Dışişleri Bakanı Prof. Ahmet Davutoğlu' nu dinlemek her defasında bir zevk. Dünyayı saran ve epey sarsan olaylara bir akademisyen mantığı ve optiğiyle bakan, derinlemesine kültürel ve tarihsel analizler yapan bu kadar donanımlı bir Dışişleri Bakanı sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da önemli bir şansı. Nitekim önceki gün anlattıklarından, bilhassa Amerika'nın, son dönemde, Ortadoğu'da (OD) meydana gelen olayları değerlendirirken Türkiye'den ve Davutoğlu'ndan epey yararlandığını anladık.

Bakanın yaptığı değerlendirmeler içinde biri özellikle önemliydi ve etrafımızı saran "güzel yangın"ı anlamak bakımından ufuk açıcıydı.

Davutoğlu, OD'de kendini gösteren olayları irdelerken, bunun son dönemde meydana gelen teknolojik gelişmelerle ilişkisini bir kere daha vurguladı. Bu bilinen bir şey. Bakanın buna katkısı ise şuydu: söz konusu gelişme, Arap âleminde yaşayan insan tekinin yani herhangi bir bireyin dünyayı algılamasında ve kendisini, işlevini ve varoluşunu tanımlamasında yeni boyutlar getiriyor. Bu insanlar artık Mübarek'lerin, Nasır'ların, Kaddafi'lerin kendileri adına, kendileri yerine, onlar için düşünmesini istemiyordu. Arap insanı artık kendi kaderine kendisi hükmetmeyi öğrenmişti.

Böyle bir değerlendirme modernleşmenin son merhalesidir. Daha gidecek yol vardır ama modernleşme yokuşu artık tırmanılmıştır. Bundan sonrası daha düz bir yolda, gitgide daha hızlı yürüme işidir. Ve gene bu değerlendirme artık diktatörler döneminin, neredeyse doğal bir biçimde, sona erdiğini ifade ediyor.  Devamı >>>