Önümüzdeki altı ayda ya Türkiye ile Iraklı Kürtler arasında oyun değiştirecek stratejik enerji anlaşması görülecek ya da daha kalıcı bir Ankara-Bağdat-Erbil ilişkisi yönünde adım atılacak. Washington'un ikinci seçeneği teşvik etmesinde kuvvetli çıkarı var.

Türkiye, Irak ve Kürdistan Bölge Hükümeti (KBH) arasında sürdürülebilir bir ilişki kurulması ABD'nin bölgedeki güvenlik ve iktisadi çıkarları için hayati ehemmiyettedir. Türkiye doğrudan KBH'den yüksek miktarda petrol ve doğal gaz ithal etmeyi düşündüğünü ima etti. Bu, Ankara ve Erbil'in Bağdat'la olan köprülerini yakabilecek bir harekettir. Diğer gelişmeler, Türkiye ve Irak arasında ABD aracılığıyla uzlaşmalar başladığına işaret ediyor. Böyle bir yakınlaşma, "kazan-kazan-kazan" çözümü ümitlerini yeşertebilir. Bu durumda KBH hidrokarbonları, Türkiye üzerinden, mevcut federal Irak altyapısı ve, federal maliye bakanlığı vasıtasıyla KBH'ye ve onun petrol anlaşması yaptıklarına ulaşan güvenilir bir gelir paylaşımı ve maliyet iyileştirmeleriyle, hukuki mekanizmalar kullanılarak ihraç edilir. Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 16 Mayıs'ta Beyaz Saray'ı ziyaret etmesiyle gelecek ay bu yolda bir yol ayrımı meydana gelebilir. Ne olursa olsun, tüm taraflar son fırsat penceresinden faydalanmak için, görev süresi gelecek sene sona erecek olan mevcut Irak hükümetiyle gayretli bir şekilde çalışmalıdır.

TÜRKİYE-KBH GÖRÜŞMELERİ

Türkiye'nin, bu sene Irak Kürtleriyle enerji ilişkisini geliştirmek için iki ana seçeneği var. Birincisi, Türkiye Petrolleri Uluslararası Şirketi (TPIC), ExxonMobil, Chevron, Total ve diğer pek çok şirketin yaptığıyla aynı şekilde KBH'nin petrol sektörüne yatırım yapabilir. Genel olarak Türk hükümetinde sıkı bir desteğe sahip olan bu seçenek, daha ziyade "taktiksel" bir yaklaşımdır. Buna göre Türk firmaları, kuzey Irak'ta kârlı yatırımlar arayabilirler ama Ankara, KBH hidrokarbonları için potansiyel ana ihraç rotası olarak Türkiye'nin coğrafi pozisyonunu kuvvetlendirmeyecek adımları durduracaktır.

Alternatif olarak Ankara, KBH ile Türkiye'nin Bağdat'tan bağımsız olarak yüksek miktarda Kürt petrol ve/veya gaz almasını öngören oyun değiştiren bir "stratejik" enerji anlaşması kabul edebilir. Bu senaryoda Türkiye ile KBH arasında yeni boru hatları inşa edilmesi gerekir. Keza, kaynakların paraya tahvil edilmesi için yeni ve kanunen test edilmemiş pazarlama ve mali düzenlemeler gerekecektir. Zira, normalde Irak Devlet Petrol Pazarlama Teşkilatı tarafından yapılan düzenlemeler, Bağdat'ın bir kenarda bırakılması halinde uygulanamayacaktır.

Türkiye belli açılardan bu stratejik seçeneğe dair ilgisini belirtti. Ocakta Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Washington'a yaptığı bir ziyarette Türkiye-KBH ikili gaz boru hattı ihtimalini gündeme getirdi. 25 Mart'ta KBH başbakanı Neçirvan Barzani ile görüşmesinden sonra Erdoğan Türkiye'nin Iraklı Kürtlerle "ticaret anlaşması" imzaladığını doğruladı. Petrol sanayii analistleri, antlaşmanın boru hatları, gelir paylaşımı ve KBH'den yüksek miktarda petrol ve gaz ithalatı hususlarında prensip anlaşması ihtiva ettiğine inanıyorlar. 4 Nisan'da Türkiye enerji bakanı Taner Yıldız, Ankara'nın KBH'den çıkarılan ve Türkiye üzerinden ihraç edilen petrol konusunda Bağdat ve Erbil arasında yüzde 83'e yüzde 17'lik bölünmeyi idare etmeye hazır olacağını ekledi. Bu, egemen pazarlama ve mali sorumluluğu etkili bir şekilde Bağdat'tan alacak, teamüllere uymayan bir düzenlemedir. 6 Nisan'da Dışişleri Bakanı John Kerry Ankara'yı ziyaret etti, KBH de Türkiye'nin Akdeniz sahilindeki depolama tesislerinde saklanan 30.000 tonun sevkiyle ilk parti ham petrolünü uluslararası piyasalara sattığını duyurdu. Erbil elde edilecek fonları, Irak Kürdistanı'na akaryakıt ürünleri sağlayan bir Türk rafineri şirketine transfer etmeyi planlıyor. Bu, KBH'nin bunun barter anlaşmasının bir parçası olduğunu iddia etmesine imkan veriyor.

ABD POLİTİKASI İÇİN SONUÇLARI

Erdoğan ve Irak başbakanı Nuri El Maliki arasında ilişkilerin bozulduğu 2011 senesinden bu yana Washington, haklı bir şekilde, Türkiye'yi Bağdat pahasına KBH ile özel enerji ilişkisi kurmaya itecek bölünmeyi önlemeye çalıştı. Amerikalı diplomatlar tarafından teşvik edilen Irak, son zamanlarda uzlaşmaya kapı açacak adımlar attı. Kerry'nin Ankara ziyaretinin arifesinde Maliki'nin basın bürosu, "Irak, ortak menfaatler, karşılıklı saygı ve iyi komşuluk temelinde Türkiye'yle yakınlaşmaya yönelik adımları memnuniyetle karşılar" denilen bir açıklama yayımladı. Daha somutu, Basra'nın dev büyüklükteki petrol yatakları ve büyük gaz akışlarının Türkiye'ye bağlanması gibi Bağdat, Ankara'yla yeni boru hattı anlaşmalarını tartıştı, Bu teşebbüs, Yıldız tarafından olumlu karşılandı: O, 31 Mart'ta "Biz ne zaman istenirse Basra'nın petrolünü dünya piyasalarına nakletmeye hazırız... Iraklı kardeşlerimiz hazır olduğu zaman projeye başlarız" dedi.

Yıldız'ın açıklaması, meselenin püf noktasını ifade ediyor: Etkili bir takip ve uygulama ihtiyacı, ki burada Washington da katkı yapabilir. Ankara'nın Irak'ta 2010 seçimlerinde Maliki'nin muhaliflerine aleni desteğinin yol açtığı ve bir sene sonra liderler arasında büyük bir yangına yol açan Maliki-Erdoğan ayrılığından önce bile Türk hükümeti, ortak enerji teşebbüsleri gerçekleştirmede Bağdat'ın zahirdeki yetersizliğinden haklı olarak yorulmuştu. Washington  2009'da iki ülkeyi geniş çaplı ekonomik iş birliği anlaşması imzalamaya ikna etmişti ama 2011'de ilişkilerin bozulması bundan sonraki gelişmeleri engelledi. ABD'nin desteğiyle Bağdat'ın, Türkiye'nin büyük bir enerji projesine dahil olması için daha proaktif olması gereklidir.

Mesela, Ankara enerji merkezi olma ve kapasitesinin altında çalışan Irak-Türkiye Boru Hattı'ndan (ITP) tam kapasite faydalanma suretiyle  geçiş ücretlerini arttırma çabalarının bir parçası olarak uzun süredir Irak'tan daha fazla ihracat aradı. Erdoğan'ın 29 Mart'ta CNN Türk'teki mülakatı, "mevcut boru hattının daha aktif hale getirilmesine" özel gönderme içerdi. Yıldız da sık sık, KBH'den çıkarılan petrol için yeni boru hatları inşa etmeden önce Ankara'nın tercihinin, ITP'yi tam kapasiteye ulaştırmak olduğuna vurgu yaptı. Aslında Basra'daki ihraç tesisleri ve Hürmüz Boğazı'na fazla bağımlılığı azaltarak daha fazla Irak petrolünün (ve nihayette doğal gazın) Türkiye üzerinden kuzeye akmasından Türkiye, Irak ve KBH büyük faydalar temin edecektir -Amerika Birleşik Devletleri ve dünya piyasalarının da faydalanacağından bahse gerek yoktur. Ankara ve Bağdat arasında enerji ilişkilerinin genişlemesine yönelik mevcut ivmeyi sürdürmek için Washington, Basra-Türkiye boru hattı sistemi ve ITP'nin tamir edilmesi konularında teknik çalışmalar ve yönetim konferanslarına imkan sağlamalıdır.

Amerika Birleşik Devletleri aynı zamanda, KBH ile sözleşme yapan şirketlere maliyet düzeltmeleri sağlamak üzere bütçe tahsislerinden başlayarak resmileşmiş gelir paylaşımlarının yeniden ele alınması için   Bağdat'a baskı yapmalıdır. İdeal olarak, mümkün olan en kısa sürede ek bütçe ya da yeniden düzenlenmiş bir bütçe müzakere edilecektir. Bu, KBH ile anlaşma yapanlara yıllardır biriken borçların azaltılması için iyi niyet jesti ihtiva etmelidir (örneğin, en az 500 milyon dolarlık toplu ödeme), aylık 250 milyon dolar taksitler de buna dahil. İkinci adım, Erbil'in Bağdat-KBH arasında Eylül 2012'de imzalanan anlaşmada kabul edilen maliyet düzeltme nispetinde federal sisteme önemli miktarda petrol vermeye başlamasına imkan verecektir (mesela her gün 200.000 varil). Eğer etkili olursa, bu geçici sistem Irak'ta kalıcı bir gelir paylaşım kanunu için çalışmalar başlatabilir. Türkiye ve KBH mevcut açmazın çözümünün –mevcut bütçesel tahsisler sisteminden ziyade- resmi gelir paylaşımı olduğu ve ABD'nin ağırlığını bu fikrin arkasına koymanın Bağdat'la angaje olmalarının bir yolu olduğu kanaatindedir.

Oyuna katılmak da Washington'un kenarda oturup bağırmaktan daha fazlasını yapabileceğini göstermenin bir yoludur.  Eski konuşma bahislerini kullanarak Ankara ve Erbil'in gözünü korkutmak, özel Türk-KBH enerji ilişkileri kurulmasını önlemenin en iyi yolu değildir. Daha iyi seçenek, daha iyi alternatifler sağlayarak bunların stratejik hesaplarını değiştirmektir. Bu da Irak-Türk enerji ilişkilerini yeniden rayına sokma ve Bağdat temelli maliyet düzeltici sistemi uzun dönem işler kılmanın, KBH de dahil tüm taraflar için en iyisi olan kazan-kazan-kazan senaryosu için tek uygulanabilir rota olduğu anlamına gelir.

Kaynak: The Washington Institute
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas