AB Hukuk Komiseri Franco Frattini Avrupa'ya göçü 'Mavi Kart'la (Blue Card) kolaylaştırmak istiyor. CDU ( Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi) ise AB'nin bu işe karışmasına karşı geliyor ve ulusal göç yasasında diretiyor.
Teklif, geçtiğimiz hafta Perşembe günü Lizbon'da yapılan 'illegal göç' konulu bir konferansta AB Hukuk Komiseri tarafından kamuoyuna sunuldu. Bu teklifle Frattini'nin AB'nin geçmiş yıllara ait bütün göç politikalarını ters yüz ettiği söylenebilir. AB'nin göç politikaları her şeyden evvel illegal göçlere karşı bir savunma ve Schengen devletleri etrafında her geçen gün daha da yükseltilen görünmez bir duvar yapılmasına konsantre olmuş durumdaydı.
Fakat şimdi İtalyan Frattini AB'nin artık kendini daha fazla korumamasını, dolayısıyla da Asya'dan ve Afrika'dan gelecek göçmenler için güvenli göç koridorları açması gerektiğini, bununla da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin yakın gelecekte karşılaşacakları iş gücü ihtiyacının bununla giderilmesini teklif ediyor. AB Komiseri Frattini: 'Kendimizi, göçlerde bir kayıp ve acı gören, geleneksel düşünme şekillerinden kurtarmalıyız' diyor.
Frattini gelecek ay içinde Avrupa Komisyonu'na ABD'nin 'Green Card'ı örneğinden yola çıkarak 'Blue Card'ın işleme konulmasına yönelik bir kanun teklifi sunmak istiyor. 'Biz göçü bir tehdit olarak görmüyoruz, bilakis bir zenginlik ve günümüz dünyasının bir fenomeni olarak görüyoruz' diyor Frattini. AB'nin bu konudaki yeni görevi göçü yönlendirmek olmalıdır. Esas mücadele alanı Avrupa'nın ihtiyacı olan iş gücünü (Avrupa'ya) çekebilmektedir. Bu arada Frattii özellikle Almanya, İtalya ve Macaristan'ı demografik gelişmelerine bakarak göç almaya mecbur ülkeler arasında gösteriyor.
Frattini AB bölgesini, geleneksel göç ülkeleri olarak adlandırılan Kanada, Avustralya, ABD gibi ülkeler ve de Asya'nın gelişmekte olan eşik ülkeleriyle rekabet halinde olarak görüyor. Yine AB komiseri, konuşmasında Avrupa'ya gelen göçmenlerin yüzde seksen beşinin eğitimsizlerden oluşurken, bütün göçmenler içinde sadece yüzde beşlik nitelikli iş sahibi kimselerin bulunduğunu işaret ediyor. Avrupa'ya gelenlerde oranlar bu şekildeyken ABD'yi tercih eden göçmenlerin yüzde elli beşi nitelikli iş gücünden oluşuyor. Farttini'ye göre bu durum tam tersine dönebilir özelliktedir. Bir başka deyişle Frattini 'rağbet gören' nitelikli yabancı iş gücünü çekip, bunların Avrupa'ya hareket etmelerini istemektedir.
Frattini'nin planları çok geniş kapsamlı. Buna göre; Göçler kolayca 'Blu Card'la düzenlenebilecek ve bürokrasi mümkün olduğunca azalacak. İyi eğitimli meslek sahipleri ve her şeyden önce yüksek nitelikli, çalışan gençler yakın gelecekte 'hızlandırılmış bir oturum hakkı süreci' sonunda ilk olarak iki yıl için oturma ve çalışma iznini alacaklar. Bu hak uzatılabilecek ve beş yıl sonunda da sürekli hale getirilebilecek. Ayrıca AB çapında bir oturma hakkına da dönüştürülebilecek. Düzenlemeler bütün Avrupa için geçerli olacaklar ve ücretler de ulusal asgari ücretlere dayanacak. Bu yönetimle ne kadar göçmenin girişine müsaade edileceğiyse üye ülkelerin uhdesinde bırakılacak.
Frattini konferansta rakamlardan bahsetmedi; yalnızca AB nüfusunun 2025 yılına kadar 20 milyon kadar azalacağı tahminlerinden bahsetti. Frattini'nin sözcülerinden birisi daha sonra yaptığı açıklamada söz konusu planda 2020 yılına kadar 20 milyon göçmenin Avrupa'ya kabulünün sağlanacağı iddiasını yalanladı. Bu konuda medyada çeşitli spekülasyonlar yapılmıştı.
Frattini'nin planları da tamamen yeni ortaya konulan görüşler değil. Daha iki yıl öncesinde o, Avrupa'nın Blue Card'ına yönelik talebini dile getirmişti. O zaman bu isteği AB bakanlar konseyinin itirazıyla karşılaşmıştı.
Alman (Hıristiyan) Birlik politikacıları planı iç işlerine müdahale olarak görüp eleştirmişlerdi. Sosyal Demokratlar (SPD), Hür Demokratlar (FDP) ve Yeşiller'se ( Die Grünen) planı olumlu karşılamışlar ve göçleri yönetmek için bir puan sisteminin geliştirilmesini talep etmişlerdi.
Alman içişleri bakanlığından ilk aşamada henüz bir görüş bildirilmedi. Ancak içişleri bakanı Wolfgang Shäuble'nin 'Frattini-Planı'nı desteklemesi ihtimali çok az. Gerçi Shäuble her fırsatta ortak bir Avrupa göç politikasından yana olduğunu belirtmiş olmasına rağmen, buna karşın o aynı zamanda, iş pazarının açılmasının AB devletlerinin her birinin kendisinin halledeceği ulusal bir meseleleri olduğuna dayanarak bu duruma karşı da gelmişti.
Bir yıl önce Shäuble o zamanki Fransa içişleri bakanı, şimdiki cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy ile AB'de 'dairevi göçmenlik' („zirkuläre Migration" ) adlı ortak bir öneri sunmuştu. Bu öneri esas olarak Almanya'nın eski ve pratik olmayan misafir işçilik ('Gastarbeiter') düzenlemelerinden hareketle hazırlanmıştı. Buna göre AB ülkeleri dışından gelecek yabancılar bir AB ülkesinde en fazla üç yıldan beş yıla kadar bir süre çalışabileceklerdi. Bu süre sonunda da yabancı çalışanlar kendi ülkelerine dönmek zorundalardı. Ayrıca çalışanların ailelerinin diğer fertlerini beraberinde getirmeleri de yasaklanıyordu.
Ancak yine de çoktandır Almanya nitelikli göçmenler için çalışma pazarını açmaya yönelik hazırlık yaptığına dair işaretler veriyor. Almanya içindeki bir çok eyaletler ve endüstri birlikleri bu yönde (hükümete yönelik) sıkıştırmalarda bulunuyorlar. Federal hükümet çoktandır göçmen politikalarında korumacılıktan ayrılma yolunda bir yön değişikliğine gidiyor. Nitekim Ağustos ayı sonunda Meseberg'de yapılan kapalı kabine toplantısında Alman çalışma pazarının göçmenlere açılmasının ifade edilmesi bu değişimin göstergelerindendir. 'Acil tedbir' olarak kabine o toplantıda ilk olarak Doğu Avrupa ülkelerinden gelecek belli mühendisler için öncelik snavı yapılmadan Almanya'da işe kabullerini kararlaştırdı. Ayrıca (Almanya'daki) yabancı öğrenciler öğrenimlerinin ardından Almanya'da üç yıl boynca herhangi bir sınırlandırmaya maruz kalmaksızın çalışma hakkına sahip olacaklar.
Kabine aynı zamanda bir çalışma grubu bir araya getirdi. Bu grup Almanya çalışma pazarına yönelik göçler ve bunların idaresi gibi konulardaki teklifleri değerlendirecek.
Almanya'daki ihtiyacın büyüklüğü konusunda uzmanlar hemfikirler. Örneğin eğitim bakanlığının tahminine göre demografik gelişmelerden dolayı bir kaç yıl içinde Almanya yıllık 40 000 ile 60 000 arasında akademisyene ihtiyaç duyacak. Hatta göç uzmanı Oberndörfer yıllık 300 000 kişiye kadar 'net göç' ihtiyacından sözediyor. Bu rakamlar ışığında 20 yıllık ihtiyaç göz önünde alındığında sadece Almanya'nın b süre zarfında 6 milyona kadar göçmeni işe yerleştirmesi gerekmektedir.
Bu makale Almanca'dan Kadir KON tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.
Kaynak: Die Zeit (16.09.07)