Azınlıkların göç etmesi, azınlık topluluklarının liderlerini dinlerinin zayıflayacağı konusunda endişelendiriyor.
Thomas Erdbrink ve Karin Brulliard *
ABD yıllardır İran'daki baskıdan kaçıp kurtulmaları için oradaki Hıristiyanlara, Zerdüştilere ve Yahudilere yardımı hedefleyen bir faaliyeti destekliyordu. Burada binlerce yıl var olmuş fakat göç dolayısıyla hızla azalan topluluklar olarak, onların bazı liderleri şimdi Amerikan teşviklerini sorguluyorlar.
1980'lerin sonlarından bu yana ABD hükümeti, eski Sovyetler Birliği, Çinhindi gibi deniz aşırı bölgelerdeki dini baskılardan kaçarak gelen belirli yabancıların Amerika'ya ilticalarını kolaylaştırdı.
Fakat İran'ın gayri Müslim dini azınlıklarının liderleri topluluklarının, yaptıkları Şii din adamları tarafından denetlenen İran hükümetinden kötü muamele görmediklerini söylüyorlar. Bazı Hıristiyan ve Zerdüşti liderler, topluluklarının bazı üyelerinin 3,000 dolarlık bir ücret uğruna, programın Birleşik Devletler'de legal ikamet sunduğu kolay yoldan faydalanmak için bulundukları yerleri terk ettiklerini söylüyorlar.
Asurî bir lider ve topluluğunun zayıflamasından ABD'yi sorumlu tutan İran parlamentosu üyesi Yonathan Betkolia "Hıristiyanlar ve Zerdüştiler, işsizlikten ve kötü ekonomiden dolayı burayı terk ediyorlar fakat bu problemler bütün İranlıları etkiliyor" dedi. "İnsanlarımıza yeşil kart veriyorlar. Bunu yapmaktaki tek amaçları, İran'ın azınlıklarına kötü davrandığının propagandasını yapmaktır."
Program, geleneksel olarak Yahudilerin ABD'ye yerleşmelerine yardımcı olan New York'taki İbrani Göçmenlere Yardım Topluluğu (HIAS) tarafından koordine edilmektedir. Bu kurum, geçen yıl İran'dan gelen gayri Müslimlere yardımcı olmak için ABD hükümetinden 3,4 milyon dolar aldı.
Kürtler, Araplar ve Belucların da aralarında olduğu Müslüman etnik azınlıklarında evi olan nüfusu çoğunlukla Şiilerden oluşan 65–70 milyon nüfuslu İran'da bu topluluklarla ilgili güvenilir sayı verileri yoktur. 1967'de yapılan bir nüfus sayımına göre yaklaşık 34 milyonluk ülke nüfusunun içinde 420,000 gayri Müslim vardı. 1979'da gerçekleşen İslami devrimden sonra gayri Müslimlerin çoğu ülkeyi terk etti.
İran hükümetinin İsrail'e yönelik kavgacı yaklaşımına karşın İran'daki Yahudiler özgürce dinlerini yaşadıklarını söylüyorlar. İran'da 25,000 Yahudi yaşıyor. Yahudi topluluğunun liderleri bu sayının İsrail dışında Ortadoğu'daki en büyük Yahudi topluluğunu oluşturduğunu söylüyorlar.
Dışişleri Bakanlığı, son on yılda uygulanan bu göç programı kapsamında, 18,000 kişilik diğer gayri Müslim azınlık topluluklarıyla kıyaslandığında 2,842 Yahudinin Amerika'ya gelmek için İran'ı terk ettiğini söylüyor. Programa aşina olan eski bir ABD yetkilisine göre; 10,000 İranlı, HIAS'ın mülteciler olarak ABD'ye geçişleri kolaylaştırdığı Viyana'ya gitmek için bekliyor.
1979 devriminden bu yana yarı yarıya azaldığını tahmin ettiği İslam öncesi ulusal inancın temsilcileri olan Zerdüştileri temsil eden parlamento üyesi Kurosh Niknam, "İran'daki bütün gayri Müslimler için göç büyük, çok büyük bir problemdir" dedi. "Keşke herkes İran'a geri gelse fakat bunu yapmayacaklarını tahmin ediyorum. 30 yıl sonra bu ülkede hiçbir Zerdüşti kalmayacak gibi görünüyor."
2000'li yılların başında Dışişleri Bakanlığı, HIAS'ı "denizaşırı bir işlem kuruluşu" olarak adlandırdığı Viyana'da İranlı azınlıkların işlemlerini yapmaktan sorumlu tek ajans olarak seçti. 2004 yılında Kongre, İran'daki dini azınlıkların mülteci olarak tanımlanmasını daha da kolaylaştıran bir kanunu onayladı.
Başvurulardaki artıştan dolayı, ABD'nin İranlılar için HIAS'a ayırdığı kaynak; 2002'de 1,24 milyon dolardan 2007'de 3,46 milyon dolara çıktı. Nükleer tutkusundan ve Irak savaşındaki rolünden dolayı İran'la araları açık olan ABD, İran'ı, Dışişleri Bakanlığı'nın dini özgürlüğün sert bir şekilde ihlali olarak adlandırdığı şeyden dolayı "özellikle kaygı duyulması gereken" sekiz ülkeden biri olarak sınıflandırdı.
HIAS'ın baş yöneticisi Gideon Aronoff, bu konumlandırmanın "İranlı dini azınlıklara yönelik bir mülteci programını yürütmek için sağlam bir zemin oluşturduğunu" söyledi. "Bu, onlara güvenle sunulacak böylesi bir programa ihtiyaç olduğunu hisseden insanların olduğunun açık delilidir."
Ailesinin, baskı nedenli legal ABD ikameti başvurusunu riske etmemek için kimliğini belirtmeden konuşan Tahran'daki Hıristiyan Ermeni bir iş adamı, İran'ı terk etmek için nedenler listesi ortaya çıkarmak için uğraştı. İş adamı, 10 yıldan fazla bir süre boyunca kalmak için nedenler beklediğini söyledi.
Ona göre İran'ı terk etmesini gerektiren bu nedenlerin "ilki, İran pasaportlarımız faydasız; her ülke bizden vize istiyor. İkincisi, İran ekonomisi çökmüş durumda. Üç, kızlarım burada İslami başörtüsü giymeye zorlanıyorlar" dedi. İş adamı sözlerine devam ederek, 2005'te başkan Mahmut Ahmedinecat'ın seçilmesi belirsizlik duygusunu arttırdı. "Dış tehditler var, bir savaş olabilir. Her gün baskı hissediyoruz" dedi.
Yemek odasında oturmuş halde İran'da tüketilmesi Müslümanlar için yasak olan diğer bütün alkollü içkiler gibi yasak olan konyağından bir yudum daha aldı ve yorgun bir şekilde gülümsedi. "Göç etme nedenlerimizin gitmek isteyen diğer İranlılardan farklı olmadığını zannediyorum. Fakat Hıristiyanlar olarak bizim için İran'ı terk etmek çok daha kolay."
Asurî Hıristiyan parlamento üyesi Betkolia, kendisi ve dindaşlarının "İran'daki Müslüman kardeşlerinden daha özgür" olduklarını söyledi. Politikacı, Tahran'daki Asurî kulübündeki geniş ofisinde oturuyordu. "Bizler içki içebiliyoruz, erkek ve kız çocuklarımız kulüplerimizde özgürce bize katılabiliyorlar ve şarkı söyleyip dans edebiliyoruz" dedi. "Müslümanların burada bu şeyleri yapması yasaktır."
ABD ve diğer yetkililere göre Bahaî toplumunun üyeleri tutuklanma ve diğer baskı şekilleriyle yüz yüze kalıyorlar. 19. yy.da Fars bölgesinde kurulan ve dini ve ırki eşitlikten bahseden Bahailik taraftarlarının dinlerini yaşamaları veya üniversitelerde çalışma yapmaları yasaktır. Hıristiyanlara, Yahudilere ve Zerdüştilere geleneksel tek tanrılı dinlerin üyeleri olarak saygı gösterilirken, hükümet Bahaîliği sapkınlık olarak görüyor.
Tahran'daki varlığını koruyabilen son 10 Hıristiyan kilisesi olan Hz. Yusuf Kilisesi'ndeki küçük olaylar; Keldani Katolik başpiskoposu 63 yaşındaki Ramzi Garmo'ya devam eden göçü hatırlatıyorlardı.
Yaşlı bir ruhban başpiskoposun ofisine girdi. Adam, "iki kâğıt daha piskopos" dedi.
Garmo, "iki ayrılış daha" sonucuna vardı. Formları papazlık mührü ile damgaladı. Başpiskopos, "bu kâğıtlar gençlerin Asurî Keldani olduklarını kanıtlıyor" açıklamasında bulundu. Garmo, "Viyana'da HIAS ile görüşmeleri sırasında Hıristiyan olduklarını bu kâğıtla kanıtlayabilirler" dedi.
Aslen Irak'ın Musul kentinden olan Garmo, "birkaç yıl önce avlu bile doluyorken geçen Yılbaşı'nda kilisem ancak yarıya kadar doldu" dedi. 31 yıldan daha uzun bir süre önce İran'da piskoposluk bölgesi 30,000 insanı barındırırıyorken, vaaz vermeye başladı. Şu an 3,000 kişi var. Başpiskopos, "İnsanlar erkeklerin erkeklerle evlenebildikleri, kürtajın legal ve boşanmaların kolay olduğu bir ülkeye gitmek için burayı terk ettiklerini fark etmiyorlar" dedi. "Amerika'da bir Hıristiyan olmak, İran'da Hıristiyan olmaktan çok daha zor inanın bana."
Haçlar ve papa XVI. Benedict'in fotoğraflarıyla süslenmiş odaya göz gezdirdi ve sessizleşti. "Fakat benim kendimi cemaatin yerine koymam gerekiyor" diye devam etti. "Eğer İranlı bir aile kirasını ödeyemiyorsa, işsizse ve Amerika ile bir savaş ihtimalinden korkuyorsa, kime gitmesini yasaklayabilirim?"
Betkolia, İran'daki dini azınlıkların üyeleri için iki kanunun sorun olduğunu açıkladı. Tek bir aile üyesi İslam'ı seçtiğinde, Müslüman olan bu aile üyesi, ailenin bütün mülkünü kanunen miras alıyor. İkincisi ise gayri Müslim birini öldüren bir Müslüman'a ölüm cezasının verilemeyeceğini emreden kanundur.
Betkolia, diyet parası ile ilgili ayrımcı benzer bir kanunun altı yıl önce değiştiğini açıklayarak "Bu kanunlar 70 yıl öncesinin kanunları" dedi. "Diğer kanunlar da değiştiriliyor fakat aşama aşama" diye eklemede bulundu.
HIAS'a aşina olan eski bir ABD yetkilisi, gayri Müslimlere baskının sürdüğünü söyledi. Programın hassasiyetinden dolayı isim vermemeye dikkat ederek, "gerçek; bu rejimin dini azınlıklara kötü bir şekilde davrandığıdır. Onların bazılarına sert davranıyor" dedi. "Hıristiyanlar ve diğerlerine en azılı baskı uygulanıyor. Kendilerine her gün üçüncü sınıf vatandaş gibi davranılıyor. Eğer bir Şii değilseniz çok sert bir ayrımcılıkla karşılaşırsınız" dedi.
Eski yetkili, "insanlar muhtemelen yaşadıkları hayata alışmış olabilirler ve o şartlarla birlikte yaşamaya alışmış olabilirler" dedi. "Fakat onların hayatlarının sorunsuz olduğunu ve onların sadece ekonomik mülteciler olduğunu söylemek komiktir."
Yetkili, son dönemde başvurularda görülen artış önemli bir birikimden kaynaklanmaktadır, dedi. "Eğer İranlılar isterse işbirliğini durdurabilirler ve program için sıkıntı oluşturabilirler."
Fakat bazı İranlı otoritelere göre bu olmayacak bir şeydir. Eski bir başkan yardımcısı ve Şii din adamı Ali Abtahi, "İran hükümetinin dini azınlıkların üyelerinin gitmelerini engellemesi için hiçbir yol yok. Engellemek uluslararası bir çığlığa neden olur" dedi.
Abtahi, "HIAS eğer kapıları Müslümanlara da açarsa İranlıların çoğu Amerika'ya gider. Aynı şey Pakistan veya Suudi Arabistan'da da olur" dedi. "Diğer inançlara sahip insanların İran'ı terk etmelerinden dolayı üzgünüm. Fakat bu gerçeği değiştirmek için bütün İranlıları etkileyen büyük problemlerin aşılması gerekir."
*Washington Post Dış Haberler Servisi
Tercüme: Muhammet Hüseyin Kıran