Bu Darfur , insanların yaşadıkları toprağa vatan demelerinin

ne kadar büyük bir ideolojik yanılgı olduğunu gösteriyor. Darfur 'a baktığınızda orada devenizi veya eşeğini bile yaşatmak istemezsiniz

Benim coğrafyam hayli zayıftır. Birçok defa Ege kıyılarında bir kasabaya gittiğimi zannederek gezi önerisini kabul edip kendimi Doğu Anadolu 'da bulduğum olmuştur.

Bu tür yanlışlar benim prensiplerime de aykırıdır. Ben İstanbul 'un Anadolu yakasından başlayıp güneye doğru bir çizgi çekin, onun sağına seyahat etmek istemem.

Eskiden doğu sınırım Ankara 'dan geçen bir kuzey-güney çizgisiydi ama hükümetler, bakanlıklar ve bürokratlar filan olduğundan oradaki sınırı kaldırdım.

Şimdi İstanbul 'dan yola çıkacaksam illa da batıya doğru gitmem gerekiyor. İşte bu nedenle Türkiye 'nin birçok şehrinin tam yerini bilmem.

Beni kim dinlerse, onun çoktan delirmiş olduğunu anlatmaya çalıştığım Ahmet Çavuşoğlu odama ısrarla bir harita koymayı bu nedenle istiyor olabilir. Çünkü o Anadolu 'da dolaşmayı çok seviyor ve gittiği yerde yediğini, içtiğini bana anlatıyor. Ben dinliyorum ama anlattığı yerlerin tam da nerede olduğunu bilmiyorum.

Onu dinlemek yüzünden şimdi ben Türkiye 'nin sayılı Tarsus uzmanları arasında yer alıyor olabilirim. Böyle bir şeyin başıma geleceğini hiç tahmin etmezdim.

Durum böyle... Kendi içimde bir dengeye ulaşmış durumdayım. Memleketimi fazla tanımıyorum , tanıdığım bölümünden de hoşnut değilim. Daha fazla öğrenmek istemiyorum. Zaten Türkiye 'nin geri kalanında ne kadar bela varsa hepsinin örneğinden İstanbul 'a toplanmış durumda. Çok istenirse arada şehir turu yaparım olur biter.

Tavrım böyleyken ayrıca Darfur 'a tepkili olmamı da anlarsınız sanıyorum. Bir gün New York 'ta mükemmel bir biftekçiden çıktıktan sonra (Kafam da iyiydi gayet tabii ki. RTÜK 'ten özür diliyorum, evet şarap içtim) biraz hava alıp martiniyle devam etmek için tam bara girecekken yanıma bir kadınla bir oğlan yaklaştı. Kadın müsait olunduğu takdirde hemen sevişilecek tipteydi. Keza cinsel tercihlerde hızlı bir radikal değişim olduğu takdirde oğlan da öyleydi. Bunlar yaklaştılar ve kadın bana "Darfur 'u unutmayalım, Darfur 'a yardımcı olalım" dedi.

Dediğim gibi kafam iyi, kızın neden bahsettiğini hiç anlamadım. Darfur marfur dedikleri için İngilizce dışında başka bir lisan konuşuyorlar zannettim. Darfur problemiyle ilk kez orada muhatap oldum. Tabii ki onlara para filan vermedim ve meseleyi tamamen kafamdan atarak martinimi içmeye gittim.

Sonra yıllar içinde bu Darfur meselesi yırtık dondan çıkar gibi arada bir karşıma çıkmaya başladı.

Örneğin; konsere gidiyorsunuz, rock konserine. Şarkıcı bir anda Özdemir Erdoğan 'a dönüşüp sosyal konularda konferans vermeye başlıyor ve tabii ki Darfur konusundan bahsediyor. Ben inatla 'O da bahsediyorsa bir bakayım şu işe ben de' demedim. Adından hoşlanmadığım bir yerden hoşlanmayacağıma emindim.

Darfur 'un ne olduğunu yeni öğrendim. Geçenlerde ilk gördüğüm anda su aygırına benzettiğim Sudan lideri Türkiye 'ye geldi. Dünyada başka davet edilecek şey yokmuş gibi onu davet ettiler. Bizimkilerde zevk de bu kadar işte, ne yapacaksınız?... Su aygırının yanında 'Texas Chain Saw Massacre' filminin başrol oyuncusuna benzeyen ve bence baş celladı olan kapüşonlu bir adam da vardı.

Ankara 'da yüksek düzeyde ağırlanan bu tipleri görünce bir taviz verip Darfur 'un nerede olduğunu öğrendim sonunda. Adından tahmin ettiğim gibi herkesin siktir ettiği bir yerdeymiş. Sudan'ın bile taşrası gibi bir yer burası...

Şöyle anlatayım meseleyi; turistik seyahat için liste yapsanız listenizin en başında yer alacak bir yer değil orası.

Tabii dünyada bazı liberaller vardır, seyahat için böyle yerlere gitmeyi tercih ederler. Gündelik yaşamlarında da oralardaki insanlar için üzülebilirler.

Benim bir arkadaşım vardı. Hep dünya sorunları hakkında düşünürdü. Karısı anlattı, bir gün sorunsuz bir gündeymişler, paraları varmış. Evde durum fena değilmiş, sıhhatleri de iyiymiş. Dışarıda hava da güzel ama adam benim arkadaşım ya ayı ya, somurtuyormuş. Karısı 'Ne oldu ki' demiş. Adam 'Afrika 'da çok açlık var. İnsanlar kırılıyor orada' demiş. Karısı arkadaşımı o an evden kovmuş. Sonra da yıldırım boşanma oldu aşırı geçimsizlikten. Ben de şahittim.

Bu Darfur , insanların yaşadıkları toprağa vatan demelerinin ne kadar büyük bir ideolojik yanılgı olduğunu gösteriyor. Darfur 'a baktığınızda orada devenizi veya eşeğini bile yaşatmak istemezsiniz. Bunu görebiliyorsunuz. Toprağın üstü böyle... Tabii ki altı başka alem . Altta petrol var ve Sudan'ın bazı devletler tarafından düşünülmesinin tek mantıki nedeni de bu.

Geçenlerde Çin durup dururken delirdi.

Şöyle anlatayım meseleyi; aniden bir karar alıp ülkelerinde korku filmi oynatılmasını yasakladılar. Bu tuhaflığı anlayabilmek için olayın birkaç saat gerisine gitmek gerekiyor.

Yönetmen Steven Spielberg Darfur 'daki katliamı destekledikleri için Çin 'i kınadı.

Anlayacağınız bu Darfur işinden kurtulmak mümkün değil. Bir film vardı; '6 Degrees of Kevin Bacon ' adında. Hayatta her insanın bir şekilde Kevin Bacon ile bağlantılı olduğu teması işleniyordu bu filmde. Benim hayatımda da galiba 'Six Degrees of Darfur ' gibi bir tuhaflık var olmalı.

Spielberg hakkında da bir yorumum olacak. Sonra devam ederiz. Bir insan Spielberg kadar zengin ve meşhur olunca ve üstelik film yönetmeniyse yıllardır evli olduğu eşiyle birlikte olmayı sürdürmesi, bir insanlık suçudur. Darfur katliamından daha acı bir şeydir bu. Spielberg 'in yanına bir çıtır ve aptal kız yakışırdı yani .

Bu Darfur meselesi yakında bir şekilde bitecek, eminim buna. Çünkü dünyanın bazı yerlerinde insanlar birbirlerini öldürür, bu kaçınılmaz bir tabiat kanunudur.

Darfur 'da durum böyledir. Huti ve Tutsiler arasında da böyledir. Keza Kenya ve Bangladeş 'te tren kazalarında da çok insan ölür. Bangladeş 'te tek tren vagonu devrildiğinde bin kişi filan ölüyor her defasında. Bundan anlıyorsunuz ki; Bangladeş 'te trene insanlar hayli sıkışarak biniyor.

Darfur 'daki katliamları durdurmak mümkün değil. Durdurmaya çalışmak da nafile çabadır. Çünkü medeniyetten nasibini almamış insanlar öldürmek zorundalar. Bangladeş 'te de tren kazası mutlaka olmak zorunda. Bizde ise insanlar henüz tutuyorlar kendilerini. Bizler doğal seleksiyon sürecinin biraz dışında kalmış durumdayız. Tahmin ediyorum ki; Darfur 'daki insan nüfusu bizden önce tükenecek ve Darfur duyarlılığı da mecburen o zaman sona erecek.

Şunu da söylemeliyim; o kadar dar bir alanda 200 bin kişinin öldürülmesi de takdir edilmesi gereken bir başarıdır. O da ayrı bir konu.

 

Kaynak: Akşam