Gereksiz işlerle uğraşan birisi önerdi, aykırı bir akademisyen, arkadaşları ve talebeleri destek verdi, parasını çarçur eden bir işadamı da finansmanını sağladı.

Deney farklı gruplar üzerinde tatbik edildi. Fakat bu yazıda sadece bir grup üzerinde gerçekleştirilen çalışma ile ilgili özet bilgiler vereceğim.

Grubun ortak özelliği; hâlihazırdaki anlayışların, yapılan işlerin, politikaların, yöntemlerin, yönetimlerin doğru olmadığına inanan ve bunu da farklı biçimlerde fakat gür olarak ifade eden insanlardan oluşmasıydı.
Yazarak, konuşarak, konuşturarak; farklı biçimlerde eleştiren, yargılayan, reaksiyon gösteren davranışlarla tavırlarını sergileyen insanlar vardı grupta.
Uzun bir süre gözlem ve izleme yapıldıktan sonra tespit edilen adaylar arasından seçildiler. Kendilerine deney hakkında bilgi verildi ve gönüllü olanlardan grup tamamlandı.

Deney farklı safhalardan oluşuyordu:
Grup kriterlerinin belirlenmesi ve grubun oluşturulması.
Gruptaki insanların ortaya koydukları itirazlarının ve reaksiyon gösterdikleri hususların analiz edilmesi ve veri üretilmesi.
Bu veriler çerçevesinde, neredeyse bütün itirazları karşılayıp, ortadan kaldırabilecek kapsamlı bir proje önerisinin geliştirilmesi.
Grup üyelerine çözüm projesinin sunumunun yapılması.
Sunum sonrasında, grubun genel olarak ve grup içerisindeki fertlerin tek tek sunum üzerindeki görüşlerinin alınması ve kaydedilmesi.
Akademisyen grubun bu kayıtları tekrar izlemesi ve sunuma ilişkin tavırları analiz etmesi.
Bu safhanın sonucunda, her bir katılımcının; sunum öncesi fikirleri ve sunum sonrası görüş ve tavırları ile ilgili analizleri içeren birer rapor yazılması.
Gruptaki katılımcılarla teker teker, akademisyen grubundaki üç uzman psikolog tarafından görüşme yapılması.
Psikologların, hem önceki safhada hazırlanan raporları, hem de yüz yüze görüşmede yapılan psikolojik yorumlar ve kişilik analizleri sonucu; “derin neden” raporu hazırlaması.
Son safhada ise bunların tamamının bir “sosyal dinamikler analisti” tarafından incelenip, görüşlerinin alınması tarzında on safhanın tamamlanması öngörülüyordu.

Grup toplandı ve sunum yapıldı. Sunum sonrası soru, tepki ve tavırlar alındı ve tasnif edildi. Tasnif raporunu detaylı yazmamız mümkün değil fakat bir özet verebiliriz.
Gruptakilerin bir bölümü; bu projeyi hazırlayanlar kimdir? Amaçları nedir? Sorularını esas alan bir tavır geliştirdiler.
Birkaç kişi; “bu proje ütopiktir, uygulanamaz” dediler.
“Proje iyi, uygulanabilir de; kiminle yapacaksınız?” Biçiminde umutsuzluklarını ifade etti, bir bölümü.
Projenin hiçbir işe yaramayacağı düşüncesini gösterir tarzda, şüpheli ve inançsız tavırlarını; suskunluk, jest ve mimik olarak ortaya koyanlar oldu.
Sadece bir kişi gözleri dolu, sesi titrek biçimde dua etti ve “ne gerekiyorsa yapmaya hazırım” dedi.
Önemli bir bölümü; “buna ilişkin zaten biz yazıp, çiziyoruz fakat hiç bir şey olmuyor, kimse harekete geçmiyor” diye itiraz belirtti.
Suskun kalıp, hiç tepki vermeyen birkaç kişi; “zaten biz bir sonuç çıkmayacağını biliyorduk” düşüncesini istihzai biçimde, beden dilleri ile ifade ettiler.
Bir kısım ise proje sunumunun gerekçesindeki fikirlerin bazılarını felsefi terminoloji ile farklı biçimde tekrarlayıp; “bunda orijinal bir şey yok zaten biz biliyorduk” demeye getirdiler.
“Haddinizi bilin” tavrını halleri ve sözleri ile ifade edenler oldu.
Bazıları ise; daha önceleri böyle şeyleri çok dinledik, ya kazık yedik, ya da sonuçta bir şey çıkmadı dediler.Genel anlamıyla tepkiler bu çerçevede ortaya çıktı.

Tepkiler arasında olmayan birkaç şey vardı:
Neredeyse katılımcıların hiç birisinin, projenin içeriğine ve stratejisine ilişkin bir yorum yapmaması ve soru sormaması, bu hususlardan birisiydi.
Bir diğeri ise; kendi itirazlarını ve eleştirilerini kâmilen karşılayabilecek dolulukta bir proje önerisi karşısında; umut, heyecan ve ilginin yok denecek kadar az olmasıydı.
Diğer safhada uzman psikologlar gruptakilerle tek tek görüştüler.
Yapılan görüşmeler sonucundaki bulguların tasnifinden ortaya çıkan bazı tespitler şöyle özetlenebilir.
Bir-iki istisna hariç, katılımcıların neredeyse tamamı; itiraz ettikleri, reaksiyon gösterdikleri sorunları, kendilerinin çözebilecekleri; bunlar için planlama yapıp, gerekli hedefleri gerçekleştirebilecekleri konusunda bir inanca sahip değillerdi.
Sahip oldukları standartları kaybetmek (önemli bir kısmı yüksek standartlara sahip olmadıkları halde), dışlanmak, önemsenmemek, aykırı olmak, yük ve sorumluluk altına girmek, risk ve tehlikelerle karşı karşıya kalmak, başarmak veya başaramamak türü korkulara sahiptiler.

Bu nedenle; deney öncesi kısmı azamının, yüksek perdeden; “böyle olmaz, olmamalı” dedikleri hususlarda; olumlu ve etkili bir şeyler yapmak için, gerçek bir niyete sahip olmadıkları gözlendi.
Yüksek perdeden, farklı üsluplarla itiraz ve reaksiyon geliştirmelerinin derin nedeninin, yukarıda tespit edilen olumsuz hususları maskelemek, perdelemek olduğu belirlendi.
Neredeyse tamamının; derinlemesine anlamak, planlamak, uygulamak nitelik ve kapasitelerinin; olumsuzluklara karşı durmak, olumluları inşa etmek için yeterli miktar ve nitelikte olmadıkları tespit edildi.
Süreçlere aktif ve özne olarak katılım, etkin bir şeyler yapmak yerine, geliştirdikleri; “her durumda olumsuzluklara odaklan, eleştir, reaksiyon göster” stratejilerinin baskın yetenek olduğu ve bu deneyde de kullanıldığı gözlemlendi.
Konuştukları ve adına reaksiyon gösterdikleri fikri bağlam ile yaşadıkları reel hayatı oluşturan fikri bağlam çelişip, telif edilemeyince; bir nevi çift kişiliklilik veya şizofrenik duruma benzer haller tespit edildi.
Bu deney ve içerisindeki insanlar tamamen hayal ürünü ve kurmacadır. TELAŞA GEREK YOK.
Fakat ben yine de, bir sonraki yazıda, son safhayı yani “sosyal dinamikler analistinin” tespitlerinden bir kısmını yazacağım.
Ancak diğer gruplarla (siyasi, tasavvufi, akademik, işadamları, vs.) yapılan çalışmalarla ilgili bir şey yazmak imkânım yok lütfen ısrar etmeyiniz.

Murat Sayımlar: [email protected]
.