ABD Başkanı Barack Obama ülkesinin kimi zaman huysuz ama bir o kadar da eski müttefiki Türkiye'yle ikili ilişkileri rötuşlamak için 6 Nisan'da iki günlüğüne bu ülkeye çıkarma yaparken, aynı zamanda İslam dünyasına dostluk mesajı da gönderdi. Atik bir figür resmi çizen Obama, mücadele ve başarılarla dolu kendi etkileyici hayat hikâyesinden atıflar yaparak normalde şüpheci davranan Türk kamuoyunu büyüledi.

Kamu diplomasisi açısından bu ziyaret başarılı olarak nitelendirilebilir. Anketler Türklerin ABD'nin yeni başkanına karşı giderek artan olumlu fikirlerine işaret ediyor. Ziyaret sırasında genellikle iyimser bir yaklaşım gösteren Türk medyası da Obama'ya yönelik olumlu heyecanla, selefi George W. Bush'un olumsuz karşılanması arasındaki derin tezata vurgu yaptı. Bunların karşısında Obama Türkiye'nin Avrupa arzusunun yanı sıra demokratik ve laik geleneklerine, Ortadoğu'daki bölgesel heveslerine övgüler yağdırdı. El yakan Ermeni meselesenin çevresinden de ilkelerinden sapmadan hünerlice dolaştı.

Düzelmeyi Bush başlatmıştı
Obama Türkiye'nin ötesindeki izleyicilere de saygılarını sundu. Neticede bu ziyaret sadece Türkiye'ye değil, ayrıyeten İslam dünyasına da ilişkindi. Konuşmasının en önemli kısmında ABD'nin 'İslam'la savaşta olmadığını' belirterek Bush'un 'teröre karşı savaş' söyleminden kökten bir kopuş yorumlarına yol açan Obama, Arap dünyasındaki medyanın da yakın ilgisine nail oldu.

Şimdi parti sona erdiğine göre Obama'nın Türkiye cümbüşünün asıl etkisine dair daha dengeli bir değerlendirme gerekiyor. Önceki Amerikan yönetiminin son dönemlerinde Başkan George W. Bush Kuzey Irak'tan Türkiye'ye sızan PKK'lı savaşçılara karşı mücadelede Türk ordusuyla aktif işbirliğine onay verdiğinden, ABD-Türkiye ilişkilerinin Obama daha koltuğuna oturmadan önce de hızlı bir düzelme içinde olduğunu ilk olarak söylemek yanlış olmaz.
Fakat Obama'nın cezbedici atağı özellikle Ortadoğu için geçerli olmak üzere ABD dış politikasında kapsamlı bir değişikliğe dair yüksek beklentiler yarattı.

Türkiye, Obama'nın halihazırdaki İran ve Suriye'yle diyaloğa girme arzusunu, 2010 ortasına kadar muharabe birliklerini, 2011 sonrasındaysa tüm Amerikan askerleri Irak'tan çekme planını memnuniyetle karşılıyor. Ancak hep olduğu gibi asıl sınavı İsrail ve komşuları arasındaki sorunda ABD'nin alacağı tavır oluşturacak; özellikle de Filistinliler, Suriye ve Lübnan'la yaşanan sorunlar söz konusu olduğunda. ABD'nin İsrail'deki yeni Binyamin Netanyahu hükümetini ve Filistin gruplar arasındaki aşikâr bölünmüşlüğü nasıl idare edeceği Türkiye ve İslam dünyası tarafından yakından izlenecek.

Tabiatıyla yüksek beklentiler tek yönlü değil. Obama da Türkiye'den 1993'ten beri kapalı sınırı yeniden açıp, Erivan'la diplomatik ilişkiler kurarak Ermenistan'la ilişkileri geliştirme sözünü yerine getirmesini bekliyor. Dağlık Karabağ'a ilişkin Azeri-Ermeni sorunu çözülmeden Türkiye'nin sınırı yeniden açıp açamayacağı ucu açık bir tartışma. Ama bu söz yerine tam getirilmezse ya da boş çıkarsa Washington'da hayalkırıklığı yaratma riski var.

Dini tonlamalar rahatsız ediyor
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın son olarak Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in NATO'nun başına geçme adaylığına karşı katı muhalefetiyle sahnelediği giderek artan derecede sinir bozan diplomasi tarzı en sonunda Washington'da siyaseti belirleyenleri usandırabilir. Obama duygusal hareketler ve dini tonlamalara dayanan Türk dış politikası yerine bunun sakin ve yapıcı tarzda olanını tercih eder görünüyor.

Tuzaklara rağmen hiç kuşkusuz ABD-Türkiye ilişkileri en azından şimdilik Bush yıllarındakine kıyasla daha sağlam ve gerçekçi zemine oturmuş durumda. Geçmişin zehirli atmosferi yerini Washington ve Ankara arasında daha fazla karşılıklı işbirliği ve saygıya bıraktı. Yine de mevcut hava garanti diye düşünülmemeli. Ortadoğu ve Kafkasya bölgesinde sürekli istikrarsızlığın Türkiye'yle ilişkileri bozacak olaylar yaratması olası ki, birkaç örnek verirsek bunlar Araplarla İsrail arasındaki süregiden çatışmalardan, İran'ın nükleer programından, Irak, Afganistan veya Ermenistan'daki gelişmelerden kaynaklanabilir. Kamu diplomasisi işin kolay yanı. Bunu yerine getirmekse ABD ve Türkiye için çok daha zor bir olasılık. (Ortadoğu üzerine yayın yapan internet sitesi, Britanya merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'da araştırmacı, 16 Nisan 2009)

Kaynak: Radikal