Birileri bir şeylerin doğru olmadığında haddinden fazla ısrar ederse, doğru olduğundan şüphe duymaya meyilliyizdir. İsrail özürcüleri, 11 Eylül olaylarına karıştıklarını inkar ederken protestoyu elden biraz fazla kaçırmıyorlar mı?

İsrail'in 11 Eylül'le bağlantısını kâfi derecede belgelendirmek küçük çaplı bir kitap demektir – Antiwar editörü Justin Raimondo'nun The Terror Enigma başlıklı kitabında teşebbüs ettiği üzere – ama biz yine de merkez medyada yayınlanan ilgi çekici gerçekleri mesela dans eden İsraillileri, Odigo'da yapılan uyarıyı ve Zim'in vaktinde uzaklaşmasını yeniden hatırlayalım.

İskoç Sunday Herald gazetesinden Neil Mackay, İkiz Kuleler yanıp çökerken kutlama yaptığı görülen beş İsrailli haberi hakkında araştırma yapmıştı. Dans eden İsrailliler, daha sonraları FBI'nın Mossad'a bağlı paravan şirket olarak dikkate aldığı Urban Moving System için çalışıyorlardı. Yalan makinesinde yapılan testlerin başarısız olmasına rağmen bu genç adamlar iki ay sonra İsrail'e gönderildiler. Ülkelerine döndükten sonra içlerinden bazıları TV programlarına katıldılar. İçlerinden biri “gâyemiz olayı belgelemekti” dedi.

Ha'aretz haberine, anlık mesajlaşma hizmeti sunan Odigo'nun iki çalışanı, 11 Eylül günü Dünya Ticaret Merkezine saldırı düzenlenmeden iki saat evvel saldırının gerçekleşeceği tahmininde bulunan mesajlar aldılar.

Jerusalem Post haberine göre, Amerika-İsrail ortaklı Zim adlı nakliyat şirketi (yarı hissesi İsrail devletine ait) Dünya Ticaret Merkezi'nin 16. katında bulunan Kuzey Amerika merkezini saldırıdan bir hafta önce Norfolk'a (Virginia) taşıdı ve kira sözleşmesini ihlal ettiğinden dolayı 50.000 dolar ceza ödedi.

Bu gerçekler kamuoyunca bilinmesine rağmen hiçbiri de 567 sayfalık 11 Eylül Komisyonu raporunda yer almadı.

Dahası 11 Eylül Komisyonu başkanı Philip Zelikow, bu tür uygunsuz gerçeklerin yayılmasından kaygı duydu. “ Üzüntümüz o ki, (böyle şeyler) bulaşıcı olduğunda...boş laflar kamudaki genel anlayışı aşındırabilir. Bakterinin tüm bünyeyi hasta edeceği bir noktaya ulaşabilirsiniz.”

Zelikow burada Amerikan yönetiminin bir yetkilisi olarak mı konuştu yoksa içerideki bir İsrail yanlısı olarak mı? Bu sözleri sarfettiği o ay, sözümona önleyici savaş denilen, 2003 Irak işgaline gerekçe üreten “Bush Doktrini'ni” kaleme almıştı. Orada samimi bir itirafı vardır: “Irak, Amerika'ya niçin saldırsın veya bize karşı niçin nükleer silah kullansın? Düşündüğüm gerçek tehdidi, 1990'dan beri var olan [tehdidi] söyleyeceğim size: [Söz konusu olan] İsrail'e karşı tehdit'tir.

Zelikow İsrail bağlantısını araştırmak yerine ilhamını İsrail'den alan Irak savaşını Amerikan halkına satmak için 11 Eylül Komisyonu'nu kullandı.

Zelikow'un bakteri sözü, 2008 yılında yayınlanan “Komplo Teorileri” başlıklı çalışmada anıldı. Cass Sunstein'ın ortak yazarı olduğu metnin odak noktasında “terörizm bilhassa da 11 Eylül saldırıları sonrasında ortaya çıkan teoriler” var.

Sunstein ve Vermeule, böylesi teorileri çürütmek yerine, İsrail'in 11 Eylül'de dahli olduğundan şüphelenenlerin “sakat bir epistemolojiden” muzdarip olduklarını iddia ediyor. Yazarlar bunun “son derece kısıtlı bilgi kaynaklarından” dolayı söz konusu olduğunu savunuyorlar. Yani “çok az şey biliyorlar ve bildikleri şeyler de yanlış.” Sunstein bu şüphelere karşı şunu öneriyor: “Aşırılık yanlısı grupların (gerçek veya sanal dünyada açıktan ya da örtük hareket eden) devlet birimlerinin veya onların müttefiklerinin bilişsel filtresinden geçirilmesi, böylesi teorileri abone olanların sakat epistemolojisini sarsacaktır. Bu nevi gruplar arasında dolaşımda olan teoriler ve şekillendirilmiş gerçekler hakkında şüpheler yeşerterek yapacaklar bunu ve dolayısıyla da faydalı bir bilişsel çeşitlilik sağlayacaklar.

Sunstein'in çalışmasının sakat bir epistemolojiden muzdarip olduğu elbette ki savunulabilir. Araştırması ciddi ölçüde İsral yanlısı kaynaklara dayanıyor bilhassa da meşhur İslamofobik Daniel Pipes'a.

Pipes komplo teorileri hakkında bir nebze uzmandır. Konuyla ilgili iki kitap kaleme almışlığı var. Pipes “The Hidden Hand: Middle East Fears of Conspiracy”de “komploculuk, Ortadoğu siyasi kültürünü anlamanın bir kilidini sunar”; “mantıksız görünen veya makul durmayan şeylerin çoğunu yani bölgenin siyasi aşırılık sicilini, dalgalanmasını, şiddet kültürünü ve zayıf modernleşme sicilini açıklamaya yardım eder” diyor.

Bölgede pek çoklarının İsrail'in 11 Eylül'e dahlinden şüphe etmesi, Sunstein gibi Pipes'ı da kaygılandırıyor. Los Angeles merkezli Jewish Journal'e şöyle demiş: “Ortadoğu'daki neticeleri muazzam. İsrail'e ve Yahudilere karşı duyulan korku ve nefret duvarına bir tuğla daha ekliyor.”

11 Eylül'ün doğru düzgün bir şekilde soruşturulmamış olması yüzünden İsrail'in suç ortaklığının niteliği hakkında geniş bir yelpazaye yayılan kanaatler var. Justin Raimondo “The Terror Enigma” adlı kitabında İsrail'in 11 Eylül'le bağlantısının “önceden bilgisinin olması ve bin Ladin'in cihadıyla pasif işbirliği” düzeyinde olduğunu tereddütle kaydediyor. Alan Sabrosky gibi diğer uzmanlar ise daha az sakıngan. ABD Kara Harp Akademisi Stratejik Çalışmalar Enstitüsü eski müdürü Dr. Sabrosky geçenlerde “11 Eylül'ün yüzde 100 Mossad operasyonu olduğunu” belirtti.

Her hâlükarda, 11 Eylül “komplo teorilerini” takıntılı şekilde eleştirenlerden bazılarının İsrail'le bağlarının olması şaşırtıcı değil. Eğer Amerikalılar 11 Eylül 2001'de Amerikalıların kitle katliamında “en güvenilir müttefiklerinin” parmağı olduğunu tespit ederlerse, komplo yıkıcılarının korkmak için iyi nedenleri var demektir.

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın