Birbiri üzerine geçmiş tuğlalardan oluşan dört duvar ve üzerinde yamulmuş, eskimiş oluklu bir sac. Su yok, elektirik yok. Sadece sefalet. Bu bahsedilen yer ülke ile aynı adı taşıyan başkent Cezayir’in güneyinde Merouane Boudina’nın on kardeşi ve ebeveyni ile birlikte oturduğu yerdi, ta ki 28 yaşındaki bu genç kamikazi bombacısı olarak cennete gitmeye karar verene kadar. O, 11 Nisan günü eski bir Mercedes ve bagajındaki 700 kilo patlayıcı ile başkentteki hükümet sarayının duvarlarına son sürat daldı. Aynı anda başka iki genç başkent Cezayir’de bir polis karakolu önünde kendilerini havaya uçurdular. Boudina ve iki arkadaşı kendileri ile birlikte en az 30 kişiyi daha ölüme götürürlerken, ardlarında da 220 yaralı bıraktılar.
Boudina’nın ideolojik lideri Abu Musab gelecek Perşembe yapılacak parlamento seçimleri öncesi yeni saldırı tehditinde bulundu. Abu Musab yeni oluşan ‘El Kaide İslami Mağrip’te’ adlı terör örgütünün lideri durumunda. Musab 33 milyon nüfusu bulunan ve bunun 19 milyonu seçmen konumunda olan Cezayir halkından seçim sandıklarını boykot etmelerini talep ediyor. ‘Bu seçimler bir maskaralıktır. Kim buna katılırsa kendini kafirlerin suç ortağı yapar’ diyor Musab. Muhtemelen Musab’ın boykot çağrısı oldukça yüksek bir yankı bulacaktır. Sadece başkent Cezayir’in güneyindeki Slum’da değil, başka yerlerde de yankı bulacaktır bu çağrı. Boudina gibi, Slum’daki bir çok genç seçimlerde oy kullanmanın hiç bir anlamı olmadığını düşünüyor. Büyük bir petrol ve gaz zenginliğine sahip ülkenin yönetimi fakirliği, işsizliği ve konut sorununu çözememiş. Bu arada kulaktan kulağa dolaşan söylentilere göre; seçim sonucu zaten önceden devlet başkanı Abdulaziz Bouteflika’nın sarayında kararlaştırılmıştı bile!
Medyanın bazı kesimleri bu umutsuzluğun fakir banliyösünü ‘kamikazi-Slum’ olarak adlandırıyor. Orada İsalamcıların aşırı mesajları verimli topraklara düşen tohumlar gibi yeşerme imkanı buluyor. Özellikle de 30 yaşının altındakilerde bu mesaj karşılık buluyor. Çünkü onların büyük kısmı işsiz durumdalar. Gerçi her yıl daha fazla gaz ve petrol Avrupa’ya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne pompalanıyor. Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacının en az beşte biri Cezayir’den sağlanıyor; ancak buna rağmen yeni iş imkanları bir türlü oluşmuyor. Başkent Cezayir’deki Avrupalı bir diplomat, Cezayir’in istikrarının bir numaralı rizikosu olarak gençliğin işsizliğini gösteriyor. ‘Çoğu kimse artık iyice bıkmış durumda ve bir şekilde buradan Avrupa’ya geçmek istiyorlar’ diyor aynı diplomat. Bu yüzden de Cezayir’den her geçen gün daha fazla tekne İspanya ve İtalya sahillerine göçmenlerle dolu olarak yanaşıyor. Ya seçimler? Başkent Cezayir’in sokaklarındaki gençlerin bu soruya cevapları: ‘Beni ilgilendirmiyor!’ şeklinde oluyor. Bir şehir ki, 11 Nisan bombalı saldırılarından sonra kaleye dönüşmüş durumda.
Saldırı olmaksızın da ortam oldukça gergin durumda. Ülkede her yerde günlük olarak huzursuzluk var. Bu kıtlığa ve adaletsizliğe karşı olduğu gibi, polisin ve askerin kötü muamelesine karşı ve özgürlüklerin kısıtlılığına karşı da duyuluyor. Eski Fransız kolonisinin batılı zihniyetteki yönetimi vatandaşlar için daha az demokratik ve de yolsuzluğa bulaşmış olarak değerlendiriliyor. İktisat uzmanı Abdulhak Lamiri uyarıyor: ‘ Sosyal baskı artmaya devam edecek’. Şayet iktidar buna karşı bir şey yapmazsa bu barut fıçısı patlayacak.
Devlet Başkanı Bouteflika’ya (70) bağlı bulunan ve bir yıldan bu yana hükümeti yöneten Başbakan Abdulaziz Belkhadem (60) ise bütün bunlara karşın seçim zaferinden emin görünüyor. Bunun anlamı El Kaide’ nin boykot çağrısının ‘hiç bir etkisinin’ bulmayacağı demektir. Perşembe günü yapılacak ‘hileli’ seçimlere ortak olmak istemeyen ve muhtemelen en büyük legal muhalefet partisi olan Sosyalist Cephe’nin (FFS) seçimlere katılmayı reddetmesine rağmen. İslamcıların popüler partisi Islah da bu arada seçim yasağı ile frenlenmişti.
Hükümetteki FLN Partisi’nin sözcüsü daha küçük parti konumundaki RND ve ılımlı İslami parti olan MSP ile bir kolaisyon yapmaktan korkularının olmadığını söylüyor. Sözcü boykot çağrısının kendilerine daha fazla oy getireceğini de iddia etmekten geri durmuyor. Cezayir gazetelerinin tahminlerine göre seçimlere katılım oranı yüzde ellinin altında olabileceği yönünde bulunuyor. İktidarda bulunan koalisyon hükümeti de bu beklentileri onaylıyor. 2002 yılındaki seçimlerde de resmi kaynaklara göre seçimlere katılım yüzde 54 oranında gerçekleşmişti.
Alman siyaset bilimci ve Cezayir uzmanı Werner Ruf’un seçim değerlendirmesi şöyle: ‘Bu seçimler, şimdiye kadar Cezayir’de yapılan seçimler gibi olacaktır. Öyle ki, sonucun ne olacağı her zaman önceden bellidir.’ Werner Ruf da Cezayir’de meydana gelen gelişmeler konusunda uyarmayı ihmal etmiyor ve sosyal patlamayı işaret ediyor. Halk sefalet içinde yüzerken, öbür tarafta birkaç kişi petrol ve gaz satışından gelen milyarları ceplerine indirdiler. Bu durumsa aşırı İslamcılığa zemin hazırlıyor. ‘Terörizmin güçlenmesinin bir nedeni de tabi ki derin fakirliktir.’
Bir zamanlar Cezayir’de İslamcıların Selamet Cephesi ( FIS) o kadar güçlü idi ki, 1991’deki ilk serbest seçimleri açıkça kazanma yolunda idiler. Bugüne kadar ki gizli gücün arkasında bulunan ordu o zaman ki seçimleri yarıda bıraktırdı. FIS’in lideri ve binlerce taraftarı tutuklandı. Bugüne kadar 20 000’den fazla İslamcı kayıp durumda. Ve sonuç bugüne değin 200 bin insanın hayatına mal olan bir iç savaş oldu. Askeri güçle ve pişman olan İslamcılar için çıkarılan genel afla Başkan Bouteflika geçmiş yılların sorunlarının şiddetini azaltmaya muvaffak oldu. İçişleri Bakanlığı son açıklamasında, durumun ‘kontrol altında’ olduğunu bildirdi.
Fakat bu durum her an değişebilir. Ordunun başkent Cezayir’in hinterlandındaki büyük harekatı ortaya çıkardı ki, silahlı İslamcılar yenilmemişler. Geçtiğimiz günlerdeki çatışmalarda her iki taraftan da onlarca kişi öldü. ‘İrşad ve Savaş için Selefi Topluluğu’ kendini formel olarak Usame Bin Ladin’in emrine soktu ve kendilerini ‘El Kaide İslami Mağrip’te’ olarak adlandırdıktan bu yana İslamcılar tekrar yükselişteler. Aşağılanmş Cezayirli gençler arasında Usame Bin Ladin bir halk kahramanından daha aşağı pozisyonda bulunmuyor. Amerikan gizli servisinin bildirdiğine göre Cezayirli ‘Cihadçılar’ (‘Gotteskrieger’) Irak’taki uluslararası gönüllü direnişçiler arasında en büyük gruplardan birini oluşturuyor.
El Kaide lideri Abu Musab, ilk olarak güney Cezayir’deki çöllerde bulunan eğitim kamplarına gönderdiği genç Cezayirlileri ‘bunu kaçırma ve cennete gel’ sloganıyla topluyor. ‘Çünkü cennet o kadar büyük ki, orada yer ve gök birarada bulunuyor.’
Kaynak. www.fr-online.de
Almanca’dan çeviren: Kadir KON