Hem bilmiyor, hem de bilmediğini bilmiyor..
Kendi kafasında, kendi uydurdukları yalanlardan oluşan bir şablon var. O şablona, kendi yalanlarına saldırıyor sonuçta, ama saldırdığı şeyin İslâm olduğunu söylüyor.
Aslında "Selçuk" bir gün derin uykusundan uyanırsa, İslâm'ın gerçekleri ile yüzleşirse dindar bir Müslüman bile olabilir..
Baştan sona tutarsızlıkla dolu yazısını aydınlanma kültürünün bir ürünü olarak gördüğünü sanıyor olabilir..
Güya ironi, daha doğrusu çok iyi bildiği bir iş olan "Kışkırtma" malzemesi olarak kullanıyor kalemini, köşesini. "AKP, Kur'an ayetlerini askıya aldı" diyor..
Önce ona tecahülü arifane değil "Tecahül-ü arif" denir..
Kur'an ayetlerini hiç kimse askıya almamıştır, alamaz. Ha! Birileri bunun mücadelesini vermiştir. Ahkam ayetlerini çıkartıp yerine nutuktan parçalar koymak isteyenler olmuştur ama, başaramamışlardır..
"Aile, miras, ceza ve ekonomi alanlarında Kuranıkerim'in nice kuralı, buyruğu, hükmü, Türkiye'de yasaklanmıştır... Dinciler bu alanda sanki dillerini yutmuşlardır" diyor. Yo! Dilimizi filan yutmadık. Direndik ve ağır bedeller ödedik.. Ödüyoruz da. Bunu isteyen de AK Parti değil CHP ve sizlersiniz..
Cumhuriyet'in cemaziyel evvelini de biliriz biz.. Ne faşistliğiniz kaldı, ne Amerikancılığınız, ne de şeriatçılığınız.. "Ravza-i muradda bir gül-i Muhammedi açtı" diye manşet atan da sizdiniz; hangi camide hangi tarikatın zikri var yayınlayan da.. "Türk İstanbul üzerinde İslâm'ın mührü" diye Ayasofya Camii resmini basan da.. Türbe ziyareti adabını da yazdınız gün geldi..
Çevir kazı yanmasın. Bugün de böyle..
Atatürk devrimi, aydınlanma, rönesans filan geceleyip duruyorsunuz.. "Batıda demokrasi dinde reformla tohumlanmış, bizde de öyle olmalıymış.." Kurtuluş savaşını dine ve hilafete karşı ayaklanma sanıyor garibim. Sivas ve Erzurum Kongresine bir bak kardeşim. "Halife ve Hakan Efendimiz" diye mektuplar yazan kimdi?. Sivas'da yayınlanan İrade-i Milliye gazetesinin Sivas Kongresi sırasında yayınlanan nüshalarını gördü mü acaba bay İlhan.. Okudu mu demiyorum, okusa zaten böyle şeyler yazmazdı. 1. Meclis'in açılışına bir bak bakalım; İstiklal harbindeki, iman ve ruh hangi ruh?
Kendi vehmine dayalı bir hezeyan hali ile, komşusunu düşman bilen bir ruh halinin eseri olan fikirlerin arenası olan bir media ve onun yazarı olmak nasıl bir şeyse! Bir kısım media İslâm deyince şartlı bir refleksle karanlık, gerilik, vahşet düşünüyor.. Doktorunu düşman sanan bir ruh hali bu..
Hıristiyanlık insan yapımı bir religio, İslâm'la ne ilgisi var? Ama bu kafa bunları anlayacak derinlikte değil..
Biz Allah'a, Resulü'ne ve Kitab'a iman ediyoruz. Onunla yüceliyoruz.. O'nu yaşıyoruz, O'nun önünde kıyam ediyor, rukuya varıyor ve secde ediyoruz. O'nun şeriatına uyuyoruz.. Zaten başka türlü nasıl Müslüman olunur ki!
Namık Kemal'in Şeriat hakkında söylediklerinden eminim haberi yoktur İlhan beyin.. "Bey" demek de yasaktı değil mi, afedersiniz.. Bay İlhan.. Adınızı da değiştirin İlhanlılar da Müslümandı Selçuklular da!
Selçuk'a göre Türkiye'de İslâm'ın ahkamı yasak! Biz dinimizi size rağmen kendi aramızda yaşamaya, öğretmeye devam ediyoruz.
Başörtüsü konusunda yaşananlar aslında bu anlamda bir örnek, bir sembol anlamı taşıyor.
Bizim dinimizi yaşamamız konusunda oluşturduğunuz düzenler, baskılar, zulümdür zulüm..
İnsanlar devleti, hukuklarını, inançlarına karşı tehdit ve baskı oluşturmak için yapmazlar
Selçuk'un yazısı baştan sona suç ikrarı gibidir.. Cumhuriyet ve başyazarı bu yazısı ile suçüstü olmuştur.
Utanılacak bir beyandır bu yazılanlar..
"Atatürk devrimi Kuranıkerim'in birçok ayeti yerine laik ve çağdaş uygarlığın kurallarını getirerek dinde reformu gerçekleştirmiştir" diyor. Sanki AK Parti'yi suçladığı yazısında Selçuk, kendi cinayetlerinin belgesi kanlı bıçaklarını AK Parti'nin kapısına bırakıp kaçma açıkgözlülüğünü yapma çabasındadır.. Şecaat arz ederken sirkatin söyleyen adam halini hatırlayın. Atatürk'ü yüceltme çabasında onu suçluyor sanki!
"Mirasta kız çocuğu erkeğe göre yarı yarıya az mı alsın?.. Aile hukukunda erkek 'boş ol' dediği zaman kadını kapının önüne mi koysun?.. Kadına nafaka kalksın mı?.. Erkek, istediği zaman kadını dövsün mü?.. Dayak yasal bir hak mı sayılsın?.. Kadın ile erkek eşit olmasın mı?.. Erkek, yurttaşlık hukukunda kadına egemen mi sayılsın?.." diye soruyor aklınca.
Biz seçimimizi yaptık bayım, kadınımız ve erkeğimizle. Bu soruların, cahilliğinin beyanından başka bir şey değil.. Dine karşı ön yargını ve garazını ifade ediyor sadece.. Bunlar, senin kafandakilerin İslâm'a ve Müslümanlara karşı öfkeni, hakaretini, iftiranı ifade eden yalanların sadece.. Sadece cahilliğin ürünü safsatalar.. Öfken gözünü karartmış senin..
Sana cevabı Hürriyet şairi Namık Kemal versin Ceride-i Hürriyet'den, tarihin derinliklerinden. Namık Kemal bakın Şeriat için ne diyor: "Hayfa ki, elimizde şeriat gibi bir medeniyetin her türlü ihtiyacını karşılamaya yetecek, bir atiyye i ilahiyye varken, o bırakıldı da sekiz on despot ve zır cahil'in fantazi ve hevesleri topraklarımıza hukuk esası sayıldı.. (...) Şeriat ve ona dayanılarak çıkartılacak kanun-adalet, çağın ihtiyaçları ve içinde bulunduğumuz duruma uygunluk açılarından kalkınmış batılı devletlerde uygulanmakta olan kanunların tümüne tercih olunacağından şüphe mi edilir? (...) Yüce bekamızı davamızın o esasa (şeriata) bağlılıkta aramalıyız. Şimdiye kadar çeşitli mahkemeler ve türlü kanunlar yapıldı. Bunlardan şeriat-ı Ahmediye'nin yüce değerini düşürmekten başka ne çıktı.? Bu mahkemeler şeriat mahkemelerinden daha adil ve kanunlar, ahkam-ı şeriyeden daha mükemmel mi zannediliyor. (...) Şeriat hükümlerinin en küçük bir faslından olan medeniyet kaideleri ve maddeleri, bunların (batı hukukunun) topuna birden nicelik ve nitelik olarak birkaç kat üstündür."
Cahilliğin bu kadarı, sadece bilmemekle değil, ancak eğitimle, eğitim yetmez, aklı izale eden bir öfke ile mümkündür..
"3-5 despot ve zır cahilin fantazi ve hevesleri" uğruna terk edecek bir dinimiz yok bizim.. Bin canımız olsa, bini de şeriatın tek harfine kurban olsun.
Ben İlhan Selçuk'u daha akıllı ve daha dürüst biri bilirdim! Her Cumhuriyet yazarı ya da okurunun da aynı fikirde olduğunu sanmıyorum..
İlhan efendi, devlete ve yasalara sadakatımız; dinimize ve temel haklarımıza; sadakatımızın teminatı olduğu içindir.. Bunun aksi, devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyetini tartışmaya açmaktır..
Selçuk vasiyet etse de, cenaze namazına durup, Allah'ın huzurunda bizleri yalancı şahidliğe zorlamasalar.. Nasıl bilirsiniz? İşte böyle biliriz!
Selâm ve dua ile.
Kaynak. Vakit