I-Issız ve geniş arazide yol alıyoruz West Virginia  eyaletinde, ikindiye ulaştı vakit. Düşündüğümüzden daha yavaş ilerliyoruz, bu yollarda araba kullanan bir de ceylanları hesaba katmak zorunda, belki yarım saatte bir ölü bir ceylan gövdesi beliriyor cadde kıyısında. Geniş ormanlık arazilere sığmayan ceylanlar kendilerini asfalta atıyor ve kaza sebebi olurken pek çok kez canlarını yitiriyorlar.

Ferahfeza ömürler, geniş bahçeler, ya fedailer istiyor ya da kurbanlar. Geniş ve rahat ortalarda yaşamayı seven Amerikalıların ormanlık arazilerinden bir sebeple taşarak otoyollara kendilerini atan ceylanlar, konforlu hayatların yayılmacılığının bariz kurbanları. Söz konusu olan rahatlığa ve uzun emele karşı masumiyetin ve merhametin ölümü de… Tabiat kanunları başka türlüsüne izin vermiyor, o geniş arazide kurulan çiftliğin dört başı mamur bir şekilde üretimini sürdürebilmesi için uzak beldelerde bir yerlerde birilerinin lokması da elinden alınmalı.

Geniş aile seven, ayağını topraktan kesmeyen Amerikalı, övünç duyduğu  erdemlerini ayakta tutmanın uzak ülkelerde hanelerin yıkılması, ağıt seslerinin yükselmesiyle mümkün olması gerçeğini bir tür otistik hayat pratiğiyle kanıksıyor. Obama bin dereden su getiriyor meramını anlaşılır kılmak için, oysa Bush açık sözlüydü.  İlk Irak işgali sırasında kendisini protesto eden vatandaşlarına, “Benden geniş araziler, bu geniş araziler içinde büyük evler, büyük arabalar istiyorsunuz.  Ben bunları size nasıl bulacağım?” diye sormuştu.

Bu kurtlar sofrasında telef olan çoğu zaman nahif ve donanımsız, aynı zamanda yüreği iyilikle dolu olduğu için tedbirsiz davranan oluyor.

 

II- Kaç ceylan öldü son zamanlarda, hatırlıyor musunuz? Simaları birbirine karışıyor. Geçen yazın ortalarından aile meclisinin ölüm fermanını yazdığı Ceylan Soysal’a ait haberleri okuduğumda, kısa bir süre önce Kemal Birtek’in sürdüğü arabada West Virginia yollarında ilerlerken sıklıkla önümüzü alan, neşemizi kaçırtan  ölü ceylanları hatırlamıştım. Türkünün anlattığı gibi dağlarda gezmeye çıkan ceylanı avcı er geç yakalayacak bir yerde, geri dönüş yolunda, hatta baba ocağında.  

Süs bitkisi yerine konulan fazla mı abartmış süsünü püsünü? Bir taraftan iffet ve namus konusunda kolayca yoldan çıkmaya hazır sayıldığı bir ahlaki kabulle kontrol altında tutulan genç kız olarak ceylan,  nasıl bir mantıkla aynı zamanda iffet ve namus gibi değerlerin korunmasının başlıca sorumlusu sayılıyor ki… 

Erkek boşanmak istiyorsa boşanıyor, evliyken başka kadınlarla ilişki de kuruyor, dinen bir hata yaptığını pek düşünmeden. Kadın ise canı burnuna geldiği için boşanmak istediğinde canını yitirmeyi göze almalı. “İslami” bir bakış açısına sahip sitelerde boşandıkları veya ayrı yaşadıkları eşleri tarafından canlarından edilmelerini kadınların aile düzenini bozan, tahrip eden taleplerine bağlayan yorumları şaşkınlıkla okuyorum.

Bu yorumları sıradanlaştıran peşin hükümlerin ilk sebebi, Müslüman toplumumuzda baskın olan –ve Asr-ı Saadet telakkileriyle bağdaşmadığı pek açık- ”feodal”  bir anlayışın aile yapısının selametini öncelikle kadının suskunluğu ve geri çekilmesine bağlamış olmasıdır, gibi geliyor bana.  Söz konusu anlayış meselelere çözüm arama yönünde istişareye başvuracak yerde, kadın tarafının bitkisel hayata da açılacak şekilde bir mahiyet kazanan ölümcül sessizliğini hikmetli bir anlam atfetmek suretiyle yücelterek, peşin hükümlerini biriktiriyor, çoğaltıyor. “Onlar -iddialarınca- süs içinde yetişen ve tartışmada meramını kuvvetle anlatamayan kızları mı Allah’a isnad ediyorlar?”  

Zuhruf Suresi’nde kız çocuğunun eğitiminde bir hata olarak öne sürülen acz ve kırılganlığın süsle telafisi, ceylanları panikle gelen kaçışmaların  sürüklediği mecralarda hayatta tutmaya yetmiyor.

 

III- Ne bir başına kadın ne de bir başına erkek yönlendiriyor bu süreci. Tüketim ideolojisinin ekranlar kanalıyla sunduğu ufuk da seksen metrekarelik evlere sığmıyor.  Düşler duvarları aşamadığında geriye geriye çarparak ev kazalarına sebep oluyor.  Kadının gitmesi alışılmış bir durum değil, eskiden giden kadın ya düşmüş sayılırdı ya da deli. Bir yere kendini sığdıramadığı için çocuklarıyla birlikte intihar eden kadınlarla ilgili sayısız haber hatırlıyorum.   

Abarttığımı düşünmeye hazır olanlar,  son zamanlarda artış gösteren kadın cinayetlerine dönüp bakmalı.   Kendi yeri daralmasın diye bıçağa sarılıyor, türlü bağlarla ait olduğu toplumsal yapıdan dışlanmaya yüreği dayanmayan kişi. O yürek Allah’ın verdiği canı almaya nasıl dayanıyor öyleyse? Şu tür cümlelerle açıklanıyor cürüm, katil ele geçtiğinde:  “Ben onu öldürmezsem, onlar beni öldürecek, bir bıçakla değilse bile, sözlerle, işaretlerle.”  Kendi alanı daralmasın, onur telakkisi zedelenmesin diye kızkardeşini kabristana gönderiyor delikanlı. Merhametten yoksun ilişkinin defterini karısını ölümle cezalandırarak dürmekte tereddüt etmiyor genç adam.  Sözde davasının haklı başlangıç sebeplerini kendini bombaya dönüştürerek imhadan çekinmiyor,  sert bakışlı hayat düşmanı genç kadın. Ceylan kaderlerinden kaçınca silaha dönüşmekten başka yol yokmuş gibi…

An geliyor bir anne de aile onuru adına kızının ölüm fermanına imzasını atıyor. 21 yaşındaki Ceylan Soysal ailesinin seçtiği değil de kendi seçtiği adamla evlendi. Kocası kendisini terk edince de aile meclisi ölüm fermanını yazdı. Tabancayla vurularak öldürüldü Ceylan. Kardeşi öldürdü, babası cinayeti kolladı gözetti, annesi alkışladı.

Bir diğer ceylanı, Ceylan Belgin’i annesi kendini feda ederek kurtardı, Bingöl’deki canlı bomba eyleminde. Ceylan ölümlerinin grafiği işte böylesine çığırından çıkmış.

 

IV- Annesinin bedeninin parçalarını eteğine topladığı Ceylan Önkol’la görünür hale geldi, gizli açık süren kıyım. Elindeki orak güneşin yansıması ile silah mı sanıldı yüz elli küçük baş hayvanı otlattığı mezrada, yoksa öne sürüldüğü gibi mayın kurbanı mı oldu küçük çoban…

Doğu’da ya da Batı’da ölümüne seyirci kalınan her ceylanla biraz daha daralıyor ruhumuz. Yazımın girişinde anlattığım West Virginia’da bir oto yolda karşımıza çıkan ceylan ölüleri, idealize edilen Amerikan hayat tarzının nelere mal olduğunu canla başla sergileyen ölümcül metaforlar sanki:  Rahatlık ve genişliğin temini adına iç genişliğini de bir tür ıssızlaşma şeklinde kavrarken,  güzelliğin, masumiyetin ve tabiatın ölümüne seyirci kalmayı kendinize yediriyor olmalısınız...    

Ölmeye, öldürülmeye müsait nahif varlık, ceylan; yine de kız evladı için başka türlü bir varlık düzeyine inandırılamayan, bu konuda acze düşen anneler kızları sadece ve öncelikle ceylan olsun istiyor, her daim “gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar” türküsünü dinlerken bile…

Keşke Zuhruf Suresi üzerine geniş bir tefsir yazsa ceylanların katline yüreği dayanamayan bir alim kişi…