FRANSIZ liberal düşüncesinin saygın isimlerinden Guy Sorman Türkiye'yi iyi tanır, defalarca ülkemize gelmiştir. Belki de liberal felsefenin etkisiyle, olaylara önyargılardan ziyade anlama gayretiyle bakar.
Seçimlerden sonra Le Figaro'daki yazısında işlediği temel tez şu:
"Türkiye ispatlıyor: Liberalizm her yerde olduğu gibi İslam dünyasında da işliyor..."
Sorman'ın temel vurguları piyasa ekonomisinin başarısıdır, 'Anadolu kaplanları'dır. Sorman'a göre, İslam kalkınmayı engellemiyor, aksine teşvik ediyor. Hatta, dünyada "zenginliği öven tek kutsal kitap" Kuran'dır... (Milliyet, 27 Temmuz 2007)
Din sosyolojisinin kurucu ismi Max Weber ise, yüzyıl önce, İslamın ganimet dini olduğunu, rasyonel piyasa ve kâr fikriyle bağdaşamayacağını, İslam toplumlarının kalkınamayacağını yazmıştı! Weber'e göre, Budizm de kalkınmanın önünde bir engeldi.
O zamanki dünyada pek çok kimse gibi bizim Jön Türkler de buna hak vermişler, İslamın "mâni-i terakki", yani 'gelişmeye engel' olduğuna hükmetmişlerdi. Bizdeki laik radikalizmin kaynaklarından biri bu düşüncedir.
Piyasa faktörü
Bugün ise, Sorman ve Zakaria gibi liberaller, en çok Türkiye'yi örnek göstererek "piyasa" ve "girişim" faktörlerinin İslam toplumlarını dönüştüreceğini, din olarak İslamın da bunu teşvik ettiğini yazıyorlar!
Weber, kendi zamanındaki Müslüman köylü toplumlarının durgunluğuna bakarak bunun sebebinin İslam dini olduğunu yazıyordu. Çin ve Hindistan'ın perişanlığının sebebi de inançlarıydı!
Bugün ise, Türkiye'nin ekonomi ve demokrasi performansına ve bunda muhafazakâr ve liberal siyasetlerin rolüne bakıyorlar, Malezya'ya bakıyorlar, petrol servetinden ayrı muazzam bir girişim dinamizmi gösteren Dubai'ye bakıyorlar...
Ve Müslümanların da Batı'da kapitalizmin gelişmesi gibi, piyasa ve girişim yoluyla liberal bir modernleşmeyi başarma dinamizmine sahip olduğunu yazıyorlar.
Din aynı ama toplumsal süreçler nasıl farklı!
Bugün Çin ve Hindistan'ın da son yirmi yılda yine piyasa ekonomisiyle kazandığı dinamizm ortadadır.
Liberal değerler
Onun için ki, toplumlara 'teoloji' değil, 'sosyoloji' açısından bakmak gerekir: Piyasa ve girişimci orta sınıf oluştuğu zaman büyük bir toplumsal dinamizm oluşuyor! Geleneksel değerler de ona göre yeniden yorumlanıyor!
Çünkü, 'serbest' olmak isteyen girişimci orta sınıf kaçınılmaz olarak liberal değerlere sahip çıkar. Bizde "devlet karışmasın" fikrinin ekonomiden başlayıp şimdi değerler ve siyaset alanında yaygınlık kazanmasının sebebi girişimci orta sınıfın gelişmekte olmasıdır.
Bu süreç, değerler alanında hem sekülerleşmeyi, hem bireyselleşen ve özgürlükçü bir dindarlığı geliştiriyor; 'liberal İslam' sözleri buradan çıkıyor.
Eski Jön Türk kafası, şartlandığı "ortaçağ" takıntısı yüzünden, bu modernleşme ve liberalleşme sürecini "irtica" zannediyor!
Sorman kadar 'anlamaya' çalışsalar, onlar da huzura erecek, ülke de istikrar içinde kalkınmaya ve demokrasiyi kökleştirmeye devam edecek.
Çağımızda çağdaşlamanın yolu, piyasa ekonomisi ve demokrasidir. Türkiye bu yolla büyük bir rönesans sürecini yaşıyor ve örnek oluyor. Ülkemi alkışlıyorum.
Kaynak: Milliyet