Askeri Şura bitti ama yankıları sürüyor. Her toplantıda krize odaklandığımız için normal seyir bile bazen kriz konusu sayılabiliyor.

Öncelikle şunu belirtmeliyim, bir defa medyanın ezberi bozuldu. 28 Şubat sürecinden bu yana her şuraya özel önem atfeden ve kimi zaman masa başında haber yazan medya, bu kez kötü faka bastı.

İşte, Hürriyet'in 4 Ağustos tarihli haberi. Başbakan Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Gönül, ihraç kararlarına 'şerh' koymuş. Peki, ihraç kararı var mı? Yok. O halde bu 'şerh', hangi karara kondu?

Gerçi, dün Hürriyet'in 20. sayfasında küçücük 'özür' yazısı yayınlandı ama evlere şenlik: 'Bu yanlışlıktan dolayı özür dileriz.' Ne yanlışı, düpe düz yalan...

Vatan Gazetesi de dağılmış durumdaydı. İhraç kararının olmamasını, 'Ergenekon yüzünden atıldı' iddialarının önünü kesme çabası olarak yorumladı. Eğer bu yorum doğruysa, irticai faaliyetler nedeniyle ihraç kararının çıkmamasını neye bağlamak lazım? Aynı mantıkla, 'İrtica yüzünden atıldı' iddialarına yol açmamak için şurada ihraç kararı alınmadığını söyleyebilir miyiz?

Yeni Türkiye

Şunu artık herkesin görmesi gerekiyor: Türkiye, artık eski Türkiye değil. Hak ve özgürlük çıtasının yükseldiği, demokrasinin erdemini giderek daha fazla kavradığı bir Türkiye doğuyor. Kuşku yok ki bu süreçte ülkeyi yönetenlerin diklenmeden ama dik durarak verdiği demokrasi mücadelesinin önemi yadsınamaz.

Başbakan, göreve geldiği günden bu yana katıldığı YAŞ toplantılarında yargı yolu açık olmadığı için ihraç dosyalarının yargı kararlarına dayandırılması gerektiğini savunuyordu. Bir subay veya astsubayı 'namaz işareti' olarak görülen pantolon dizlerine veya eşinin başörtüsüne bakarak atmanın yanlışlığına, inançlarını yaşayan sade bir Müslüman'la mürteci arasındaki ince ayrımı yapmanın önemine dikkat çekiyordu.

Bugün görüyoruz ki, TSK yönetimi de geçmişteki kimi hatalarından ders çıkarmış. 28 Şubat sürecinde Başbakan Erbakan'ı istifaya zorlamak için 1997 yılı Haziran ayında olağanüstü toplanan şurada 162 subay ve astsubayın bir siyasi tezgahın parçası olarak ordudan atıldığına birlikte tanık olduk.

Devletin zirvesindeki bu kararlılık sürerse, bundan sonra keyfi ihraç kararları minimize olabilir.

Ses kayıtları

Şura kararları analiz edilirken yapılan hatalardan biri de şu: Ses kayıtları youtube düşen komutanların terfi ve emeklilik kararları, Ergenekon davasıyla ilişkilendirildi! İnternet sitelerine bakarak şurada karar verilseydi, komuta kademesinin tümüyle emekliye sevki gerekirdi.

Yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'un Kudüs fotoğrafları yayınlanmadı mı? 1. Ordu Komutanlığı'na atan Orgeneral Ergin Saygun'un gizli sağlık raporları ortalığa düşmedi mi? Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilen Orgeneral Işık Koşaner dönemindeki andıç belgeleri servis edilmedi mi?

Maalesef sapla saman karıştırıldı.

Terfi ve emekliliklere önce bir bakalım. Mart başında Youtube'da ses kaydı yayınlanan Deniz Kuvvetleri Eğitim ve Öğretim Komutanı Tümamiral Kadir Sağdıç koramiral oldu. Ona ait olduğu iddia edilen sözlere baktığımızda Ergenekon'dan söz etmek mümkün değil. Ne diyor? Şoför, subay, profesör unvanı ne olursa olsun herkesin siyasi haklarını eşit kullanabilme olgunluğunu göstermesi gerektiğini söylüyor.

Aynı şekilde Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanı Tuğgeneral Münir Erten'in 20 Şubat'ta kara harekatından hemen önce internete düşen ses kaydında, harekat takvimi açıklanıyordu.

Sağdıç terfi etti, Erten emekliye ayrıldı. Ergenekon bunun neresinde? Ama burada dikkat çeken önemli bir ayrıntı var. Sağdıç'ın bir özel sohbetteki basit bir değerlendirmesini terfi kararında ciddiye almayan TSK, Erten'in gizli kara harekat planını koruyamamasını 'mazeret' olarak görmedi. En azından bendeki algılama böyle.

Yol ayrımı

Daha önemlisi, Washington'daki Hudson Enstitüsü'nde Türkiye ile ilgili dehşet senaryolarının görüşüldüğü toplantıya katılan Genelkurmay SAREM Komutanı Tuğgeneral Süha Tanyeri ile Ergenekon sanığı emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'e plaket veren Tümgeneral Zekeriya Öztürk emekli edildi. TSK'ni anlamsız tartışmaların içine çeken komutanlarla yollar ayrıldı.

Şemdinli olaylarının yaşandığı sırada Van Kolordu Komutanı olan Korgeneral Selahattin Uğurlu'nun görev süresinin 1 yıl uzatılmasının da bir anlamı vardır. Çok rahat 'orgeneral' yapılabilirdi. Bu şurada 'orgeneral' olan Aslan Güner ile Selahattin Uğurlu, dönem arkadaşları. İkisi de harbiyeden 1967 yılında mezun oldu. İkinci orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu harbiyeyi 1969'da bitirdi. Burada da çok ince işçilik yapılmış.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Esenboğa Havalimanı'ndaki karşılama töreninde Hayrünnisa Gül'e tepki olarak törendeki yerini değiştirmesiyle gündeme gelen Aslan Güner'in Genelkurmay 2. Başkanı olması bekleniyordu. Yeni Genelkurmay Başkanı Başbuğ, yardımcılığı için 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız'ı tercih etti. Iğsız, Saygun'la harbiyeden dönem arkadaşı. Üstelik Iğsız, dönem birincisi.

Ergenekon denetimi sürüyor

Ergenekon tartışmasıyla ilişkilendirilebilecek sadece iki terfi var. Ergenekon'un askeri koluyla ilgili haber yapan Aktüel Dergisi'nde isimleri geçen Tuğamiral Ramazan Cem Gürdeniz tümamiralliğe, Albay Serdar Okan Kırçiçek de tuğamiralliğe terfi etti. Dergi 31 Temmuz'da piyasaya çıktı. O gün şuraya sunulacak liste tamamlanmıştı. TSK yönetimi nihai kararı verdiği şurada bu haberi esas almadı.

Kaldı ki, o haberde Korgeneral Bekir Kalyoncu, Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü ve Tümamiral Ali Deniz Kutluk'un isimleri de geçiyordu.

Şunu söyleyebiliriz: TSK'daki iç denetim mekanizması işliyor. Yukarıda ismi geçen paşalarla ilgili rapordan haberdar değilim ama Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar tarafından Genelkurmaya bildirilen listede alt rütbede subay ve astsubaylar var. Tüm bu iddialar hem adli hem idari açıdan soruşturuluyor. Ortada bir suç unsuru varsa, gerekli müdahalenin yapılacağı kanaatindeyim. Sadece ihraç değil yer değişikliği, emeklilik ve kızak göreve getirme gibi yaptırımlar da her zaman caridir.

Başbuğ'un tümüyle izlerini taşıyacak yapılanma ise gelecek şurada ortaya çıkacaktır.

Kaynak: Star