Bosna'da Srebrenitsa'da 1995 yılında meydana gelen korkunç katliam geçen hafta Sırp Parlamentosu'nun aldığı bir kararla yeniden gündeme geldi.
On üç saat süren görüşmeler sonrası parlamentonun toplam 250 milletvekilinden 127'sinin olumlu oyuyla kabul edilen bu kararda Srebrenitsa'da vuku bulan savaş suçları kınanıyor ve katliamı önlemek için mümkün olan her şeyin yapılmadığından bahisle katliam kurbanlarından özür dilenirken işlenen suçlar soykırım olarak nitelendirilmiyor.

Karar, Avrupa Birliği (AB) tarafından ihtiyatlı bir memnuniyetle karşılanırken Bosna'da ise yeterli bir karar olarak görülmüyor. Esasen, AB de kararı yeterli görmüyor, Sırbistan ile üyelik müzakerelerinin başlayabilmesi için en başta halen 15 yıldır firarda olan ve bir türlü bulunamayan cani General Ratko Mladiç'in yakalanıp Lahey'deki Savaş Suçları Mahkemesi'ne teslimini şart koşuyor.

Bu bakımdan, son karar bize ve birçok kimseye göre bir genel vicdan muhasebesi ve pişmanlık sonucu alınmış bir ilke kararından çok, pratik sebeplerle sonucu alınmış bir karar olarak görünüyor.

Pratik sebepler de elbette Sırbistan'ın AB nezdindeki imajını düzeltmek ve AB'ye geçen aralıkta yaptığı resmi müracaatının önünü açmak, adaylık müzakerelerine bir an önce başlayabilmek olarak sıralanabilir.

Esasen, Sırbistan AB'yi memnun etme, üyelik müzakerelerinin önünü açma çerçevesinde geçen yılın sonlarına doğru çok önemli bir hamle yapmıştı. Bu hamle Voyvodina'nın özerkliği ile ilgili bir hamleydi.

Voyvodina, Sırbistan topraklarının yaklaşık dörtte birini kapsayan önemli bir bölge. Kuzeyinde Macaristan, doğusunda Romanya, batısında Hırvatistan ve güneybatısında Bosna-Hersek yer alıyor. 21.500 kilometrekarelik bu bölgenin nüfusu 2002 nüfus sayımına göre 2,03 milyon civarında. Bu nüfusun kompozisyonu da şöyle: Sırplar yüzde 65, Macarlar yüzde 14, Slovaklar yüzde 2, Hırvatlar yüzde 2, Karadağlılar yüzde 1,75, Romenler yüzde 1,5 ve diğerleri değişik yüzdelerde Almanlar, Ukraynalılar, Arnavutlar, Slovenler, Moldovyalılar.

Voyvodina, çok verimli tarım arazileri, maden kaynakları ve sanayisi ile Sırbistan'ın ekonomik bakımdan en gelişmiş bölgesi sayılır. Sırbistan'ın milli gelirinin yüzde 40'ı burada gerçekleşir. Maden ve diğer hidrokarbon kaynaklar bakımından ülkenin enerji sanayiinin temeli durumundadır.

Bu özelliklere sahip ve Tımaşver Eyaleti olarak uzun yıllar Osmanlı egemenliğinde yaşamış olan Voyvodina, Yugoslavya döneminde uzun zaman özerk bölge olarak yaşamış; ancak özerkliği 1990 yılında askıya alınmıştı. Bu durum AB'yi rahatsız etmiş, AB Sırbistan'dan bölgeye yeniden özerklik tanınmasını talep edip durmuştu. Bu taleplerde de şüphesiz AB üyesi ve Sırbistan'ın komşusu Macaristan önemli rol oynamıştı.

Bütün bunların sonucu olarak Sırbistan Parlamentosu geçen yıl 14 Aralık'ta benimsediği bir kararla Voyvodina'nın özerklik statüsünü yeniden tanımış bulunuyor. Esasen Voyvodina'nın eyalet meclisi özerklik statü kararını 2008 Ekim'de benimsemiş; ama Sırbistan Parlamentosu'nun kararını beklemek zorunda kalmıştı.

Benimsenen karara göre, Voyvodina Sırbistan'ın bölünmez bir parçası olarak kalırken kaldırılan özerklik unsurlarının birçoğuna yeniden kavuşmuş oluyor. Bunun sonucu olarak mesela Voyvodina, Sırbistan'ın eline geçmesi durumunda AB bölgesel mali fonları talep edebilecek. Ayrıca, bundan böyle kendi mali imkân ve kaynakları üzerinde kontrol hakkına sahip olacak.

Voyvodina kararıyla Sırbistan, sonuçta AB adaylığı yolunda önemli bir adım atmış oluyor. Bunda elbette hem AB'nin tamamını hem de özellikle Macaristan'ı memnun etme, bu ülkenin Voyvodina ve burada yaşayan Macar azınlıkla ilgili muhtemel tepkilerini önceden saf dışı etme niyeti önemli rol oynamış bulunuyor.Voyvodina'nın tanınan özerkliğinin muhtemelen Sancak bölgesi bakımından da etkileri olacak. Bu bakımdan geç de olsa Srebrenitsa dolayısıyla aklıma gelen Voyvodina konusunu hatırlatmayı uygun bulduk bugün..

Kaynak: Zaman