28 Şubat darbesi bu yıl bir kez daha hatırlandı, hatırlanıyor.
Neden olduğu zulümler, yarattığı tahribatlar bir bir ortaya seriliyor.
Konuşanlar, sesini duyurabilenler maruz kaldıkları adaletsizlikleri haykırıyor.
Onlar hem kendi acılarını dillendiriyor, hem de incitilen, örselenen, zulme maruz bırakılan sessiz yığınların hissiyatına tercüman oluyorlar.

Kötü olan ne biliyor musunuz?
Birilerinin hâlâ gönül rahatlığıyla 28 Şubat zulmünü yok sayması.
Büyük bir özgüvenle dönemdeki acıları, sistematik aşağılanma duygusunu görmezden gelmesi.
Evet, 28 Şubat dindar toplum kesimlerinin sistematik bir aşağılanmaya tabi tutuluşundan başka bir şey değildi.
Bunun görmezden gelinmesi bu milletin hafızasını, acılarını yok saymak, onu bir kez daha adam yerine koymamak demek.
Gelgelelim bundan da kötüsü var.
Bazı örgütlü grupların 28 Şubat'ı, o dönemdeki uygulamaları açık açık savunması.
Sözüm ona anti-emperyalizm adına, sözüm ona FETÖ ile mücadele adına dindar toplum kesimlerine açılan savaşı meşrulaştırmaya çalışması.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ