Önceki gün, 27 Aralık 1979 Afganistan'ın kızıl ordu tarafından işgalinin 30. yıldönümüydü. Bu ülkenin tam 30 yıldır kan ve ateşle yaşadığı imtihana bakarak bunca acıyı, sarsıntıyı, zulmü nasıl göğüsleyebildiklerine şaşmamak mümkün değil. Ne var ki Türkiye'nin hemen hemen aynı tarihten beri yaşadıklarına bakarsak, halkımızın bunlara nasıl "tahammül gösterdiği"ne hayret edecek çok insan vardır. Sahi 12 Eylül darbesi ve sonrası yaşanan travmalar; Güneydoğu'da kıvılcımlanan olaylar, faili meçhullerden işkencelere, toplum mühendisliği adına inancını yaşamak isteyenlere uygulanan baskı, ayrımcılık … Uzun listenin sonuna gelindiği umudu ile karamsarlığın iç içe yaşandığı bir süreçte, gerilim anındayız.

"Kozmik oda"lara kadar giren sivil hakimler neyi deşifre ediyor? Kozmik odalar kimin mahrem bilgilerini saklıyor? Kozmik odalarda kime ve neye karşı işlenen suçun delilleri aranıyor?

Eğer bir memleketin en muhkem teşkilatına mensup elemanlar, bir suikast girişimi şüphesiyle yakalanıyorsa daha düşük profildeki teşkilata bu istihbaratı veren kim olabilir? Sırları kozmik odalarda saklananların, kağıda çizili krokilerle eyleme çıkmalarındaki tuhaflık neden önemsenmez?

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLATINIZ