Olsi Jazexhi- Albania

31 Aralık 2017 tarihinde bir grup fanatik Katolik, kuzey Arnavutluk’taki Merdita ilindeki elektrik santraline saldırıp tahrip ettiler. İslam düşmanı Merdita Katolikleri adlı platformun çağrısıyla bir araya gelen grup önce, Türk şirketi AYEN ENERJİ’nin inşa ettiği barajın önünde toplanıp şirket binasının girişindeki Türk bayrağına zarar verdiler.

Protestocular, işgalci olarak gördükleri Türklerin bayrağının varlığını kendileri için bir hakaret sayıyor. Ülkenin kuzeybatısında bulunan Leş (Eşim) şehrinin Kültürel ve Tarihi İşlerden Sorumlu Direktörü Paulin Zefi “bugüne kadar hiçbir yabancı gücün boyunduruğu altına girmeyi kabullenmediklerini; dolayısıyla Merdita’daki Türk bayrağını kendilerine bir hakaret olarak gördüklerini” ifade etti. Polisin engellemelerine rağmen göstericiler, vandallıklarını sergileyip tahribat yaratmayı başardılar.

Türk bayrağının tahrip edilmesini Müslümanlara, İslam’a, Türklere ve Araplara edilen hakaretler takip etti. Tohumları İtalya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda Arnavutluk’u işgaliyle atılan “Büyük Arnavutluk” hayaline de paralel olarak Katolik aşırıcılar İslam ve “işgalci” olarak gördükleri Türklere nefretlerini kusuyorlar. Arnavut Müslümanları ise “hain” olarak görüyorlar, çünkü onlara göre bir Arnavut’un esas kimliği Katolik olmasıdır. Türkiye ekonomik ve politik yönden son yıllarda Arnavutluk’un en büyük destekçisi konumunda. Türkiye’nin Arnavutluk’ta büyük yatırımları mevcut. Ayrıca Ankara, Kosova’nın bağımsızlığı için ciddi şekilde lobi yapmıştı. Arnavutluk’ta bir azınlık teşkil eden Katolikler, ülkelerini Türkiye’nin kölesi olarak görüyor ve hatta Merdita’nın Arnavutluk’tan ayrılmasını istiyorlar.

Merdita’da Türk bayrağına karşı girişilen çirkin saldırı, Arnavutluk ve Kosova çapında Katolik fanatiklerin Osmanlı, İslam ve Türk varlık ve sembollerine karşı giriştiği onlarca saldırıdan sonuncusu.

Ekim 2015 tarihinde Arnavutluk Kültür Bakanı Leş şehrindeki Osmanlı kalesinin kapısına, kalenin Osmanlılar tarafından inşa edildiğini hatırlatmak maksadıyla Sultan Süleyman’ın nişanını astığı vakit aynı Katolik gruplar bu nişanı tahrip edip kaleye İslam’a düşmanı ifadeler içeren grafitiler yazdılar. Arnavutluk’u Hristiyanlaştırma Cephesi (DFA) başkanı Eduart Ndocai kaleye Osmanlı nişanı yerleştirilmesinin “Arnavutların kültür, tarih ve geleneklerinin Osmanlılaştırılması” olarak tanımladı. Arnavutluk başbakanı Edi Rama’nın hükümeti ise kuzey Arnavutluk’taki bu Katolik grupları suçlamaktan kaçınıp herhangi bir adli bir takibata yeltenmedi. Ancak kaleye asılan nişanı kalenin girişinden müzeye kaldırdı.

Arnavutluk ve Kosova’da Türkiye, İslam ve Müslümanlar aleyhindeki son saldırılar fanatik Katolik aktivitelerine dair elimizde olan bulgular. Kosova’daki Katolik kilisesi Türkleri, Kosova’yı İslamlaştırmakla suçluyor. Arnavut yazar İsmail Kadare gibi, Katolik din adamları da Arnavut Müslümanları İskenderbey ve Rahibe Teresa’nın izinden gidip “nedâmet getirmeye” ve Katolizme avdet etmeye çağırıyor. Arnavut Müslümanların Katolizme ve İskenderbey’e ihanet eden hainler olduğu ve Türkiye’nin Arnavutların en büyük düşmanı olduğu fikri Kosova’daki birçok nefret tacirinin peyda olmasına yol açtı. Şayet internette Arnavutça forumları ziyaret eder yahut Gazeta Express gibi gazeteleri okursanız nefretin vardığı noktayı görebilirsiniz.

Türkiye ve İslam’a karşı duyulan nefret bazen çok daha uç noktalara varıyor. 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de askeri darbe teşebbüsü gerçekleştiğinde Kosova’da yayın yapan Gazeta Express kötü şöhretli Katolik yayıncısı Berat Buzhala, Facebook hesabından Türkiye’de tatilini yapmakta olan Kosovalılara seslenip darbecilerle işbirliği yapmaları çağrısında bulundu. Birkaç ay sonra, kasım 2016’da ise Kosova’nın Prizren şehrinde Türk Konsolosluğu’na molotof kokteylleriyle saldırıldı.

Fanatik Katolikler, Arnavutların Katolizme geri dönmelerini talep ediyor. Katolik üstünlüğü olarak tanımlanabilecek bu ideolojide Arnavut Müslümanlar Türk; Arnavut Ortodoks Hristiyanlar ise Yunan olarak; yani hepten hain olarak görülüyor ve ya Türkiye ya da Yunanistan’a sürülmeleri isteniyor. Bu ideolojinin önde gelen kahraman figürleri İskenderbey ve Rahibe Teresa. Bu Katolik fanatikler, ideolojilerini Arnavutluk ve Kosova’daki okul kitaplarına sokmayı başardılar. İddialarına göre Katolikler Arnavut ulusunun ataları olup Arnavut dilini geliştirip kendilerini Avrupa’ya rapt eden kültürlerinin temelini atmıştı.

Kosova ve Arnavutluk Müslüman ve Türklere yapılan vandal saldırılar, hakeza Ortodoks Hristiyanlara yapılan sözlü hakaretler büyük bir endişe kaynağı. Arnavutlukta’ki Ortodokslar ve başpiskoposları Anastasios Ianulatos ülkedeki medya kuruluşları ve radikal Katolik gruplar tarafından Yunan ve Yunan ajanı şeklinde hakarete uğruyor.

Arnavut makamları Müslümanları hapsetmekte hayet hevesliyken, iş fanatik Katoliklere gelince yasalar birden işlemez oluyor.

Arnavut hükümeti Leş şehrindeki Osmanlı kalesini tahrip eden veya Merdita’daki elektrik santraline saldıran Katoliklere karşı bir adım atmadı.

Aynı şekilde Kosova hükümeti de fanatik Katoliklere karşı sessiz. Priştine’deki Türk Büyükelçiliği Kosova hükümetinden, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne destek olma çağrısı yapan Berat Buzhala’ya karşı terörle mücadele yasalarının işletilmesi talebinde bulunmuş olsa da Kosova hükümeti hiçbir şey yapmadı. Türk konsolosluk binasına molotof kokteylleriyle saldıran bombacılar, terörizmle suçlanan Müslümanların çarptırıldığı uzunluktaki hapis cezalarına çarptırılmadı.

Akla şu soru geliyor: Arnavutluk ve Kosova hükümetleri, radikal İslamla mücadele ettikleri gibi radikal Katolizmle niye mücadele etmiyor. Katolik Kilisesi, kendi cemaatinden kişilerin diğer dini cemaatlere karşı giriştiği bu vandallık ve nefret suçlarını neden kınamıyor? Hepsi bir yana, sözde radikal İslam’la mücadeleye kendilerini kaptırmış olan Amerikalılar ve diğer Batılı kurumlar Balkanlar’da gün geçtikçe artan Katolik fanatizmine karşı neden sessiz?

Türk Konsolosluğu’nun bombalandığı gibi Arnavut bir Müslüman da Amerikan Büyükelçiliği’ne bomba atsaydı ne olurdu? Veya Merdita Katolikleri Amerikan bayrağına zarar verse ve bir Amerikan şirketine saldırsalardı? Batı medyası sessiz kalır mıydı?

Hepimiz cevabı biliyoruz, öyle değil mi?

Kosova ve Arnavut hükümetleri ile onların Avrupalı ve Amerikalı destekçilerinin Katolik radikalizmine karşı durma vakti gelmiştir. Kosova ve Arnavutluk’taki ders kitapları yeniden yazılmalı, nefret ve aşırılığa ilham veren kahramanlar kitaplardan silinmelidir.