Foxman; bazı arkadaşlarıyla her yıl en az bir kez ülkemize uğrar. İstanbul ve Ankara'da en uygun biçimde ağırlanır, sivil-asker yetkililerle görüştürülür. Sorunlu dönemlerde sivil toplum örgütleri ileri gelenleri ve gazetecilerle bir araya gelir. Ülkemizin 'Musevi Cemaati' önderleriyle yakın temas içerisindedir Foxman...

ABD'ye ziyarete giden siyasilerimiz, asker-sivil bürokratlarımız değişik ortamlarda ADL yöneticileri ve özellikle Foxman'la bir araya gelir. Gazetelerin arşivleri, Foxman'la yan yana çekilmiş Türkiye'den isimlerin fotoğraflarıyla doludur. Bir araya geldiği kişilerle Foxman'ın yakınları arasında kartvizit alışverişi yapılır. Türkiye'den en geniş kartvizit arşivi ADL kayıtlarında olmalıdır.

Bunları nereden mi biliyorum? ADL'nin kartvizit arşivinde en az üç adet benim de kartvizitim var da ondan... Birini, bir ADL yöneticisine, Türkiye'den bir devlet adamına şilt sunulan bir ortamda vermiştim; ikimiz yan yana oturuyorduk. Diğer iki görüşme ise Türkiye'de gerçekleşti.

24 Mart 1997 tarihinde, Cefi Kamhi'nin ADL heyeti onuruna İstanbul Hilton'da verdiği yemeğe dâvetliydim. Kamhi o dönemde DYP İstanbul Milletvekiliydi. İsrail'in o zamanki büyükelçisi Zvi Elpeleg ile ülkemizin öndegelen Musevi işadamları da oradaydılar. Birkaç gazeteci ile ikisi Refah Partili olmak üzere birkaç siyasetçi de çağrılıydı. Bu bilgiyi o günlerde okurlarımla paylaşmıştım.

En son buluşmamız ADL ile, 2004 Aralık ayında, İstanbul SwissOtel'de düzenlenen bir kahvaltıda gerçekleşti. Her zamanki gibi ülkemiz Musevi Cemaati ileri gelenleriyle ADL yöneticileri yer alıyordu kahvaltıda. Abraham Foxman'ın Türkiye'ye geliş ve bir grup Türk gazeteciyle görüşme sebebi, iktidardaki Ak Parti'ye teşekkür etmekti.

O zaman düştüğüm notlar okunmaya değer.

“Avrupa'daki bazı liderlerin, sözgelimi Fransa devlet başkanının önemini tam kavrayamadığı, 'Musevileri hedef alan eylemler aslında ülkenin bütününe yönelik' tespitine uygun davranışı sizin hükümetiniz sergiledi; 15 Kasım 2003 tarihinde sinagoga yapılan eylemin ertesinde 'Bu ülkemize yapılmış bir saldırıdır' diye açıkça kınadı ve cemaatin yanında olduğunu davranışıyla da ispatladı...” Bu sözleri SwissOtel buluşmasında Abraham Foxman'dan dinlemiştim.

Devam ediyorum: “Musevilerin yaşadıkları ülkelerde bir cemaat yapıları var, bir de bütün dünyadaki Museviler ve cemaatleriyle ilgilenen bir örgütleri bulunuyor: Anti-Defamation League (ADL)... Abraham Foxman o örgütün uzun yıllardan beri lideri. Örgütün öndegelenleri yılda birkaç kez dünyayı dolaşıp liderlerle gündemdeki önemli maddeleri görüşüyorlar. Şu anda Türkiye'deler, buradan da İtalya'ya geçecekler; Berlusconi ve Papa ile randevuları var...

“Söylemeye bile gerek var mı, bilemem: ADL ABD'nin ve İsrail'in politikalarında ağırlığı hissedilen bir örgüt, Abe Foxman da pek çok ülkede sözü dinlenen biri; yıllardan beri gide-gele ülkemizi ve insanlarını da yakından tanıyor... İstanbul'daki görüşmemizde, 'Bizim, Museviler olarak, size moral borcumuz büyük' dedi Foxman ve ekledi: 'Ne zaman zora düşsek, kıyıma uğrasak, atalarınız bize kucak açmışlardı.'

“Bazılarına sıradan bir sivil toplum örgütü gibi gelse de, ADL, dünyanın her tarafındaki temas noktaları ve kollarını uzatabildiği alanın genişliği sebebiyle olağanüstü etkili. Türkiye'nin AB üyeliği için ellerinden gelen desteği verdiklerini anlattı Foxman. Görüştüğü Avrupalı liderlere, 'Türkiye neden AB içinde olmalı?' tezini aktarıyorlarmış. 'Türkiye'nin bugünkü önemi ve yarın kazanacağı değer AB ile sınırlandırılmayacak kadar büyük' demeyi de ihmal etmedi.”

ADL, Abe Foxman şimdi farklı şeyler söylüyor, hem de Jak Kamhi'ye üstün devlet nişanı verilmesi ardından...

Neden acaba?


Kaynak: Yeni Şafak