Britanya Muhafazakâr Partisi Eşbaşkanı Barones Sayeeda Warsi'nin, ocak ayında yaptığı konuşmada sarf ettiği "İslamofobi akşam yemeği sınavını geçti" sözleri, Britanya'da yapılan pek çok akşam yemeğine dair sayısız tartışmaya yol açtı.

Warsi'nin söylemek istediği, göçmenler ve entegrasyon geçmişi çok eski olan hoşgörülü ve açık bir toplumda Müslüman karşıtı olmanın kabul edilebilir hale gelmekte olduğuydu.

Kendini Birleşik Krallık'taki dinî cemaatleri kaynaştırmaya adamış bir örgüt olan İnanç Önemlidir'de altı yıldır gerçekleştirdiğimiz işler Warsi'nin, hem Müslüman karşıtı hissiyat hem de Britanya'daki entegrasyon geçmişine dair haklı olduğunu gösteriyor. Bazı cemaatlerden, Müslüman karşıtı hissiyatı açıkça işitiyoruz. Müslüman cemaate dair araştırma bulgularını yayımladığımızda, Müslümanlara dair en feci klişeleri dile getiren mektuplar aldığımız oluyor. Öte yandan, hem dinî hem de dinî olmayan cemaatlerin içerisinde, Müslüman topluluklara ulaşmaya çalışıp onlara köprü olmaya çalışanlar da var. Ama klişelere başvurmaktan daha da endişe verici olan bir gelişme, Müslüman karşıtı söylemi yayan bloglar, internet sayfaları ve Facebook grupları oluşturmak suretiyle Müslümanların mevcut durumunu sarsmaya çalışma eğilimleri. Müslümanların "sorunlu cemaat" olarak görüldüğü ve akşamki tartışmanın konu başlığının Müslüman köktenciliği olarak belirlenip, sonradan konunun tüm Müslümanları kapsar hale geldiği pek çok üniversite tartışması ve akşam yemeğine katıldım. Bu meseleleri tartışmanın ön saflarına yerleştirmek faydalı olmakla birlikte, konuyu açıp sonradan havada asılı bırakmak, kaynaşmanın önünde engel de oluşturabilir. Cemaatlerarası ilişkileri savunan sivil toplum örgütleri ve başka örgütlenmelerin Warsi'nin yorumlarını ciddiye alarak önyargılar ve bölünmelerle mücadele edecek olan sosyal programları ve halkı tartışmaya itecek etkinlikleri hayata geçirmeleri bu yüzden önem taşıyor.

Britanya hükümetinin, yerel cemaatleri güçlendirerek kendilerine dair kararları vermeleri konusunda cesaretlendirme ve devletin vermesine alışık olduğumuz hizmetlerin özel sektör ve hayır kuruluşları aracılığıyla verilmesini teşvik etme hedeflerini gütmek üzere tasarladığı Büyük Toplum programı aracılığıyla bu tip çalışmalar desteklenmeli. Daha da önemlisi, hükümetin kendisinin, cemaatlerarası ilişkileri güçlendirmeye çalışmaya ve sağlıklı bir entegrasyon sürecini teminen doğru fikirlerin yayılması için uğraşmaya devam etmesi. Warsi konuşmasında, Müslümanların, birey olarak görülmeyip, "ılımlı" ve "köktenci" diye iki kamptan birine yakıştırıldığını da söyledi. Britanyalı Müslüman gençlerin kendilerini nasıl gördükleri üzerindeki etkisi itibarıyla, bu önemli bir mesele. Bugün bazılarına göre, genç bir Müslüman içki içip gece kulüplerine gidiyor, gençlikle özdeşleştirilen "çılgınlıklar" yapıyorsa ılımlı, "tehdit unsuru oluşturmayan" ve topluma münasip olarak addediliyor. Ama o gencin yüzüne bir sakal ekleyin. Kulüplere, pablara ve iş çıkışı etkinliklerine gitmediğini düşünün. Bazılarına göre, bu genç sınırı aşmış bir köktenci. Böyle kaba davranışlar yanlış olmakla kalmıyor, köktencilik ve terör konusundaki hassasiyetlerin yükseldiği bir ortamda tehlikeli de addedilebiliyor. Müslüman cemaatlerdeki dindarlığı ya da toplumsal örfleri köktencilikle karıştırmayalım. O zaman, akşam yemekleri etrafındaki önyargılı boş lafları nasıl azaltabiliriz? Önyargılı tartışmalara dayanak oluşturan Müslüman imajına karşı koymak üzere Müslüman cemaatleri içindeki çeşitliliği teşvik etmek büyük önem taşıyor. Düşünce, uygulama ya da özgeçmiş alanlarında Müslüman cemaatlerin çeşitliliği, bu unsurların reklam kampanyaları, basın ve sosyal basın aracılığıyla desteklenmesi ve yaygınlaştırılması anlamına geliyor. Tabandaki fikirleri ve algıları oluşturmakta sosyal medyanın gücünü küçümsememeliyiz.

Buna ek olarak, tek kültürlü kimliklere sahip cemaatlerin, yerel idarelerin mahalle sakinleriyle birlikte idare edeceği ufak çaplı bütçeler gibi toplumsal teşvikler vasıtasıyla başka cemaatlerle iletişime geçmeye özendirilmesi gerekiyor. Bu aynı zamanda, Britanyalı siyasetçilerin, farklı cemaatlerle bağlantıları geliştirmenin ve birlikte iş yapmanın, gitgide daha küreselleşen bir dünyayla baş etme yeteneğini geliştireceğini vurgulamaları gerektiği anlamına da geliyor. Kendi önyargılarımızla mücadele ederek üstümüze düşeni yapabiliriz. Lübnan Gazetesi Daıly Star
 

Kaynak: Zaman