Kusurlarına rağmen son derece cesur bir lider olan Butto'nun ölümü, despotizmle anarşinin tuhaf bir birlikteliğinin sonucu. Trajediden iyi sonuçlar çıkarmak zor fakat Halk Partisi'nin demokratik bir örgüt olarak yeniden kurulup, insan haklarını savunması halkı birleştirebilir

Benazir Butto'nun gerek başbakanken gerekse son dönemdeki tutumunu ve politikalarını sertçe eleştiren bizler bile ölümü karşısında afalladık ve öfkeye kapıldık. Yıldırma ve korku ülkeyi bir kez daha sarıp sarmalıyor.
Butto'nun dün Ravalpindi'de öldürülmesine yol açan koşulları, askeri despotizmle anarşinin tuhaf bir birlikteliği yarattı. Geçmişte askeri idare düzeni korumak için kurulur ve bunu birkaç yıl boyu da başarırdı. Artık öyle değil. Bugün o idare düzensizlik yaratıp kanunsuzluğu teşvik ediyor. Hükümetin istihbarat birimlerinin ve polisin kanuna hesap verebilmesi için çaba gösteren yüksek mahkeme başyargıcıyla diğer sekiz yargıcın görevden alınması başka türlü nasıl açıklanabilir? Onların görevden alınması, bırakın büyük bir siyasi liderin dikkatle organize edilmiş suikastının ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak bakımından istihbarat birimlerinin kusurlarına yönelik doğru düzgün bir soruşturma yapılmasını, bu yönde adım atılabilmesi için gereken irade ve cesareti de ortadan kaldırdı.

Hileli bir seçime bile imkân yok
Bugün Pakistan, bir çaresizlik yangınından başka ne olabilir? Butto'yu cihatçı fanatiklerin öldürdüğü varsayılıyor. Bu doğru olabilir pekâlâ, fakat kendi başlarına mı hareket ediyorlardı?
Ona yakın olanlara göre, Benazir sahte seçimleri boykot etme eğilimindeydi, fakat ABD'ye meydan okuyacak siyasi cesaretten yoksundu. Fiziksel cesareti had safhadaydı ve ülke içindeki karşıtlarının tehditlerine boyun eğmeyi reddetti. Liyakat Bağ'daki bir seçim mitinginde konuşmuştu. Burası adını ülkenin ilk başbakanı Liyakat Ali Han'dan alan popüler bir yer ve Han da 1953'te bir suikasta kurban gitmişti. Suikastı düzenleyen Said Ekber, komplonun içinde yer alan bir polisin emriyle hemen vurulup öldürüldü. Bölgenin yakınında bir zamanlar milliyetçilerin hapsedildiği bir sömürge binası vardı. Ravalpindi hapishanesiydi burası. Benazir'in babası Zülfikar Ali Butto da Nisan 1979'da işte o hapishanede asıldı. Bu adli cinayetten sorumlu olan askeri tiranlık, bu trajediye sahne olan binanın yıkılmasını da sağladı.
Zülfikar Ali Butto'nun ölümü, lideri olduğu Pakistan Halk Partisi'yle ordunun ilişkilerini bozdu. Bilhassa Sind bölgesindeki parti eylemcileri işkenceden geçirildi, aşağılandı ve bazen kaybedildi veya öldürüldü.
Pakistan'ın, daimi askeri idare ve sevilmeyen küresel ittifakların sonucu olan fırtınalı tarihi, bugün muktedir seçkinlerin önüne ciddi tercihler koyuyor. Görünen o ki hiçbir müspet hedefleri de yok. Ülkenin ezici çoğunluğu hükümetin dış politikasını onaylamıyor. Halk ülke dahilinde, kibirli, parazit bir ordunun da dahil olduğu taş kalpli ve açgözlü bir seçkinler tabakasını daha da zenginleştirmek dışında hiçbir ciddi politika üretilmemesine karşı öfke besliyor. Ve bugün politikacılar gözlerinin önünde vurulup öldürülürken çaresizce seyrediyorlar.
Benazir dün bombadan kurtuldu, fakat kurşunlardan kaçamadı. Bir ay önce Karaçi'de başarısız olduklarını bilen katiller, bu kez çifte saldırıyla işi garantiye almıştı. Butto'nun ölmesini istiyorlardı. Artık hileli bir seçimin yapılmasına bile imkân yok. Ertelemek zorunda kalınacak ve ordunun üst kademesinin durum daha da kötüleşirse, ki bu kolayca olabilir, bir doz daha askeri idare zerk etmeye hazırlandığına kuşku yok.
Çok katmanlı bir trajediyle karşı karşıyayız. Daha ağır felaketlere doğru yol alan bir ülkenin trajedisi bu. Pakistan'ı seller ve büyük dalgalanmalar bekliyor. Ve bu aynı zamanda şahsi bir trajedi. Butto ailesi bir üyesini daha yitirdi. Baba, iki oğul ve şimdi bir kız çocuğu... Hiçbiri eceliyle ölmedi.
Benazir'le ilk kez Karaçi'de, babasının evinde tanıştım, şakacı bir gençti. Daha sonra Oxford'da da karşılaştık. Doğuştan politikacı değildi ve hep diplomat olmak istemişti, fakat tarih ve şahsi trajedi onu aksi yöne zorladı. Babasının ölümü Benazir'i dönüştürdü. Yeni bir insan oldu, o dönemin askeri diktatörlüğüne meydan okumaya kararlıydı. Londra'da küçük bir daireye taşındı, orada ülkenin geleceğine dair bitmek bilmez tartışmalar yapardık. Toprak reformunun, kitlesel eğitim programlarının, sağlık hizmetinin ve bağımsız bir dış politikanın olumlu yapıcı hedefler olduğunu, ülkenin üniforma cenderesinden ancak bu yolla kurtarılabileceğini söylerdi. Taraftarları yoksullardı ve bundan gurur duyardı.


Parti köklerine dönmeli
Başbakan olduktan sonra yeni bir değişim geçirdi. İlk dönemlerinde tartışırdık ve benim bir yığın şikâyetime karşılık tek söylediği, dünyanın değişmiş olduğuydu. Tarihin 'yanlış tarafında' duramazdı. Ve o da Washington'la barış yaptı. En nihayetinde Müşerref'le anlaşmasına ve sürgünden ülkeye dönmesine yol açan da bu barıştı. Birçok kez bana ölümden korkmadığını söyledi. Pakistan'da politika yapmanın tehlikelerinden biriydi bu da.
Bu trajediden iyi sonuçlar beklemek çok zor, fakat bir ihtimal de yok değil. Pakistan'ın halk yığınlarının sosyal ihtiyaçları adına konuşabilecek bir siyasi partiye ekmek su gibi ihtiyacı var. Halk Partisi, ülkenin tanık olduğu yegâne popüler kitle hareketinin eylemcileri tarafından inşa edildi: 1968-69'da, ülkenin ilk askeri diktatörlüğünü devirmek için üç ay mücadele eden öğrenciler, köylüler ve işçiler tarafından. Onu kendi partileri olarak gördüler ve her şeye rağmen bu hissiyat, bugüne dek ülkenin bazı kesimlerinde varlığını sürdürüyor.
Benazir'in korkunç ölümü, partidaşlarının şöyle bir durup düşünmesini sağlamalı. Bir insana veya bir aileye bağlı olmak belli zamanlarda gerekli olabilir, fakat bu siyasi bir örgüt açısından bir güç değil, yapısal bir zayıflıktır. Halk Partisi modern ve demokratik bir örgüt olarak tekrar kurulmalı; partinin tartışmaya açık olması, sosyal hakları ve insan haklarını savunması, biraz olsun insanca bir alternatifin hasretini çeken birçok yoksul grubu ve insanı birleştirmesi, işgal altında olan ve savaşın yakıp yıktığı Afganistan'ın istikrara kavuşturulması için somut öneriler ortaya koyması gerekiyor. Bu yapılabilir ve yapılmalı. Butto ailesinden yeni kurbanlar vermesi istenmemeli.

Kaynak: Radikal