Birkaç gündür dünyanın gözleri İsviçre’de. Herkes, Suriyelilerin toplantısından çıkacak sonuca dikkat kesilmiş durumda. Şüphesiz Cenevre-2 Suriye ve dünya için büyük önem arz ediyor. Ama bundan daha da önemlisi 3 yıla yakındır derin bir kriz içinde olan Suriye halkına bu toplantının neler sunabileceği.
Konferansa gözcülük eden Amerika, Rusya ve Çin de, Fransa, Almanya, İngiltere’nin başını çektiği Avrupa da, hatta Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye de aynı ortak kanaate sahip: Suriye’de askeri seçenek başarısız oldu! Fransa dışişleri bakanı Loran Fabios’un da isimlendirdiği gibi, Suriyelilerin “dramı” siyasi çözüm yolu dışında başka hiçbir şeyle bitmeyecek. O zaman da şöyle bir soru ortaya çıkıyor: Bulunacak olan siyasi çözüm, Suriye’yi içine düştüğü derin kuyudan çıkarır mı? Ve bir diğer soru: Krizin tarafları olan muhalefet ve rejim, askeri seçeneğin ortadan kalkmasına ve siyasi çözüm arayışı içine girmeye razı olacakları mı?
Görünürde, her iki taraf da siyasi çözüme eğilme yönünde. Ya da en azından tartışmaya açık bir haldeler. Ama buz dağının görünmeyen yüzünde durumlar hiç de öyle değil. Her iki taraf da siyasi çözüm için taleplerini maksimum seviyeye çıkardı. O kadar ki, bu durum karşı tarafın taleplerini de tümden yok etme, ya da karşı tarafın meşruiyetini ortadan kaldırma çabasına kadar gitti. Yani iki taraf da üzüm yemek yerine bağcıyı dövmeyi tercih ediyor. Tüm bunlar Cenevre-2’nin çetin geçeceğini gösterirken, toplantının siyasi bir oyuna ve siyasi manevralara dönüşeceğine işaret ediyor.
Her iki tarafın da kırmızıçizgileri var. Müzakerelerin başarılı geçmesi için bu çizgilerden birinin üzerini çizmeyi her iki taraf da reddediyor. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in başkanlığını yaptığı Suriye heyeti, Beşar Esad’ın ve iktidarının geleceğinin kırmızı çizgi olduğunu, bunun tartışmaya açık olmadığını vurgularken, muhaliflerin lideri Ahmed Carba da Suriye heyetini Cenevre-1’de “ Esad’ın güvenlik, ordu, istihbarat da dahil olmak üzere tüm yetkilerini geçici hükümete devretmesi” yönünde alınan kararı imzalamasını talep ediyor. Carba’ya göre, Cenevre-1’de alınan kararların uygulanması ve geçici bir hükümetin acilen teşkil edilmesi, Esad’ın çekilmesi ve iktidarının sembolü haline gelen tüm suçlarının son bulması için önemli iki aşama. Ne olursa olsun “Esad ile devam” yönünde yapılacak herhangi bir tartışma Cenevre-2’yi hedefinden saptırmaktan başka bir işe yaramayacak. Ahmed Carba da bu sözleriyle kırmızıçizgilerini belirterek müzakerenin şartlarını ortaya koydu.
Rejim de muhalefet de karşısındakini muhatap almıyor. Her iki taraf da Cenevre-2 için Suriye’ye karşı, Suriye dışından gündemlerle gelmişler. Konuşmalar hep kendi ekseni etrafında dönüyor. Dolayısıyla kimsenin Suriye’yi ve Suriyelileri temsil etmek gibi bir derdi yok gibi duruyor.
Toplantı da şu ana kadar altının çizilmesi gereken tek şey, yakın zamana kadar tarafların şiddetle reddettiği aynı masada bir araya gelme fikrini kabul etmiş olmaları. Suriye’de 3 yılda çok fazla şey değişti. Cenevre-2’de ve sonrasında da bazı değişimler yaşanabilir. Ancak kısa vadede Cenevre 2’nin bile değiştiremeyeceği şeyler var. Mesela:
1- Suriye’de katliamlar, yani iç savaş devam edecek. Savaş, tarihi, kültürel eksende ve daha da kötüsü Şii- Sünni ekseninde şiddetini artıracak. Çünkü Rusya ve Çin destekli İran Şii kutupta, Amerika, İngiltere ve Avrupa destekli Türkiye ve Körfez ülkeleri de Sünni kutupta Suriye üzerinden güç mücadelesine devam edecek.
2- Etnik ve mezhebi gerilimler, Suriye halkının mozaikleri olan kimlikler arasında devam edecek. Gerilimlerden biri, Aleviler ve Sünniler arasında, bir diğeri de “Suriye Ulusal koalisyonu”nu oluşturan Araplar ile “ Batı Kürdistan Meclisi” ni kuran Kürtler arasında ve bunları destekleyen Süryaniler, Çeçenler gibi kimlikler arasında yaşanacak ve bu durum çatışmalara yol açacak.
3- Suriye rejim ve silahlı terörist grupların başlattığı iki yangın arasında eriyip gitmeye devam edecek.
4- Kriz başta Türkiye, Lübnan ve Irak olmak üzere bölge ülkelerine sıçramaya devam edecek. Yani Suriye, ne olursa olsun ve toplantıdan ne çıkarsa çıksın komşularının başını yakmaya devam edecek.
5- Rejim, adını muhalif koyduğu her şeyle savaşmaya devam edecek. Muhalifler de ismini rejim olarak adlandırdıkları herkesle çatışacak. İki taraf da Suriye’de, Suriye’ye karşı savaşacak. Hiç kimse tam anlamıyla gözünü açmadıkça Suriye’nin kanı Suriye’ye karşı akmaya devam edecek.
Tüm bu sayılanlar bir gün değişir ve her şey tersine dönmesi mümkün. Ancak Suriye’de iki şey ne olursa olsun değişmeyecek: Rejim ve muhalefet.
Kaynak: Elaph
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız