12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk oylaması ile halkın % 58’i tarafından kabul edilen 26 maddelik Anayasa değişikliği sonucunda Kamu Denetçiliği Kurumunun (ombudsmanlık) kurulması nihayet kesinleşmiştir. Çünkü 2006 yılında yapılan yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmişti. Bilindiği gibi 28.09.2006 tarih ve 5548 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Mecliste aynen kabul edilmişti. Ancak, Anayasa Mahkemesi 01.11.2006 tarihli ve 26333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27.10.2006 tarihli ve E. 2006/140, K. 2006/33 sayılı Kararıyla, söz konusu Kanunun yürürlüğünü önce durdurmuş, 25.12.2008 günlü ve E. 2006/140, K. 2008/15 sayılı kararı ile de, yasanın tümünü oybirliği ile iptal etmiş ve bu karar, 4 Nisan 2009 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. Böylece Türkiye, yasama çalışması olarak 4 yıl, mutfak çalışması olarak 20 yıl boyunca yaptığı bu çalışmanın semeresini nihayet 12 Eylül 2010 tarihinde almış bulunmaktadır.

Türkiye’de ilk kez olarak kurulacak bu kurumu daha yakından tanımak gerekmektedir. Henüz uyum yasası çıkmadığı için, burada kamu denetçiliği kavramı evrensel hukuka göre yorumlanmaktadır.

Ombudsman kelimesi İsveç dilinde delege, avukat, vekil veya bir diğer kişi veya kişiler tarafından o kişi veya kişiler adına hareket etmeye ve onların haklarını korumaya yetkili kılınmış kimseyi ifade etmek için kullanılır. Kurum olarak ise Parlamento tarafından Parlamento’yu temsil etmek üzere seçilmiş kimse veya kimseleri simgelemektedir.

Ombudsman’ın Türkçe karşılığı olarak kamu denetçisi, arabulucu, kamu hakemi, medeni hakların savunucusu, parlamento komiseri gibi kavramlar kullanılmaktadır. Türkiye’de ombudsman yerine gerek Anayasa ve gerekse yasa, kamu denetçisi kavramını kullanmaktadır. Kamu denetçiliği kavramının ombudsman kavramının karşılığı olup olmadığı doktrinde tartışılmaktadır.

Bu kurum, bazı ülkelerde “ombudsman” (İskandinav Ülkeleri, İspanya,Portekiz gibi); bazı ülkelerde ise başka isimlerle anılır; ör. İspanya’da “defensor del pueblo” (halkın savunucusu), Avusturya’da “Volksanwalt” (halk avukatı), Fransa’da “me diateur de la re publique” (Cumhuriyet arabulucusu), Fas ve Suudi Arabistan gibi Arap Ülkelerinde “Vali el Mezalim” (Mazlumların Valisi) diye isimlendirilir.

Kamu denetçisi ilke itibariyle parlamento tarafından atanan, yönetimin mağdur ettiği bireylerin hiçbir şekle bağlı olmaksızın yaptıkları şikayetler üzerine harekete geçen, geniş bir soruşturma ve araştırma yetkisi ile donatılmış olan, yapılan haksızlıkları ortaya koymak, takdir yetkisinin kötüye kullanılmasını engellemek, mevzuata saygılı olmayı ve uygun hareket etmeyi temin etmek, hakkaniyet önlemlerini salık vermek ve nihayet kamu hizmetlerinin daha iyi görülmesi için gerekli reformların yapılması önerilerinde bulunmak amaçlarını güden bir kamu görevlisidir.

Görevini kötüye kullanma, rüşvet, rant sağlama, hırsızlık, adam kayırmacılık, torpil, bürokratik taassup gibi yolsuzluklar hep kötü yönetimler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Ombudsmanlık, iyi yönetişim için gerekli görülmektedir. Kötü yönetimin bir ürünü olan yolsuzlukla mücadelede en etkili önlemin ombudsmanlık olduğu kabul edilmektedir. Ombudsmanlık, İsveç’te ilk defa 1713 yılında ülkede yolsuzluğun had safhaya ulaştığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. İngiltere’de 1954 yılında Tarım Bakanlığı’ndaki görevlilerin, köylülere ait olan bir araziye hukuk dışı yollardan el koymalarıyla ortaya çıkan skandal, ombudsmanlığın kurulmasında etkili olmuştur.

Kamu denetçisinin aynı zamanda demokrasinin gelişmesinde, sivil toplumun oluşmasında önemli katkıları tespit edilmiştir. Kamu denetçiliği, demokratikleşmede, şeffaflaşmada ve yolsuzlukla mücadelede başarılı olmuştur.

Hasan Tahsin Fendoğlu, Prof. Dr.

 

Kaynak: Radikal