Ankara, Gazze'deki İsrail saldırısına karşı birçok Arap ülkesinin duruşunu aşan tavırlarının meyvesini toplamaya başlamak için fazla beklemedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül en önemli Arap başkentlerinden Riyad'a gitti; başta Filistin sorunu ve İsrail'in Gazze saldırısı olmak üzere önemli Arap sorunlarıyla ilgili görüşmeler yaptı. Yerel basın ziyareti aktarırken, Türkiye Arapların kendisine güvendiğini biliyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'le katıldığı oturumdan çekilmesi Arap zihninde asılı kaldı. Belki de bu durumdan en fazla etkilenenler Filistinliler ve özellikle de Gazzelilerdi.

Ankara ayrıca Filistin'de daha önemli bir yönde hareket etmeye başladı. Türkiye'nin düzenlediği ve Hamas'ın İsrail askeri Gilad Şalit'i bırakması karşılığında İsrail'in başta Mervan Barguti, Ahmed Saadat ve Hamaslı vekiller olmak üzere esirleri bırakmasını içeren bir anlaşmaya dair haberler geliyor. Bu haberler kesilse ve Hamas ablukanın kaldırılmasıyla savaş dönemine dönülmemesi gibi şartlar koşsa da, Türkiye'nin en sıcak hatta girmeye cesaret eden tek taraf olması bile, Filistin-İsrail çekişmesinde zekice kartlara sahip olma başarısını yansıtıyor. Bu başarı, genel olarak Arap-İsrail çekişmesi açısından da geçerli. Ankara dolaylı Suriye-İsrail müzakerelerine arabuluculuk yapıyordu ve Gazze saldırısı öncesinde bu müzakereler daha önemli süreçlere girmek üzereydi.

Ankara özellikle de Filistin açısından şu an en 'nezih' taraf. Filistin siyasi haritasındaki isimleri nihai olarak yok etmeyi hedefleyen son savaşın ardından, İsrail'le bağlantı içindeki uluslararası çevrelere güven kalmadı. Şu an bu rolü oynamak amacıyla Hamas'ın güvenini kazanmaya uygun taraf Ankara. Hamas'ın müttefikleri ve özellikle de Suriye açısından durum böyle.

Özetle, Türkiye şu an uluslararası masaya sunulabilecek bir çözüm yönünde Arapların güvenini alacak en kestirme yol olacaktır. Bu rolün olumlu işaretler gönderen yeni ABD yönetiminin oynamayı düşündüğü rolle kesişeceğini düşünenler olsa da, ABD kendisini aşılması mümkün olmayan bir Türk ağırlığı karşısında bulacak. Bu da Türkiye AB'ye üyeliğinin önündeki engelleri kaldırabilir. Türkiye AB hedefini Ortadoğu'daki güçlü rolüyle gerçekleştirirse bir taşla iki kuş vurur. (Katar gazetesi Vatan, 19 Şubat 2009)

Kaynak: Radikal