Ahmed Kureşi

Amerika’nın vize konusunda gözü dönmüşlüğünü ve Pakistan’ın bu tâcizini” kınayan sızdırma haberleri hatırlıyor musunuz? Hükümetimiz her zaman olduğu gibi şartlı teslimiyeti tercih etti ve bu sûretle onlarca belki de yüzlerce CIA analisti Pakistan’a girdi. Blackwater’ın ikiz kardeşi DynCorp da burada, Pakistan’ın en önemli nükleer tesislerinden sadece 9 km ötede. Pakistan’a gelecek olan yeni F-16’larla birlikte, bu uçakları “kötü işlerde kullanmayalım” diye Amerikalı “gözetmenler” de gelecek. Ulusumuza bu gaddar şakayı yapan İslamabad’daki kişi kim?

Bazı gelişmeler ve ABD’de yapılan ifşaatlar, Pakistan’ın ABD ve Hindistan’la rezil ilişkilerinin gitgide kural haline geldiğini göstermektedir.

Önce ABD cenahına bakalım.

30 Nisan’da Washington Post’ta Greg Miller imzasıyla yayınlanan haberde CIA’nin yurtdışına daha fazla analist gönderme stratejisi ele alınıyordu: “CIA’nin 11 Eylül’den beri yurtdışında genişlemeye gittiği keysofiser sayısının artmasından, drone saldırıları sayısının artmasından ve daha fazla nakit dağıtılmasından âşikardı. Ancak CIA, daha az dikkat çeken direktörlüğünden de yurtdışına eleman göndermeyi sürdürüyor ki, yetkililer bunu teşkilatın analistlerini eğitme ve göreve gönderme şeklinde büyük bir değişim olarak tanımlıyorlar.”

Bu habere göre “yüzlerce” CIA analisti hâlihazırda yurtdışındaki görevlerinin başında bulunuyor. CIA yetkilileri, Pakistan’ın Kohat ve FATA gibi uzak bölgelerinde keşfedildi. Kısacası Pakistan, CIA’nin başlıca hedefleri arasında. Pakistan’ın ABD’den yapılan yüzlerce vize başvurusunu çabucak sonuçlandırması için Amerika’nın baskı uygulamasında şaşılacak bir şey yok; Başbakan Gilani, sözümona stratejik diyalog için Washington’a gitmeden bir gün önce vize başvurularının hızla sonuçlanacağını söylemek zorunda kaldı. Pakistan adına stratejik bir şey yoktu ama gene de çok sayıda CIA ajanı vizelerini aldı ve şu an Pakistan topraklarında dolaşıyorlar. Daha rahatsız edici olanı, DynCorp dâhil özel güvenlik şirketlerinin Sihala’da boy göstermesine karşın hükümetin egemenlik tasarruf etmeye hazırlıksız oluşudur. DynCorp, kendisine başka seçenekler sunulmasına rağmen Sihala’dan ayrılmayı reddetti. Genel kanaate göre Sihala, Pakistan’ın nükleer tesislerini izlemeleri için ideal bir mahal.

DynCorp’un Pakistan’da bulunma nedeni yalnızca ABD uyuşturucuyla mücadele programı değil; Pentagon’da gerçekleştirilen bir teftişin sonucu olarak Kongre’de yapılan bir oturumda ifşa edilen bilgilere göre, Pakistan-Afganistan sınırını gözetleme işi de DynCorp’a verilmiş. FATA’da bu yüzden varlık gösteriyor. CIA, DynCorp’la birlikte Batı Asya’nın ve Körfez’in Müslüman ülkeleri dâhil üçüncü ülke istihbarat teşkilatlarını, “Asya Kaplanları” gibi terör örgütlerini de Host vilayetine getirdi. Pakistan hükümeti ve ordusu, FATA’da kimin eli kimin cebinde tam olarak bilmiyor. Fakat açık olan bir şey var ki o da bu gayretlerin Pakistan ordusunu Kuzey Veziristan’da çatışmaya sürmüş olması ve çerez karşılığında ABD gündeminin önünde eğmesidir. Her şeyden evvel, ABD, Koalisyon Destek Fonu’na önceki yıllar için ödeme yapmak zorunda ve Fona yapılacak bu ödeme, Pakistan’ın hakkıdır zira ABD’nin istediği hizmetlerin mâliyeti tahakkuk etmiştir. Pakistan’ın erişime açılan silahlara gelince, en çok konuşulan fırkateynler hem eski hem de denizden havaya atılan füzelere benzer silah sistemleri yok.

Bu yıl Pakistan’a gelmesi beklenen 18 adet F-16 uçağının alımı ise en kötüsü. ABD’nin önde gelen gazetelerinden birindeki habere göre anlaşmada, ileri teknoloji sistemlerinin ve diğer sistemlerin gerektiği gibi kullanılmasını sağlamak için F-16’larla birlikte ABD personelinin gelmesi şartı da var. Habere göre bu uçaklar havadayken içinde Amerikan personeli de bulunabilir.
 

Pakistan Hava Kuvvetlerinden bir açıklama istendi ama sözcüsü yan çizip yabancı personelin her daim uçaklarda bulunabildiğini söyledi; anlaşmanın maddelerini inceledikten sonra geri döneceğini ifade etti ki hâla dönecek.


F-16’lar geldiğinde (bu konuda Amerika’yla üzücü tarihimiz unutulmamalı) uçakların kullanımına nezaret etmek üzere Amerikalı personel de gelmiş olacak. Pakistan halkına yapılmış berbat bir şaka değil mi bu?

Bir de ABD’yi yatıştırdığımız Hindistan politikamız var. Pakistan Başbakanı’nın, Pakistan’ın davasını savunmak yerine Pakistanlılara karşı Hindistan Başbakanı’nın avukatlığını yapması ve Hindistan’ın nehir suyundan bizim payımızı çalmadığını söyleyerek su meselesinde Hindistan’ı müdaafa etmesi bir ilktir. Eğer dışişleri bakanı Pakistan’da yeterince kalsaydı, nehir yataklarının kuruduğunu görebilirdi.
Bugünkü hükümet, Hindistan’la barış görüşmeleri dâhil Amerikan gündemini izliyor. Ayrıca Müşerref’in ekonomi politikalarını eleştirmişken şimdi de Müşerref’in ekonomi takımını daha üst düzey makamlara getirmek müthiş bir ironidir. Hükümetin bu maskaralıkları, ABD amaçları uğruna ülkeyi mahvetmektir.

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı