AKP'nin Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu savunmanın tümü basına yansıdı. Savunmanın ilk bölümü, davanın hukuki değil siyasi bir dava olduğu tezine ayırılmış. İzleyen bölümlerde ise iddianamede suçlamalara yanıtlar yer alıyor.
AKP'nin 102 sayfalık savunması için şunlar söylenebilir:
Laiklik anlayışı farklı
1- AKP hakkındaki kapatılma davası esas olarak partinin "laiklik karşıtı odak" durumuna geldiği tezine dayanıyor. AKP, savunmasında bu iddiayı reddederken, laiklik anlayışının farklı olduğunu da kayda geçiriyor. Bu farka dikkat çekilirken, AKP'nin laiklik anlayışının doğru ve çağdaş olduğu, buna karşın "dar yorum"un -Anayasa Mahkemesi'nin 1989'daki türban kararındaki yorumu- yanlışlığını kanıtlamaya çalışıyor. Savunmada, AKP'nin laikliği dar yorumundan çıkarıp "toplumsallaştırdığını" vurguluyor.
2- AKP, dava açılmasının "maliyeti"ni de savunma unsuru olarak kullanıyor. Dava açılmasının, ülkeye ve millete ağır ekonomik ve siyasi bedeller ödetebilecek bir süreç başlattığını öne sürüyor. Demokrasinin, milli iradenin ve ekonominin zarar gördüğü tezini işliyor.
Alaycı üslup
3- AKP'nin savunmasında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya hakkında "alaycı" sayılabilecek bir üslup kullanıldığı dikkat çekiyor. Örneğin, Başbakan Erdoğan'ın, YÖK değişikliğinin geri çekilmesiyle ilgili olarak, "Gönlümün derinliklerinde hıçkırıklar var" demesini başsavcının laikliğe aykırı görmesi, "İnsan gönlünün hıçkırıklarına müdahale etmek isteyen bu iddianame, böylece laiklik ve insan hakları teorisine 'çok özel bir katkıda' bulunmuş olmaktadır" ifadesiyle eleştiriliyor.
Hâkimler yönetimi
4- Savunma, Türkiye'nin bir "yargıçlar devleti, yönetimi" görüntüsü verdiği tezini de işliyor. Yargıyı muhalefetin yerini almakla suçluyor. Bu durumun demokrasiyi tehdit ettiğini de şöyle kaydediyor: "Siyasi muhalefet görevinin açık ya da örtülü şekilde yargı tarafından üstlenildiği, yargının siyasete müdahale ettiği ve siyaseten alınması gereken kararları almaya başladığı ülkelerde demokrasi büyük tehdit altındadır. Siyasetin yargısallaşması olarak bilinen bu durum, demokratik rejimi 'hâkimler yönetimi' anlamına gelen jüristokratik bir rejime dönüştürecektir." Bu ifadeden sonra da bir "uyarı"ya yer verilerek, başsavcı dahil bütün yargı kurumlarına, cumhuriyete "hâkimler yönetimi" görüntüsü verecek girişimlerden kaçınmaları öğütleniyor.
Başkaları da yaptı
5- Savunmada dikkat çeken bir diğer yön de bazı suçlamalara karşı, diğer liderlerin de benzeri söz ve eylemler içinde olduklarının hatırlatılması. Onlar için açılmayan davanın neden AKP için açıldığı sorusunun gündeme getirilmesi. Örneğin, Başbakan'ın din içerikli söylemlerinin iddianamede yer almasına karşılık, CHP lideri Deniz Baykal'ın grup konuşmalarından din âlimlerine atıf yapan sözleri anımsatılıyor. MHP lideri Bahçeli ve eski başbakanlar Demirel, Ecevit, Yılmaz ve Çiller'den örnekler aktarılıyor. Keza yurtdışında Fethullah Gülen'e yakın okullar olarak anılan okullara diğer devlet büyüklerinin de ziyaretler yaptığı örneklerle aktarılıyor.
6- Savunmada, Başbakan Erdoğan'ın "ulema" kavramını "bilirkişi" anlamında kullandığı dışında, söylem ve eylemlerin arkasında durulduğu söylenebilir.
7- Atatürk ve laikliğin "farklı" bir yorumla "savunma dayanağı" yapıldığı da dikkat çekiyor.
Kaynak: Milliyet