Norveçli terörist Anders  Behring Breivik, Avrupa’da faaliyette olan aşırı sağcı İslam karşıtlarının işbirliği ve tehdit çapları hakkında soru işaretlerine yol açıyor.

Breivik kendisinin Marksist çok-kültürcülükle ve İslam hâkimiyeti tehdidiyle savaşta olduğunu söylüyor. 22 Temmuz 2011’de onu Oslo’nun kalbinde gübre bombası patlatıp sekiz kişiyi öldürmeye sevkeden buydu.

Askerlik hizmeti sırasında aldığı eğitim ateşli silahlarda uzmanlaşmasını sağladı. Bombalı eylemden hemen sonra polis kıyafeti giyip Utoya adasına gitti ve İşçi Partisinin gençlik kampındaki 69 genç insanı vurarak öldürdü.

Norveç, bildirildiğine göre, İslam karşıtı yedi örgüte ev sahipliği yapıyor; bu sayı İngiltere’de 22. İslamcı militanlığa karşı Avrupa’ya yayılmış başka örgütler de var. İşin içinde bir Walter Mitty (kişisel başarılar hayal eden sıradan, etkisiz bir kişilik) unsuru var ancak sokak şiddetini başlatmaya da meyilliler.

Cihat karşıtı hareket (aslında aşırı sağın yeni markasıdır bu) olarak anılan şeyi inkar söz konusu değilse de tehdidin düzeyini tespit etmek güçtür. Aşırı sağcı Norveç ve İngiliz Savunma Ligleri kendileriyle Breivik’in kıyımları arasına mesafe koymakta ellerini çabuk tuttular fakat Breivik’in eylemlerini onaylamasalar bile ona ilham verdiklerinden kuşku duyuluyor.

İngiliz Savunma Ligi (EDL)  İslam hâkimiyeti dediği şeye karşı kampanya yürütüyor ve Norveç ve Danimarka Savunma Ligleriyle bağlantıları var. Norveç Savunma Ligi, EDL’nin kurulmasından bir yıl sonra 2010’da ortaya çıkmıştı.

Breivik’in yargılanması özelde Norveç’teki genelde Avrupa’daki siyasi aşırılıklardan kaynaklanan tehlikeler hakkındaki tartışmayı yeniden alevlendirdi. Kimileri Breivik’in yalnız kurt olduğunu savunurken kimileri de onun İslam karşıtı geniş bir sağ şebekenin parçası olduğuna dair deliller serdediyor. Breivik, Norveç’te ana muhalefet partisi olan göçmen karşıtı muhafazakâr İlerleme Partisinin 2007 yılına kadar üyesiydi. EDL hatta daha karanlık örgütlerle temasa geçtikten sonra partiden ayrılıp aşırı radikalleşme sürecinden geçti.

Breivik, facebook’taki 600 üyesi dahil EDL ile geniş bağlantıları olduğunu iddia etti ve bunun üzerine Malta polisi adada yaşamakta olan EDL kurucularından Paul Ray hakkında soruşturma açtı.

Breivik’in Norveç Savunma Ligi üyesi olup olmadığı ise henüz açık değil her ne kadar Sigurd Jorsalfar (12.yüzyılda yaşamış Norveç kralının ismidir ve manifestosunda bu ismi kullanmıştır) takmaadıyla bu lige katılıp aşırı duruşu nedeniyle kovulduğu iddia ediliyorsa da.

Breivik, Avrupa’ya yayılmış hücreleriyle gizli bir İslam karşıtı örgüt olan Tapınak Şövalyelerine üye olduğunu da iddia etti. Norveç polisi ise bu iddiayı destekleyecek delilleri bulamadı.

Anders Breivik’in yargılanması Haziran ayı sonuna kadar tamamlanacak. İlgili herkes için acı verici duygusal bir süreç olduğuna şüphe yok. Alacağı azami ceza 21 yıl olsa da topluma karşı tehdit olduğuna hükmedildiği takdirde cezası süresiz olarak uzatılabilir. Ümit o ki Breivik’in yargılanması sırasında Norveç istihbarat örgütleri onun bir deli mi yoksa – iddia ettiği gibi – saha sinsi güçlerin piyade eri mi olduğunu ortaya çıkaracaktır.

Norveç makamları onu yalnız kurt kategorisine yerleştirmeyi isteyeceklerdir, buna şüphe yok ama mantık tam tersini emrediyor. Norveç Savunma Birliği’nden sözde kovuluşu ile Temmuz ayında gerçekleştirdiği kıyım arasındaki zaman dilimine bakınca, olayı planlaması, gerekli silah ve teçhizatı edinmesi, bombaları imal etmesi (Norveç politikacılarına karşı kullanılmak üzere üç araçlık hazır bombası olduğunu söyleniyordu), yardım almaksızın hedef bölgeleri keşfe çıkması tasavvur edilemez. Eğer arkadaşlarından herhangi biri onun niyetlerinden haberdar idiyse (mesela NDL’den kovulması) o halde, kasıtlı olup olmadığına bakılmaksızın, onun suçlarına yardımcı olmuşlardır.

Benim kanaatimce cevaplanması gereken esaslı soru şudur: Onun gibi daha kaç kişi var ve istihbarat servisleri bunların kaçından haberdar? Hepsinden haberdar olunduğunu sanmıyorum.

Kaynak: Defense Management

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı