Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, görevi devralırken yaptığı konuşmada olduğu gibi, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Anıtkabir defterine yazdığı yazıda da üç niteliğe vurgu yaptı:

"Ulus devlet, üniter devlet, laik devlet"
Bu üç nitelik Türkiye Cumhuriyeti'nin kırmızı çizgilerini oluşturuyor.
Org. Başbuğ, bu niteliklerin altını çizerken şöyle dedi:

"Ulus devlet, üniter devlet, laik devlet yapısı üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ilke ve devrimlerinin aydınlattığı yolda yürüyüşüne devam edecektir."

Genelkurmay Başkanı, TSK'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin dün ve bugün olduğu gibi yarın da en büyük güvencesi olacağını vurguladı.
Org. Başbuğ'un her fırsatta özenle vurguladığı bu üç nitelik konusunda Türkiye'nin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu kabul etmek gerekir.
Son dönemlerde genelkurmay başkanları ve kuvvet komutanlarının yaptığı gibi yeni Genelkurmay Başkanı'nın aynı niteliklere sık sık vurgu yapması, bu alandaki sorunların "ciddi boyut" kazanmış olmasındandır.
"Ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet" açısından Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu duruma bakalım...

Ulus devlet
Atatürk'ün çağdaş Türkiye Cumhuriyeti projesinin temel ayaklarından birini "ulus" anlayışı oluşturur.
İmparatorluğun çok etnikli yapısından bur ulus yaratmayı hedefleyen Atatürk'ün en önemli projelerinden biri "uluslaşma" projesidir. Etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halka "Türk milleti" denir tanımıyla Atatürk, ulus anlayışını ortaya koymuştur. Bu anlayış etnik kökene dayanmaz, ırkçı değildir.

Türkiye bu alanda ciddi bir sorunla karşı karşıya...
PKK'nın, izlediği şiddet yöntemi ve aldığı uluslararası yardımın da katkısıyla, siyasal alanda yarattığı "Kürtçülük akımı" uluslaşma iddiasındadır. Atatürk'ün "Türk milleti" projesine karşılık, "Kürt milleti" projesi siyasal gündeme sokulmuş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk'ün yaklaşımının aksine "iki uluslu" bir devlet olarak yeniden yapılması tezi gündeme sokulmuştur.
Bugün Güneydoğu'da yerel yönetimlere bu anlayışla hâkimdir.

Üniter devlet
Ayrılıkçı olan bu akımın hedefinde Türkiye'nin "ulus devlet" yapısının olduğu açıktır. Bu aynı zamanda "üniter yapı"nın da hedef olması anlamını taşır.
Ulus devlet anlayışına uygun olarak şekillenen "üniter" devlet yapısı yerine, "bağımsızlığa giden" bir hedefler zincirinden söz etmek mümkündür. PKK'nın başlangıçtaki bağımsız Kürt devleti hedefi, konjonktürel koşullar nedeniyle ötelenmiş, yerine önce "federasyon", sonra "özerk" yapı konulmuştur. Bugün dillendirilen "demokratik özerklik" talebi ilk basamaktır. Koşullar, PKK ve siyasi temsilcilerinin istediği yönde gelişirse, arkasından "federal yapı"nın, sonra "bağımsızlığın" gündeme gelmesi öngörülebilir bir süreçtir.
Bugün yine Güneydoğu'daki yerel yönetimlerin fiilen "özerklik" anlayışıyla çalıştıklarını, "ikili bir devlet yapısı" görüntüsünün yansıdığını söylemek abartı olmaz.

Laik devlet
Laik devlet konusuna gelince...
AKP iktidarının, Anayasa'da ifadesini bulan ve koruma altına alınmış olan laiklik ilkesiyle tam bir mutabakat içinde olduğu söylenemez.
Org. Başbuğ'un konuşmasında Anayasa'nın değiştirilmesi teklif edilemez hükümlerine vurgu yapması, laikliğin dolaylı tanımını yapan 24. madde hükmünü okuma ihtiyacı duyması, bu alanlara "dokunulmaması gerektiği" mesajı yüklüydü.

Bu duyarlılık, "laik devlet" niteliği açısından siyasal alanda yaşanan sıkıntının ifadesi olarak da algılanabilir.
Üç kırmızı çizgiye yapılan vurgunun nedensiz olmadığı açıktır.

Kaynak: Milliyet