FOTOĞRAFA bakınız... 1950-1960 arasında 10 yıl süre ile Türkiye Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar’ın elindeki bastonun ilginizi çekeceğinizi düşünüyorum.
Bastonun başında “D” ve “P” harfleri var.
Yani...
10 yıl boyunca Türkiye’de iktidar olan “Demokrat Parti”nin baş harfleri...
Celal Bayar cumhurbaşkanıydı ama elindeki bastonun sapında “D” ve “P” harflerini işletecek, her yere bu bastonuyla gidecek kadar açık seçik partiliydi.
Böyle bir girişten sonra merhum Bayar’ı bu yüzden eleştireceğim sanılmasın.
Önce bir insanlık hali...
Bayar henüz İşbank’ın kurucu genel müdürüyken o bankada çalışan annem ve babamın nişan yüzüklerini takmıştır.
Bu dünyaya gelişimde payı vardır.
Daha sonraki yıllarda Nazlı ve Kemal Ilıcakların ev davetlerinde Sayın Bayar’la sohbet etmek şansım da oldu.
“DP” inisalli bastonla simgeleşen “partili cumhurbaşkanı” ve demokrasinin sistem dengeleri konusunu üslubuma özen göstererek seçilmiş kelimelerle- sormuştum.
Meclis çoğunluğunu oluşturan iktidar partisi tarafından seçilen partili cumhurbaşkanı elbette partili kimliğini köşkün kapısına bırakamazdı.



MAKULÜ NORMALDE ARAMAK

BEN de bu görüşteyim.
Bir partinin başkanı hele kurucu başkanı, o partinin Meclis’teki iktidar çoğunluğu tarafından cumhurbaşkanı seçilmişse bu bir demokrasi gerçeği olarak görülmelidir.
“Eski Komitacı” merhum Bayar’ın karakteri düz ve netti.
Yassıada duruşmalarındaki dik tavrıyla da buna herkes tanık olmuştu.
“Gibi” görünmek demokrasiye karşı hiledir.
Partinin kurucusu cumhurbaşkanı seçilirse ve buna ister Meclis’teki millet çoğunluğu ister o partinin seçmeni oy vermişse saklamaya gerek yok.

 BASTONU KIRMAK(!)

“MAKULÜ normalde aramak” doğal olanıdır.
Bu söylem de gazetecilikteki ustam merhum Metin Toker’e aittir.
Ama...
O DP’li bir cumhurbaşkanını ne makul ne de normal buluyordu.
Gördüğünüz “DP” saplı bastonuyla Celal Bayar fotoğrafını da AKİS’teki başyazısına yerleştirmişti.
Altına “Bastonunu kırdılar” yazmıştı.
Türkiye 1960’tan sonra demokrasi kültürünü derinleştirdi.
Darbeler, ihtilaller artık gerilerde kaldı.
Çankaya’da “partili cumhurbaşkanı” olabilir.
“Görüntüde tarafsız” cumhurbaşkanı Anayasa’nın “işlerliği olmayan” maddesinde kaldı.
Başbakan Erdoğan’ın “Çankaya’ya çıkmak yol planı” bilinmeyen şey değil.
Erdoğan’a göre “cumhurbaşkanları vitrin süsü” gibiler.
O nedenle “başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi” gibi formülleri dile getiriyordu.
Ancak bunlar için Anayasa’da köklü değişiklikler gerektiği gibi bunlara uygun devleti yeniden yapılandıran yasalar, tüzükler, kararnameler gerekiyor.
Bu kadarına zaman yok.
Ama...

PARTİLİ AMA EŞİT MESAFEDE

CUMHURBAŞKANININ “partili” olmasını sağlayacak bir pozitif hukuk operasyonu belki “tek madde” ile dahi mümkün olabilir.
Bu olursa...
Çankaya Köşkü “inziva” mekânı olmaktan çıkar.
Parti genel başkanı sıfatını da sürdüren cumhurbaşkanı iktidarı oluşturan başta milletvekilleri, iktidarın tüm siyasi karar aktörlerinin iplerini elinde tutabilir.
Partili cumhurbaşkanı olmak değil, devletin tüm kurumlarına ve halka karşı eşit mesafeden misyon sürdürmek, tüm toplumun başkanı olabilmektir aranan nitelik. Belki köşke bastonsuz çıkmak bunun için daha iyi olabilir.

Kaynak: Milliyet