Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olma ihtimali laikler için kabul edilemez görünürken, Türk halkının büyük kısmı İslami köklere dönmek istiyor.
İslam hilafetinin düşüşü 1. Dünya Savaşı'nın sonuçlarındandı. Belki de modern dünya tarihinin akışı üzerinde en fazla etkiye yol açan olay buydu. Hilafetin düşüşü Batı'nın hedefiydi. Dünya savaşı, Haçlı savaşlarının yedi sefer ve güçlü ordularla gerçekleştiremediği bu hedefe ulaştı.
Hilafet parçalandı veya pasta müttefik devletler arasında bölüştürüldü. Türkiye'deyse, İslam ve Araplara kin duyan Atatürk iktidara yükseldi. İslam'la savaştı ve ezanı yasakladı. Köklü İslam tarihini ortadan kaldırmak ve her şeye yeniden başlamak için başkenti İstanbul'dan Ankara'ya taşıdı.
Atatürk'ten bu yana Türkiye'de, İslam ve Araplardan iğrenmeye vurgu yapan yeni bir kültür oluşturuldu. Hatta bu kültür yeni bir inanç haline geldi; ordu tarafından o tarihten bu yana temel alındığı ve askeri çevrelerde ekildiği için başarılı oldu ve yayıldı. İslam ve Müslümanlara savaşlar açılmasından sonra Türk halkı tekrar İslam ve Araplara dönse de, sivil yönetime ve eğilimlerine komplo kuran askeri otoritenin teröründen korktu.
Başbakanlık daha etkin bir mevki
Sıkıntılı yıllardan sonra, İslami 'uzantı' arttı, Necmettin Erbakan ve şu an başbakan olan Tayyip Erdoğan gibi İslamcılar iktidara geldi. Erdoğan'ın partisi, Batı ve orduyu tahrik etmeyen sakin bir yöntemle çalışıyor.
Öte yandan Türkiye şu an, cumhurbaşkanı seçme sürecinde. Erdoğan'ın büyük başarı elde eden partisi, askerle çatışmadı ve Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda istek gösterdi. Şimdiyse önemli soru geldi çattı. Acaba Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olacak mı? Bu soru bütün çevreleri meşgul ediyor. Erdoğan ve partisi açısından cumhurbaşkanlığı güçlü ve etkin bir mevki değil. Evet bu nokta piramidin tepesi, ancak yetkileri az; başbakanlık daha güçlü bir mevki.
Erdoğan'ı reddetmek demokratik değil
Orduyu da, özellikle de halk tarafından sevilen başarılı, güçlü ve eşi başörtülü olan ılımlı bir İslamcının cumhurbaşkanlığına gelmesi endişelendiriyor. Fakat halk ve Avrupa'nın istediği demokrasi bunu öngörüyor. Bu yüzden Atatürkçü kültürü destekleyen kalabalıkları, laikliği ve Atatürk'ü överken İslam'ı reddeden dev bir gösteri için harekete geçirdiler.
Hükümetin de, demokrasinin gereği olan bu dev gösteriyi engelleme imkânı yoktu.
Gelelim Avrupa'ya. Avrupa, İslamcıların ilerlemesini, başarı elde etmesini, ılımlılığını, İslami eğilimle Batı demokrasisinin gerekleri arasındaki sağladığı uzlaşıyı kabul etmelerine rağmen Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını istemez. Fakat yine demokrasi gereği Erdoğan ve partisine karşı duramıyorlar.
Müslüman Türk halkıysa önceki hükümetleri denedikten sonra Erdoğan'ın partisinin yanında. Asker oyununu oynamazsa Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı kesin görünüyor. Peki acaba Erdoğan cumhurbaşkanı olmak için başbakanlığı bırakır mı? Partisi gelecek seçimlerde zafer elde eder ve hem cumhurbaşkanlığını hem de başbakanlığı kazanırsa ordunun egemenliği hafifler mi? Yoksa bu, birçok hesap gerektiren bir macera mı olacak?