Anayasa Reformunun Tarihi

Chavez cumhurbaşkanı seçilmeden önce kimse onun ülkeyi nasıl yönlendireceğini bilmiyordu deniliyor. Dinleyicilerine göre değişik şeyler vaat edip duruyordu. Ama en başından beri kesin ve açık olarak belirttiği bir tek konu vardı; Venezüella için yeni bir anayasa yapılması isteği. 300-1000 arası kişinin hayatını kaybettiği, "Caracazo" diye anılan 1989 Caracas ayaklanmasından beri, Chavez'in askeri hareketi MBR-200 (Movimiento Bolivariano Relolucionario; Devrimci Bolivarcı Hareket) Venezüella toplumunu kökten değiştirecek bir anayasayı tartışmaya başlamıştı. Hareket 1992 hükümet darbesi girişiminde bulunmadan önce, yeni bir anayasa için Kurucu Meclis toplamayı karalaştırmıştı.

"Geçmişle bağları nasıl koparacağımızı, sadece oligarşik sınıfların çıkarlarını koruyan bir demokrasiyi nasıl yok edebileceğimizi, yolsuzlukların üstesinden nasıl geleceğimizi tartıştık. Geleneksel bir askeri darbeyi, askeri bir diktatörlüğü veya cuntayı hiç düşünmedik. 1990-1991 yıllarında Kolombiya'da olanların bilincindeydik. Anayasal Kurucu Meclis (sözde!) vardı ama var olan güçlere bağımlıydı. Bu güçler anayasayı hazırladı ve kabul etti ve bu nedenle beklenen değişimi yapamadı çünkü var olan güçlerin emrindeydi."(1)

Sonraları, 1992 darbe girişiminden sonra Chavez tutukevindeyken, Antonio Negri dahil (yeni bir devrim düzeni kurmak için seçmen gücünün ve Kurucu Meclis'in önemini savunan solcu bir teorisyen), politik kuramcıların yazılarını çalıştı. 1998 yılında başkanlık seçimlerinde aday olduğu zaman, üzerinde en çok durduğu konu yeni bir anayasa yapılması planıydı. Plan o kadar kesindi ki, Chavez'in partisinin adı "Beşinci Cumhuriyet Hareketi" (Movimiento Quinta Republica veya MVR- V roma rakamı 5) idi ve yeni anayasanın ülkenin kurulduğu 1811 yılından beri beşinci cumhuriyetinin başlangıcını simgeliyordu.

Venezüella tarihinde yeni anayasanın yazılması veya anayasa reformları yeni bir olay değildi. 1811-1961 arası 26 tane anayasa yapıldı. 1999 yılına kadar yürürlükte kalan 1961 yasası en uzun ömürlü olanıydı. Ama 1990'lı yıllarda onda da değişiklikler yapıldı. Caracazo olaylarından sonra Başkan Carlos Andres Perez eyalet vali ve belediye başkanlarının seçilmelerini kabul etti. Bu halk katılımı arttırdı ve Accion Democratica ve Copei'dan başka partilerin kurulmasına ve yerel seçimlere katılmasına olanak sağladı. Chavez'in 1992 darbe girişiminden sonra yeni bir anayasa yazılması konu oldu ama bir iki ay içinde unutuldu. 1994 seçim kampanyasında Rafael Caldera konuyu yeniden açtı ama bir sonuç çıkmadı.

1998 Başkanlık seçimini kazandıktan sonra Chavez'in yaptığı ilk iş Kurucu Meclis'in toplanması için yapılacak referandumun tarihini saptamak oldu. 37 yıllık 1961 anayasasında Kurucu Meclisin kurulması ile ilgili hiçbir madde yoktu. Bazıları referandum yapılabilmesi için 1961 anayasasında değişiklik yapılması gerektiğini savunuyordu. Ama İnsan Hakları Kuruluşu Fundahumanos 16 Aralık 1998'de Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak Kurucu Meclis toplanması için referandumun yasallığı hakkında yorum yapmasını istedi. Anayasa Mahkemesi bir ay içinde referandumun yasallığını onayladı. Mahkemenin verdiği karar hakkında tartışmalar hala devam ediyor. Muhalefet bu kararının diktatörlük yolunu açtığını iddia ediyor.

19 Nisan'da yapılan referandumda iki soru vardı: Kurucu Meclis toplansın mı ve seçmenler Chavez'in yöntemini onaylıyor muydu? Referanduma katılan halk (%37) Kurucu Meclis toplanmasına %92, Chavez'in yöntemlerine %86 destek verdi. İki ay sonra Kurucu Meclis üyeleri (24 ulusal üye, yerli halkı temsil eden üç üye, ve eyaletleri temsilen 104 üye olmak üzere toplam 131 temsilci) doğrudan halk oylamasıyla ve salt çoğunlukla seçildi. Seçilenlerin %95 (125 temsilci) Chavez politikasının yandaşları, altısı muhalif gruplardan geldi.

Kurucu Meclis derhal çalışmaya başladı ama Genel Kurul'da işlerin çok yavaş ilerlediği görüldü. Chavez çalışmaların altı ay içinde tamamlanmasını istediğinden, çalışmalar 22 komisyonda devam etti. Muhalefet ve çoğunluk arasında Meclis'in yetkileri üzerine tartışmalar başladı. Chavez yandaşları Kurucu Meclis'in Yasama Meclis'in üstünde olduğunu savundu ve sonuçta bu görüş, yargının da desteğiyle, onaylandı. Anayasa Taslağı Aralık ayında halk oylamasına sunuldu ve %78.1 oyla onaylandı. Oylamaya katılmayanların oranı %55.6 idi.

Venezüella Bolivar Cumhuriyeti'nin 1999 Anayasası

Anayasa'da yapılan önemli değişiklikler:

Ad Değişikliği

Yeni anayasa ülkenin resmi adını "Venezüella Cumhuriyeti"nden "Venezüella Bolivar Cumhuriyeti"ne çevirdi. Kurucu Mecliste Chavez destekçileri bile adın değiştirilmesine, maliyetin (remi kağıtların, evrakların yeniden basılması, resmi mühürler vs) yüksek olacağı gerekçesiyle itiraz etse de, Chavez'in ısrarıyla madde kabul edildi. Yeni ismin anlamı Venezüella'nın kurucusu Simon Bolivar'ın bağımsızlığa kavuşturduğu ülkelerden biri olması ve gelecekte de "Bolivar Cumhuriyeleri" federasyonuna katılabilme olasılığını göstermesiydi.(2) Simon Bolivar'ın Chavez'in politik inançlarındaki etkisi göz önünde tutulursa, Chavez'in niye bu kadar ısrar ettiği anlaşılıyor.

Cinsiyetin Belirtilmesi

Bütün başka anayasalardan farklı olarak Venezüella anayasası adı geçen bütün politik unvanların eril ve dişil formlarını kullanıyor. Yani, İspanyolcada, birçok başka dillerde olduğu gibi, iş unvanlarının hem eril hem de dişil şekli var (örneğin "presidente" ve "presidenta" gibi). Anayasada ne zaman bir unvan kullanılsa (başkan, vatandaş, avukat, temsilci, papaz vs gibi) eril ve dişil formları birlikte kullanılıyor. Bazılarına göre bu kullanım Venezüella anayasasını "iki cinsiyetli" yapıyor.(3) Sadece eril şekli kullanmak ya politik yaşamda kadınların katılımının ciddiye alınmadığı veya onlara erkekmişler gibi davranıldığı anlamına geliyor. Anayasa kadınlara kendi kişilikleriyle hitap ederek, onların politik alana katılımlarını cesaretlendiriyor ve onlara eşitlik sağlıyor.

Hukuk ve Adalet Devleti

Anayasanın ikinci maddesi "Venezüella demokratik, toplumsal olarak yapılandırılan bir hukuk ve adalet devletidir…"diye tanımlıyor. Anayasa burada devleti sadece "hukuk devleti" diye tanımlayan birçok diğer anayasadan farklı.(4) Yani, Venezüella anayasası her zaman adil olmayan yasa ve adalet arasındaki farkı vurguluyor ve adaletin hukuk kadar önemli olduğuna işaret ediyor. Anayasanın başlangıcında yer alan amaç bildirisi, adalet kavramını açıklıyor, "devlet ruh ve sosyal gelişme için gerekli şartları yaratarak, bütün vatandaşlara kişiliklerini geliştirme, geleceklerini yönlendirme, insan haklarından yararlanma ve mutlu olmak için fırsat eşitliği sağlayarak Venezüellalıların refahını artırmaya" çalışır.(5) Anayasayı eleştirenler hukuk devleti kavramına ters düşen iyi belirtilmemiş bir adalet devleti kavramının yasalara üstün gelip, iyiliksever bir diktatörlüğe yol açabileceğini iddia ediyor. Ama hukuk ve adalet arasındaki karşıtlık bir kere, sadece Madde 2'de konu edildiğinden, anayasanın bu şekilde yorumlanması pek olası değil.

İnsan Hakları ve Uluslararası Anlaşmalar

Chavez iktidara gelmeden önce Venezüella insan hakları standartlarına resmen bağlıydı ama insan hakları sık sık ihlal ediyordu. İşkence, sansür, toplanma hakkı yasağı, özellikle Carlos Andres Peres'in ikinci başkanlığı sırasında (1989-1993) olağandı. İnsan hakları en çok ihlal edilen kesim Chavez'i iktidara getiren kesim oldu ve dolayısıyla Kurucu Meclis'e temsilci olarak katılarak yeni anayasanın yazılmasında söz sahibi oldular. İnsan hakları anayasanın en önemli kısmını oluşturuyor ama diğer birçok anayasadan farklı olarak Venezüella anayasası insan haklarını çok daha geniş ve derinden kapsıyor. Düşünce, toplantı, demokratik katılım gibi olağan sivil haklar ötesinde çalışma, barınma, sağlık bakımı gibi sosyal haklar da insan hakları kapsamına giriyor. Örneğin, sağlık bakımı hakkı üzerine anayasa, "Sağlık devletin sorumluluğu ve güvencesinde olan temel bir sosyal yaşam hakkıdır" diyor. Önceden sağlık bakımından yararlanamayan birçok Venezüellalı bu maddeyle sağlık hizmetleri kapsamına alındı.

Kadın Hakları (6)

Kadın haklarına gelince, anayasa bu konuda en ilerici prensipleri içeriyor. Örneğin, Anayasa ayrımcılık için "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Yok etme Toplantısı"nda (CEDAW) kabul edilen tanımı benimsiyor. Bu tanıma göre eşitsizliğe neden olan hareketler, bile bile yapılmış olmasalar bile, ayırımcılık olarak kabul ediliyor. Madde 21 "Yasalar önünde bütün kişiler eşittir ve böylece: Irka, cinsiyete, inanca ve sosyal mevkiye dayalı ayırımcılık yapılamaz ve genelde bir kişinin hak ve özgürlüğünü yok eden veya zedeleyen, bu hakları eşit olarak kullanmayı engelleyen veya neden olan kasıtlı veya kasıtsız ayırım kabul edilemez." Bu bütün kamu işlemlerinin olası ayırımcılığı düzeltmek için yeniden gözden geçirilmesi anlamına geliyor. Örneğin eğer kamu üniversitelerinde kadınlar eşit temsil edilmiyorlarsa, devletin görevi bunun nedenlerini araştırmak ve kadınların erkeklerle eşit olarak üniversiteye devamına engel varsa, bu engelleri ortadan kaldırmak.

Anayasanın ev kadınlarına tanıdığı bir başka hak, evde yapılan ev işleri için sosyal sigorta kapsamına alınmaları. Yasa özellikle, "Devlet kadın ve erkeklerin çalışma eşitliğini ve adil ve tarafsız olmayı garanti eder. Devlet evde yapılan ev işlerini sosyal refah ve varlığa katma değeri olan ekonomik bir faaliyet olarak kabul eder. Ev kadınları Sosyal Sigorta yasasının tanıdığı haklarından yararlanır." (Madde 88) Ama Venezüella devletinin karşı karşıya olduğu bazı mali sorunlar nedeniyle bu maddenin uygulamaya geçmesi biraz zaman alıyor.

Bilgi Edinme Hakkı

Anayasanın bilgi edinme hakkını garanti atına alan 58'inci maddesi Kurucu Meclis'te en çok tartışılan maddelerden biri oldu. Madde sadece herkesin bilgi edinme hakkını değil ama "zamanında, doğru ve tarafsız" bilgi edinme hakkını garanti altına alıyor. Muhalefet bu maddenin devlete "doğru" veya "tarafsız" kabul etmediği bilgileri sansür etme olanağını verdiğini öne sürdü. Ama maddenin devamı bilgilerin "anayasanın prensiplerine uygun olarak sansür edilmeden " verileceğini söylüyor. Aynı zamanda, Chavez hükümeti şimdiye kadar, muhalefetin bütün düşmanca saldırılarına rağmen, hiçbir haberi sansür etmeye kalkışmadı.

Siyasi Partiler

Yeni anayasa siyasi partilere devletin mali desteğini durdurdu. Önceleri devlet iki ana partiyi (Accion Democratica ve Copei) parasal anlamda destekliyordu ama yardımlara bağlı yolsuzluklar ve iki partinin de saygınlığını tümüyle yitirmesi sonucu, Kurucu Meclis partilere devlet yardımını kaldırmaya karar verdi. Bu konu, kuzey ülkelerinde de sık sık tartışıldı. Oralarda ilerici kesim, seçim kampanyalarında partilere verilen para desteğini küçük partileri zengin çıkarlarını savunan partilerin üstünlüğüne karşı koruduğu gerekçesiyle savundu. Venezüella da ise ilerici bir hareketin bu desteği yasaklaması biraz tuhaf görünüyor.

Halk Oylaması

Yeni anayasanın getirdiği en önemli yenilik çeşitli halk oylaması biçimlerini uygulamaya koyması (71-74 maddeler). 4 çeşit halk oylamasına gidilebiliyor: danışmak, geri çağırmak, onay ve yürürlükten kaldırmak için. Uygulamaya koymak için her birinin ayrı bir işlemi var. Genelde Ulusal Meclis veya Cumhurbaşkanı veya kayıtlı seçmenlerin %10-20'si halk oylamasını başlatabilir. Bağlayıcı olmayan danışma oylaması bütün ulusu ilgilendiren "hayati önemi" olan bir konuda (serbest ticaret anlaşması veya uluslararası para birliği gibi) halkın eğilimini öğrenmek için tasarlandı. Muhalefet Chavez'i istifaya zorlamak için bu halk oylamasını yaptırmak istedi ama anayasa mahkemesi muhalefetin isteğini anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddetti. Anayasaya göre muhalefetin danışma oylamasını değil, uygulatması daha zor olan geri çağırma oylamasını yaptırması gerekiyordu. Bu oylamayla seçimle göreve gelen herhangi kamu görevlisi (cumhurbaşkanı, eyalet valisi, milletvekili, belediye başkanı gibi) geri çağrılabilir ama ancak görev süresinin yarısını tamamladıktan sonra. Geri çağırma oylaması gibi bağlayıcı olan onaylayıcı halk oylaması önemli yasaların veya ulusal bağımsızlığı etkileyebilecek anlaşmaların imzalanması için halk onayının alınması için yapılıyor. Aynı zamanda anayasada yapılacak değişiklikler için de bu oylamanın yapılması gerekiyor. Yürürlükten kaldırma oylaması ise var olan bir yasayı yürürlükten kaldırmak için yapılıyor.

Sosyal, Eğitsel, Kültürel ve Ekonomik Haklar

Anayasa olağan insan haklarından öte birçok hak kabul ediyor. Bunlar, örneğin, Annelik-hamileliğin başından doğum sonrası bakıma kadar anayasal korunma güvencesinde (bu çocuk aldırmayı biraz daha zorlaştırıyor). Bundan başka devlet aile planlamasına da yardım ediyor; Barınma, sağlık bakımı ve çalışma hakkı da anayasal haklar arasında. Çalışma hakkı konusunda anayasa "Kendisinin ve ailesinin temel maddi, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamaya ve saygın bir yaşam sağlayamaya yeterli bir ücret her çalışanın hakkıdır" diyor.(7) Ekonomik haklar konusunda ise devletin ekonomik demokrasiyi (kooperatifler gibi) desteklemek ve korumak sorumluluğu var.(8)

Venezüella'nın kısıtlı kaynakları dikkate alınınca, devletin bu görev ve sorumluluğunun birçoğunu, eleştirmenlerin dediği gibi, kısa ve orta vadede gerçekleştirmesi olanaksız. Ama anayasayı savunanlar anayasanın bu bölümünü (75-129 maddeler) gündemde tutmanın Venezüella'nın geleceği için hayati önem taşıdığını söylüyor.

Yerli Halkların Hakları

Kurucu Meclis yerli halkların haklarının ne olacağını tartışırken, kararı yerli halkların temsilcilerine bıraktı. Venezüella'da 26 etnik guruba ayrılmış 316,000 nüfuslu yerli halklar toplam nüfusun küçük bir bölümünü oluşturuyor (%1.4). Kurucu Meclis'e temsilciler seçilirken Chavez temsilcilerden üçünün yerlilerden seçilmesini meclis yönetmeliğine kabul ettirdi.

Anayasa öncelikle, Venezüella tarihinde ilk olarak, yerli halkların var olma hakkını, dillerini, kültürlerini ve bölgelerini kabul ediyor. Böylece devlet yerli topluluklara bölge sınırlarını çizmede yardımcı olmayı üsteleniyor. Bundan başka, yerli bölgelerinde yapılan doğal kaynak kazılarının yerli halkları olumsuz etkilemeyeceğini garanti ediyor.

Latin Amerika ülkelerinde olağan olmayan bir şekilde Venezüella anayasası yerli kültür ve dillerini korumakla kalmayıp daha ilerletmek sorumluluğunu yüklüyor. Bu devletin yerli halk için çift dilde eğitimi maddi anlamda desteklemesi anlamına geliyor. Yerli haklarının korunması aynı zamanda onların bilgi varlıklarının da korunması anlamına geliyor; yani yabancıların yerlilerin bilgilerini kullanarak kendi adlarına patent almalarını önlemek gibi.

Sonuçta, Kurucu Meclis'te olduğu gibi Ulusal Meclis ve diğer seçimle gelmiş kurumlarda yerli halklara 3 temsilcilik ayrılmış. Şu anda Ulusal Meclis'te 130 sandalyeden 3'ü yerli halkın.

Çevresel Haklar

Çevresel alanda da anayasanın çok ilerici bir standardı var. Örneğin çevre, biyolojik farklılar, kalıtsal kaynaklar, ekolojik süreçler ve ulusal parkların korunmasından devlet sorumlu. Aynı zamanda canlıların genlerinin patentinin alınmasını da yasaklıyor. Anayasalarda olağan olmayan bir başka nokta da, çevreye zarar verebilecek herhangi bir etkinlik için çevresel ve sosyo-kültürel rapor yazılması zorunluluğu getiriliyor.

Üç Yerine Beş Kuvvet

Anayasada olağan olmayan yeniliklerden biri de devletin alışılmış üç kuvvet yerine beş devletten oluşması. Yasama, yürütme ve yargı gücüne ek olarak anayasada seçici gücü ve vatandaş/kamu gücü de yer alıyor.

Vatandaş Gücü'nün rolü iktidarda olan diğer dört gücün anayasaca kendilerine verilen yükümlülüklere uyup uymadıklarını ülke adına soruşturmak. Bu güç başsavcı, kamu dava vekili ve başmüfettişten oluşuyor. Bu gücün görevi özellikle "halk törelerine ve yönetim ahlakına aykırı olan hareketleri önlemek, soruşturmak ve bunlara karşı yaptırım uygulamak; kamu işlerinde iyi ve adalete uygun yönetimleri izlemek ve bütün idari işlemlerin yasal prensiplere uygun olasını sağlamak".(9)

Sorumluluklar üç daire arasında şu şekilde paylaşılıyor: Kamu dava vekilinin görevi devletin insan haklarına bağlılığını izlemek; Başsavcının görevi yasalara karşı gelen vatandaşları kovuşturmak; Başmüfettiş ise kamu mali işlerinin uygun bir şekilde yönetilmesini ve yolsuzlukları izliyor.

Beşinci güç (Seçici Güç) seçimleri düzenleyen ve yapılan işlemleri denetleyen ulusal seçim kurulundan oluşuyor. Birinci sorumluluğu ulusal seçimler ama örgütlerin veya anayasa mahkemesinin isteği üzerine sendikalar gibi sivil toplum örgüt seçimlerini de denetliyor.

Yasama Meclisi

Yasama Meclisi'nde anayasanın getirdiği en büyük değişiklik iki meclis (ABD'de olduğu gibi Temsilciler Meclisi ve Senato) yerine bir meclis kurulması oldu. Bu değişiklik Venezüella'nın hızla ilerlemesi için gerekli olan yasaları daha kısa zamanda geçirecek tek bir yasama meclisine gerek duyulduğu için yapıldı. Ama eleştirmenler yapılan değişikliğin hükümeti merkezileştirdiğini çünkü (ABD'de olduğu gibi) her eyaletten eşit sayıda temsilci bulunan Senato'nun ortadan kaldırıldığını iddia etti. Gerçekte, yeni ulusal meclis eski meclisten daha hızlı çalışmıyor. Yasama programı tam uygulanamıyor ama bunun nedeni muhalefetin oyalama taktikleriyle oylamaları geciktirmeleri. (Son seçimlerden sonra muhalefetin gücü mecliste çok azaldı; çevirenin notu)

Cumhurbaşkanlığı

Cumhurbaşkanlığı konusu anayasanın en çok tartışılan konusu oldu. Chavez başkanlık süresinin 5 yıldan 6 yıla çıkarılmasını ve bir kereyle kısıtlı olarak tekrar seçime katılma hakkının olmasını istedi. Cumhurbaşkanı daha önceden görevden ayrıldıktan sonra hemen ilk seçime katılamıyordu ama daha sonraki seçimlere girebiliyordu. Örneğin hem Rafael Caldera hem de Carlos Andres Perez değişik zamanlarda ikişer kere seçilmişlerdi.(10) Chavez'in başkanlık süresinin uzatılması ve ara vermeden seçim hakkı olmasını istemesinin gerekçesi Venezüella'nın sorunlarının çok büyük olduğu ve yeniden yapılandırılması için bir tek 5 yıllık sürenin yeterli olmayacağı idi. Chavez sık sık yeniden yapılandırmanın 2021 yılına kadar süreceğini söylüyor ve muhalefet de onun o zaman kadar görevde kalmayı istemekle suçluyor. Chavez bu iddiaları reddediyor.

Ekonomide Devlet'in Rolü

Carlos Blanco (11) gibi analistler anayasanın devlete, eski anayasaya göre, çok daha geniş kapsamlı bir rol verdiğini iddia ediyor. Anayasanın 5. Bölümünün başlığı "sosyoekonomik sistem"e ve devlete ulusal endüstriyi, tarımı, balıkçılık, kooperatifçilik, turizm, küçük işletmeler, el sanatları vs gibi küçük işletmeleri iyileştirme ve ilerletme sorumluluğunu veriyor. Ama bu yükümlülüğü vermekten başka, bölümün adına rağmen, anayasada sosyoekonomik ile neyin kastedildiği ve bunun özellikleri hakkında hiçbir açıklama yok.

Sivil İtaatsizlik

Anayasanın sivil itaatsizlik bölümü ilk yazıldığı zaman fazla dikkat çekmiyordu. Ama Nisan 2002 yılı darbe girişiminden sonra muhalefet kendi kuşkulu ve yasadışı davranışlarını haklı göstermek için anayasanın 333 ve 350 maddelerine bel bağlamaya başladı. Aynı şekilde petrol endüstrisi yöneticileri de Aralık 2002 petrol grevi sırasında bu maddeleri kullandılar.

Bu iki madde hükümetin anayasayı ihlal ettiği durumlarda vatandaşları anayasayı yeniden aslına uygun olarak uygulanmasını sağlatmak yükümlülüğünü getiriyor. Muhalefetin sık sık kullandığı sivil itaatsizliğin genelde ve ABD'de kabul edilen anlamı insan hakları ihlalleri bağlamında kullanıldığı halde Venezüella anayasası bu terimleri sadece "anayasayı doğru uygulamak yükümlülüğü" (madde 333) ve "Venezüella vatandaşları... değerlere, prensiplere, demokratik güvencelere aykırı olan ve insan haklarını zedeleyen herhangi bir rejim, yasama veya otoriteyi reddeder."(Madde 350) Hükümet yanlısı anayasa hukukçularının yorumuna göre bu maddeler geçerli yasalara aykırı hareket etmeye veya "rejim"i reddetmeye izin vermiyor ve demokratik bir düzenin yeniden kurulması yasalara uygun olmalı.

Anayasaya Yapılan Yaygın Eleştiriler

1999 anayasasına yapılan en ciddi eleştiri Venezüella toplumunda ordunun rolünü ve gücünü kuvvetlendirdiği yönünde. Ama daha önemli bir nokta askeri terfileri yasamanın onaylaması yerine bu yetkiyi doğrudan doğruya cumhurbaşkanına veriyor ve böylece başkanın orduda kontrolünü arttırıyor. Ama eleştirmenler (12) "bu şekilde ordu doğrudan doğruya başkan bağlanıyor ve onun politik programını için hizmet görüyor" diyor. Özellikle Chavez'in ordunun kendi programını aktif bir şekilde desteklemesini istediğini ve ancak destekleyenlerin terfi edebileceğini söylüyorlar. Aynı zamanda yeni anayasa askerlere oy hakkı veriyor. Eski anayasa askeri politika dışında tutmak gerekçesiyle oy hakkı tanımıyordu. Chavez hükümeti bu anayasal değişiklikleri daha iyi değerlendirmek için bazı kamu kurumlarında 200 kadar askeri yönetici görevlere getirdi. Aynı zamanda ordudan yoksulluğu yok etmek için bir plan yapmasını ve uygulamasını istedi. Bolivar 2000 planı ordunun alt yapı sistemini kullanarak yoksul halka yiyecek yardımı yapıyor; Plan Avispa ile askerler yoksul mahallelerde evleri tamir ediyor.(13)

Chavez birçok kereler politik programının kilit noktasının halk ile ordu arasındaki ilişkileri gözden geçirip yeniden düzeltmek olduğunu ve böylece ordunun toplumda daha yararlı bir işlevi olacağını söyledi. Ordunun işlevi sadece askeri konular olmamalı ama muazzam kaynaklarından yararlanarak sosyal soruları da çözmeli. Bir bakıma, Chavez'in ordunun işlevlerinin "sivilleşmesi" gerektiğini savunuyor. Ama onu eleştirenler sonuçta sivil toplumun daha çok "askerileştirildiğini" iddia ediyor. Hatta bazıları Venezüella'da gerçek iktidarda olanın Chavez değil ordu olduğunu bile söylüyor.

Ama sivil toplum mu askerileştiriliyor yoksa ordu mu daha sivilleştiriliyor, kim bilebilir? Ne olursa olsun, ordu ile sivil toplum arasındaki kesin ayırım gittikçe netliğini kaybediyor. Ordunun hükümete hükmetmediğinin bir göstergesi, Chavez Venezüella tarihinde ilk defa olarak savunma bakanı olarak bir sivili, Jose Vicente Rangel'i atadı. Aynı zamanda, birçok emekli subay (Diosdado Cabello gibi) devlet programlama ve ideolojik konularda görev yapıyorsa da, bu bölümler hala sivillerin kontrolünde. Üniformalı subaylar Chavez hükümetinde daha çok yönetsel konumlarda görevli.

1999 anayasasının eleştirildiği bir başka konu da, 1961 yasasına göre cumhurbaşkanının yetkilerini çok genişletmesi. Bu yetkiler arasında Ulusal Meclis'te temsilcilerin üçte ikisi güvensizlik oyu verdiği takdirde meclisi feshedebilmek, sıkıyönetim ilan etmek, bakan atamak ve görev bölümü yapmak (14) ve başkanlık süresini 5'ten 6 yıla uzatmak ve izleyen seçime katılmak var.(15)

Başkanın yetkilerinin arttığı açık ama anayasa bu artışı halkın gücünü de artırarak dengeliyor. Halk referandumla anayasayı değiştirebilir, yasaları yürürlükten kaldırabilir ve cumhurbaşkanın görevine son verebilir. Halk katılımını arttıran birçok değişik yol da var...

Özet

Venezüella'da ve birçok yabancı gözlemci arasında Venezüella anayasasının dünya'nın en "ileri" anayasalarından biri olduğu hakkında görüş birliği var. Ama bunun anlamı nedir? Anayasayı savunanlar geniş halk katılımına olanak verdiği, Venezüella'yı temsili demokrasinden katılımcı demokrasiye çevirdiği için beğeniyor. Aynı zamanda, anayasa dünyanın insan haklarını en kapsamlı biçimde koruyan anayasası. Ve anayasa kadınlar, yerli halklar ve çevre gibi geleneksel olarak dışlanmışları özellikle kapsadığı için güçsüzlerin ihtiyaçlarını en iyi karşılayan anayasa oluyor.

Anayasanın ülkenin sosyal ve politik dönüşümünde önemli bir rolü olacağından kuşkulu olanlar da hemen birçok sosyalist ülkenin insan hakları ve sosyal refah garanti eden "ileri" anayasaları olduğunu ama bunun bu ülke vatandaşlarına gönenç ve politik fırsat getirmediğini öne sürüyor. Sonuçta, bir ülkenin anayasasının gerçekten uygulanması veya sadece kağıt üstünde kalması o ülkenin politik kültürüne bağlı. Eğer kurumlar, vatandaşlar, politik önderler ve devlet görevlileri, anayasayı halkın politik ve kültürel dünya görüşünün bir parçası olarak benimseyip anayasaya ve ruhuna uyuyorlarsa, anayasa çok önemli çünkü o zaman anayasaya aykırı davrananlar yakalanacak ve kovuşturulacak. Ama devlet sosyalizminde olduğu gibi, yasaları devamlı çiğneyen ve özüne aykırı yorumlayan bir politik kültür varsa, o zaman anayasanın bir anlamı kalmayacak.

Bu açıklamadan sonra, Venezüella'nın politik kültürü nedir? Transparency International'ın (16) hazırladığı "Yolsuzluğu Algılama İndeksi"nde yeri baştan 81. sondan 10. sırada, en yolsuz grup arasında. Bu grupta yeri Arnavutluk, Guatemala ve Nikaragua'ya eşit, Pakistan, Filipinler, Romanya ve Zambiya'nın bir altında. Tabii bu sadece ülkelerin nasıl algılandığını gösteriyor ve bu durumda medya çok etkili olabilir. Ve Venezüella'da hükümete muhalif olan gruplar medyayı kontrol ediyor ve Chavez başkan seçildikten sonra yolsuzlukları abartmak işlerine gelebilir. Yine de Venezüella'da yolsuzluğun ve yasalara uymamanın oldukça yaygın olduğunu söylemek gerek ve bu yeni anayasa açısından pek iç açıcı bir durum değil. Nisan 2002 hükümet darbesi girişimi, müteakiben anayasanın askıya alınması, bu olayları halkın büyük bir kısmının kabullenmesi, Venezüella politik kültürünün yasalara pek aldırmadığını gösteriyor. Venezüella'nın politik kültürünün ve anayasanın uygulanmasında yaratacağı olası olumsuz etkilere rağmen, 1999 anayasanın yazılması boşuna olmadı. Venezüella'nın politik kültüründe çok önemli bir başka nokta da ülkenin yoksul halkının anayasaya verdiği yoğun değer. Venezüella'ya gelen herkesin gördüğü gibi küçük boyda (5 cm x 10 cm) basılmış anayasa hemen her sokak başında satılıyor. Hükümet yanlısı gösterilere katılanlar ellerinde taşıdıkları anayasa kitabını sanki parti bayraklarıymış gibi havada sallıyor. Bolivar Çemberleri ve başka hükümet yanlısı çalışma guruplarında halk anayasayı çalışıyor ve öğreniyor. 1961 anayasasını halk arasında okuyan ve bilen pek az kişi vardı. Yani, 1999 anayasası sırf bir anayasa olmaktan öte, Chavez'i destekleyen Venezüellalıların toplumu istedikleri yöne götüren bir proje olmuş. Uzun zamandan beri Caracas'ın yoksul mahallelerini örgütlemeye çalışan eski yerel planlama yardımcı bakanı Roland Denis'e göre, "Burada önceleri merkezi bir devrimci örgüt yoktu. Var olan kitlesel bir ayaklanma hareketiydi; kitlelerin ilk ayaklanması (1989'da) ve sonra askerin ayaklanması (1992'de iki kere). Bunlar çok heterojen, dağınık ve bölük pörçük hareketlerdi. Anayasa onları birleştiren, yeni bir tabanı geliştiren bir proje oldu. Hiç kimse, Chavez bile, hareketin programını merkezileştirmeyi başaramazdı. Chavez'in önderliği tartışılamaz, ama sırf onun düşünceleri hareketi bütünleştirmeğe yeterli olamazdı. Anayasa bu boşluğu dolduruyor. Politik bir program ve aynı zamanda süreç için bir çatı yaratıyor. Anayasa sırf cansız bir metin değil. Değer ve ilkeleri yansıtıyor. Belki yeterince değil ve daha iyileştirilmesi gerekecek ve belki de zamanla devrimci süreç için gereği kalmayacak. Ama şu anda işlevi Mao'nun Küçük Kırmızı Kitabı gibi: halk hareketlerinin isteklerini ve hedeflerini yansıtıyor."(17)

İdealde anayasa politik bir program olmamalı. Gereklilikleri ve hükümleri varılmak istenen hedefe değil toplumsal gerçeğe göre olmalı. Ama Venezüellalıların (ve Latin Amerikalı diğer birçok halkın) yasa sistemleri ile yakın ilişkileri olmadığı göz önüne alınırsa, şu anki ve gelecek uygulamalarda herkesin önemsemediği ve aldırmadığı bir anayasa yerine halkın gerçekleştirmeyi amaçladığı bir anayasa yapmak çok daha iyi. Pratikte gerçeklere dayanmayan bir anayasanın hiçbir değeri yokmuş gibi görünüyorsa da (Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi), eğer halk gerçekleştirmeğe bilfiil çalışıyorsa değeri var. Benim görüşüme göre Venezüella'da halkın politik eylemci kesimi (hem hükümeti savunanlar hem de muhalefet) Ronald Dennis'in dediği gibi, anayasayı gerçekten gerçek yapmaya uğraşıyor.

Adli Reform

Adli sistem Venezüella'nın bütün kamu kurumları arasında eskiden beri en kötüsü diye ün yapmışlardan biriydi. "İnsan Hakları İçin Avukatlar"a göre, "Birçok bakımdan adliye Venezüella politik sisteminde yanlış olan her şeyi sembolize ediyordu. Adliyedeki krizin kökleri iç içe girmiş birkaç alanı birbirine bağlıyor: politikanın işe karışması, yolsuzluk, kurumsal boşlama ve Venezüella halkının büyük bir kısmına adalet götürmekte başarısızlık."(18)

1990'lı yılların başında Dünya Bankası Venezüella'nın adli sistemini iyileştirmek için borç vermeyi önerdi. Ama o yılların kargaşalı politik durumu, 1992 hükümet darbesi girişimi, Cumhurbaşkanı Carlos Andres Peres'in görevden uzaklaştırılması, Cumhurbaşkanı Rafael Caldera'nın Dünya Bankası ile çalışmaya isteksiz olması nedeniyle Banka'nın reform planları bir sonuca varmadı.

Ama Chavez başkan seçilince, yeni hükümet yeni bir anayasayla beraber adli sistemi baştan aşağı elden geçirecek önemli bir reform programı başlattı. Yeni anayasa adli sistemi adliyeyi hükümetin diğer bölümlerinden daha bağımsız yapacak şekilde değiştirdi. Yani, bütün adli sistem Yüksek Adalet Mahkemesi'nin denetimine geçti. Aynı zamanda eskiden olduğu gibi anayasa yargıçlarını yasama meclisinin salt çoğunlukla seçmesi yerine üçte iki çoğunluk zorunluluğu getirildi. Yargıç adayı olma koşulları zorlaştırıldı. Yasama Meclisi'nin bütçesel gücü adliyeye baskı yapmak için kullanılmasın diye, yeni yasa (Ley Organica del Poder Judicial) bütçenin belirlenmiş bir oranının otomatik olarak adliyeye ödenmesini gerektiriyor.

Chavez var olan çoğunluğu kokuşmuş yapının ve yargıçların üstesinden gelmek için ve başdanışmanlarından biri olan Luis Miquilena yönetiminde "Adliyeyi Yeniden Yapılandırma Komisyonu"nu kurdu. Komisyonun görevi yargıçları tek tek elden geçirmek ve gerekli gördüklerini görevden almaktı. Eski sisteme karşı var olan yaygın hoşnutsuzluk nedeniyle halkın çoğunluğu Chavez'in bu girişimi hoş karşıladı. Ama üstesinden kolayca gelinemeyecek bir yük ve eleman azlığı tüm yargıçların dikkatle incelenmesini olanaksızlaştırdı. Sonuçta, çare olarak kullanılan yöntem hakkında en aşağı sekiz yolsuzluk suçlaması olan yargıçların otomatik olarak işten çıkarılması oldu. Ülkede çok kısa bir süre içinde (2000 yılında) yargıçların %80'inin işine son verildi.

Yeniden Yapılandırma Komisyonu işten atılanların yerine, her yeni atamayı inceleyecek zaman olmadığı için, geçici yargıçlar getirdi. 2000 yılının sonuna doğru başkent bölgesinde (Caracas, Miranda ve Vargas eyaletleri) yargıçların %70'i geçici idi. Bu durum, doğal olarak, yeni yargıçların kendilerine arka çıkan politikacılara, Chavez ve Miquilena'ya eskilerden daha da borçlu olacakları suçlamalarına yol açtı çünkü geçici yargıçlar istenildiği zaman görevden atılabilir. Andean Hukukçular Komisyonu Venezüella Adli Sistemi üzerine yıllık raporunda, "Venezüella adli sistemi içindeki kurumların bağımsız olduğunu söylemek için daha çok erken" diyor. Yani, adli sistemi iyileştiren gerçek bir reform yerine yapılan sadece eski iktidar partisi yanlısı yargıçlar yerine yeni iktidar partisine bağımlı yargıçları getirdiği kuşkusu var.

Adli reformda başarısızlığın asıl sorumlusu, Chavez'in adliyede yeniden yapılanma sürecinin başına getirdiği Luis Miquilene gibi görünüyor.

Miquilena'nın adli sistem içinde gücü Nisan 2002'de Chavez'e karşı yapılan hükümet darbesi girişimine bulaşan subaylara karşı açılan dava sırasında da anlaşıldı. Yüksek Mahkeme yargıçların atanmasında aracı olan Miquilena'nın bu görevlere kendisine yakından bağımlı olan yargıçları getirdiği herkesin bildiği bir geçek. Yargıçların atanması tam bir klasik alış-veriş örneğiydi. Hiçbir partinin mecliste bütün yargıçları atamaya yeterli oyu olmadığı için muhalefetle bir anlaşma yapmak gerekiyordu. Bilenlerin (21) dediklerine göre, yapılan anlaşma ile 20 yargıçtan 14'ünü MVR, 4'ünü Accion Democratica ve ikisini Proyecto Venezuela aldı. Ama Miquilene hükümetten ayrıldığı zaman, en aşağı 4 yargıcın ona bağlı kaldığı söyleniyordu. Bu oyların Chavez yandaşları ve muhalefet arasında aşağı yukarı eşit olması demekti. Bu darbeci subayların dava öncesi duruşmalarında açıkça belliydi ve dava Ağustos 2002'de düşürüldü.

27 Ağustos 2003


Notlar:
1-Mara Harnecker'in Chavez'le konuşması: Hugo Chavez: Un Hombre, Un Pueblo (2002)
2-Simon Bolivarın bağımsızlığa kavuşturduğu diğer ülkeler: Kolombiya, Ekvador, Peru ve Bolivya. Ama teorik olarak Simon Bolivar'in, Latin Amerika birliği dahil ilke ve hedeflerini kabul eden her ülke kendisine "Bolivarcı Cumhuriyet" diyebilir
3- Bkz: Carol Delgado, Response Magazine, June, 2003, "The Non-Androcentric Constitution of Bolivarian Republic of Venezuela."
4- Örneğin Alman anayasası Alman devletine "rechtsstaat" (hukuk devleti) diyor.
5- Constitución de la República Bolivariana de Venezuela, Exposición de Motivos, Titulo 1, Principios Fundamentales.
6-Kadın hakları için Bkz: Carol Delgado, Response Magazine, June, 2003, "The Non-Androcentric Constitution of Bolivarian Republic of Venezuela."
7- Madde 91
8- Madde 118
9- Madde 274
10- Rafael Caldera 1969-1974 ve 1994-1999 arasında, Carlos Andres Perez 1974-1979 ve 1989-1993arasına cumhurbaşkanlığı yaptı
11- p. 245, Revolución y Desilusión, 2002, Libros de Catarata
12- bkz: Harald Trinkunas, a Latin America military expert of the U.S. navy, author of "Civil-Military Relations in Venezuela after April 11":
13- Bu planlar 3. bolümde ayrıntılı bir şekilde anlatılacak
14- Önceki anayasa bakanlık atamalarını yasamanın onaylamasını gerektirdi
15- Önceleri cumhurbaşkanları ancak on yıllık bir aradan sonra tekrar seçilebilirdi
16- bkz: http://www.transparency.org/cpi/2002/cpi2002.en.html
17- Ronald Denis'in Raul Zelik ile konuşması, Subtropen'den
18- "Halfway to Reform: The World Bank and the Venezuelan Justice System" August 1996, at: www.lchr.org/pubs/descriptions/halfway.htm
19- Kaynak: Evaluación 2000 de la Comisión Coordinadora de Evaluación y Concursos para el Ingreso y Permanencia en el Poder Judicial (also: www.cajpe.org.pe)
20- 2002 reporu: www.cajpe.org.pe/rij/bases/reforma/ven6.htm
21- bkz: Francisco Toro's account of February 28, 2003 at: www.caracaschronicles.blogspot.com

[Venezuelanalysis'deki İngilizce'sinden Emine Kunter tarafından Latinbilgi (Sendika.Org) için çevrilmiştir]