Bir meslektaş, "Teknolojiyi yakından izleyen bir gazetenin internet sitesinin başkalarından önde olması gerekmez mi?" diye sordu online-Yeni Şafak için... Dediği doğru. 'Geleceğin kısa tarihi' teknoloji tarafından yazılıyor ve bütün medya organları internet merkezli planlar yapıyor.
Her an 1 milyar insan internete bağlıymış bugünün dünyasında. Radyoların 45, televizyonların 10 yılda eriştikleri izleyici sayısı ve reklâm cirosuna internet yalnızca üç yıl içerisinde ulaşmış. Yarının gazetecisinin, hangi tür medyada çalışırsa çalışsın, 'hareketli gazeteci' ('mobile journalist', ya da kısaltılmış adıyla 'MoJo') olması bekleniyor.
Reuters haber ajansı koca kameraları toplamaya, muhabirlerine çok daha verimli çalışan küçük kameralar dağıtmaya başlamış. Haber ajansının yöneticisi Tony Donovan, "Sonuç hem daha kaliteli oluyor, hem de karşısındakini korkutmadığı için daha iyi" dedi. Reuters muhabirlerinin bütün ekipmanı küçük bir el çantasına sığabiliyor bugün. NOKIA'nın bir cinsi 5 megapiksel kalitede fotoğraf çektiği gibi, bluetooth cihazıyla harici klavyeye bağlandığı için daktilo yerine de geçiyormuş. Aynı cep telefonuyla ses kaydı da yapılabiliyor. Ortaya çıkan yazı, resim, artık ne varsa, yine telefonun internet bağlantısı üzerinden ânında merkeze iletiliyor.
'MoJo' yani 'sürekli hareket halinde gazeteci' tarafından...
Reuters'in abonelerine geçtiği tv görüntülerinin yarısı artık uydu yerine internet üzerinden gönderiliyormuş... "Okuyucu, izleyici, kendisinin de katkıda bulunabileceği türden bir yayıncılık beklentisi içerisinde; tüketici olmaktan çıkıp katılımcı haline geliyor, pasif olmayı terk edip işlevselliği tercih ediyor artık..." Bu tespiti de yine Reuters yöneticisinden dinledik.
Doğan Yayın Holding (DYH) her yıl düzenlediği uluslararası medya buluşması bu yıl 'Geleceğin Kısa Tarihi' konusundaydı. Dün yapılan toplantıda yakın gelecekte nasıl bir gazete, televizyon, haber ajansı ile karşılaşacağımızı, haber alma, bilgilenme ve eğlenme için ne tür mecralar kullanılacağını bu işi bilenlerden dinledik. Kendi hesabıma çok istifade ettim, gözüm açıldı.
New York Times'ın (NYT) 'araştırma/geliştirme birimi' açtığını öğrenince nasıl şaşırdığımı tahmin edemezsiniz. Eş zamanlı olarak 20 ayrı gazete tipi üzerinde çalışılıyormuş. NYT'tan Mary Jacobus, "Merak etmeyin, yazılı basın yarın da var olmaya devam edecek" dedi, ama başta NYT olmak üzere hemen bütün gazeteler esas yatırımlarını elektronik platforma yapmayı sürdürüyor. 2006 yılında gazetelerin reklâm gelirlerinden 780 milyon dolar eksilmiş. Eksilmiş de ne olmuş? Daha fazlası internete gitmiş o reklâmların...
Benim en çok ilgimi Alman Die Welt gazetesinin kendisini teknoloji rüzgârına bırakarak yakaladığı başarı çekti. "Artık" dedi gazete yöneticilerinden Peter Würtenberger, "Gazeteciler tek bir gazete için çalışmıyor artık, bir dizi mecra için haberlerini topluyor, yazılarını yazıyor. Bizim hem normal boy bir gazetemiz var, hem de yarı boyda basıyoruz aynı gazeteyi. Hafta sonu ayrı bir gazete yayınlıyoruz. İnternetten, cep telefonuyla erişilen haber servisimiz yanında birkaç saatte bir haberlerin yenilendiği bir de internet televizyonumuz var. Haberi yazan hepsi için yazıyor, reklâmı da bütün mecralar için topluyoruz..." Die Welt bu yolla kârlılığını müthiş artırmış. "Haberleri nasıl ve ne yolla aldığı önemli değil tüketicinin, önemli olan bizden alsın" dedi Alman gazeteci. Yayın anlayışlarını da buna uygun yenilemişler: "Artık daha cesur, daha doğrudan ve daha umutlu bir yayıncılık yapıyoruz..."
Yabancı sermaye de giriyor medyaya, Doğu Avrupa ülkelerinde yayıncılık yapan bir Amerikan şirketinin sorumlusu olan Michael Garin, "Sizdeki FOX-TV örneği bütün dünyada bu sektörün alay konusu oldu" dedi. Herkes birbirine bakındı bu sözler üzerine. Şunu da ekledi Michael Garin: "Bizim bütün operasyonda 3400 kişi çalışıyor, yalnızca 23 yabancıyız. İşler yoluna girince, iki yıl sonra, hiçbirimiz orada kalmayacağız. FOX'un Türkiye'de yaptığı gibi, Amerikalı bir yönetici, tanımadığı bir ülkede insanlara ne izleyeceklerini öğretmeye kalkarsa alay konusu olur tabii..."
Bizim mesleğin iki tarafı var: Gazeteci ile okur/izleyici... Gazeteci teknolojiyi kullanarak habere daha kolay ulaşma ve edindiği haberi en hızlı biçimde servise koyma çabasında. Okur/izleyici de haberi tek kaynaktan almaya direniyor; hızlı istiyor, kanlı/canlı istiyor, yorumla destekli istiyor haberi... Bu dengeyi kurdun kurdun; kuramayan ciddi zorluğa girecek...
Acaba bizim internet sitesinde daha ne yapılabilir?
Kaynak: Yeni Şafak