Nadir bir şekilde, Arap Baharı'nda iktidarı pek de uygun olmayan şartlarda silah zoruyla ele geçiren bir hükümet var. Libya şimdiye kadar bu konuda ilk oldu. Şimdi düello mahiyetindeki konuşmalar sona eriyor. Muammer Kaddafi ve düşmanları açık bir şekilde kriz sonrası sabahın içindeler. Kaddafi yakalanamadı, firarda. Bu, istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden düşmanları, onun ölü veya diri ele geçirilmesini birinci öncelikleri olarak ilan ettiler. Kaddafi'nin askeri mağlubiyeti, onun artan uluslararası tecridini hiçbir şekilde yavaşlatmadı.

Ulusal Geçiş Konseyi'nin (UGK), Kaddafi'nin görevden uzaklaştırılması için verdiği mücadele sırasında, ülkenin karşı karşıya olduğu meydan okumaları açıklamayı reddetmesi, özellikle zararlı oldu.  Bu, çoğu Libyalıyı büyük ölçüde her Libyalının, Kaddafi sonrası Libya siyaseti konusunda görüşlerini ayrıntılı biçimde açıklama hakkına sahip olduğuna inanmasına yol açtı. UGK liderleri Libyalıların ılımlı İslam fıtratında olduklarını ilan ettiler. Bunu da "El İslam El Vasati" ya da orta yol olarak tanımladılar. Bundan dolayı bunların milli güvenlik ve temel dini hürriyetler konusunda ilave ilkeler edinmeleri ve bunları Kaddafi sonrası yeni demokratik Libya şartlarına dönüştürmeleri gerekiyor.

UGK, başkanı Mustafa Abdulcelil'in Libya halkının sadece yüzde beşi olarak nitelendirdiği Kaddafi karşıtı kuvvetlerdeki daha militan kesimi eleştiride daha sağlam bir zemin üzerinde bulunuyor. Abdulcelil, bu hafta Trablus'a gelişinin zamanlamasını, eskiden Yeşil Meydan olan Şehitler Meydanı'nda yapılan bir toplantıya denk getirdi.

Öyle görünüyor ki, UGK'nin önde gelen İslamcı yöneliş taraftarları Arap alemindeki Müslüman Kardeşler'le irtibatlıdır. Abdulcelil görüşlerini açıklarken iddialarının tamamı ikna edici değil. Onun iddialarının odağı Libya'nın "Türk modeli"yle yönetilecek olmasıdır.

Tam tersine, bu açıklamalar Kaddafi'nin anti-emperyalist ideolojik görüşündeki ince ayrıntıları bastırıyor. Devrik liderin muhalifleri, UGK'nin Libya'da sivil toplumu tahrip etmek için elinden geleni yapan kişi olarak devrik liderin rejiminin adiliği ve rezilliklerini ortaya çıkarmakla her türlü övgüyü hak ettiğine inanıyorlar.

Şüphesiz Kaddafi göreve seçilerek gelmedi. O, askeri bir darbeyle iktidarı ele geçirdi. UGK'nin liderleri, Kaddafi'nin gittiği yoldan gitmeyeceklerini göstermekte kararlıdırlar. Onlar bir sene, mümkünse de sekiz ay içinde serbest ve adil seçim yapılmasında ısrar ediyorlar. Bununla beraber Kaddafi'nin Batı tarzı çok parti çoğulculuğu ve demokrasisindeki ikiyüzlülüğe karşı öfkeli çıkışlarının UGK'yi kuran koalisyon kuvvetlerine karşı fanatik bir saldırıdan başka bir şey olmadığını iddia etmek adil midir? Onun hayranları ve sempatizanları, Kaddafi'nin siyasi kariyerinin bir tür cesaret ve şahsi keşiften ibaret olduğunu, onun tüm meşhur konuşmalarının, menfur Yeşil Kitap'ının ve çirkin kıyafetlerinin bir tür kendisiyle dalga geçen bir mizah için olduğuna işaret ederler.

Şimdi UGK'nin Kurtuluş Ordusu, yetkisini halen devrik Libya lideri Muammer Kaddafi'ye desteğin kuvvetli olduğu ülkenin güneyine uzatmaya çalışıyor. Açıkçası, UGK'nin önerdiği parlamenter sistemde UGK'yi teşkil eden birbirinden tamamen farklı hiziplerin, sadece Batı demokrasileri tarafından açıklanan politikaları takip edeceklerini beklemek saçma olacaktır.

İkincisi hayal kırıklığı olabilir. 42 sene demir yumruklu bir otokratik lider tarafından yönetilen bir ülke bir gecede yaşayabilir bir demokrasi olamaz. UGK'nin, Libya'da Kaddafi sonrası siyasi düzende İslami yargılama konularını tanımada ve desteklemede önemli milli güvenlik menfaatlerine sahip olduğu inkar edilemez. Kaddafi tarafından benimsenen sözde sosyalist laikliğin siyasi olarak öldüğü, kaçınılmaz bir sonuçtur. Ama bu gerçekte Kaddafi rejimi tarafından tatbik edilen devlet kapitalizminin uygun bir sonucu olabilir.

Kaddafi'nin oğlu Saidi ve onun babasının üst düzey ve güvenilir yardımcılarının komşu Nijer'de siyasi sığınma için çalıştıkları ortaya çıktı. Göründüğü kadarıyla Kaddafi'ye sadık Tuareg kabilesinin adamları bunların Libya'dan kaçmalarına yardım etti. Saidi ve maiyetindekiler Libya'dan Tuareglerin karargahı durumundaki Agades vaha şehrine kaçtılar. Saidi'nin tekin olmayan çıkışı, UGK'nin, Libya'nın geçirgen sınırlarıyla ilgili problemini ortaya koydu.

Bununla beraber, Nijer'deki yetkililer, Saidi'nin ülkenin başşehri Niamey'e geldiğinde ısrar ettiler. Saidi'nin Nijer'de mi kalacağı yoksa Cezayir'de kızkardeşi Ayşe, annesi Safiye, erkek kardeşleri Muhamed ve Hanibal'a mı katılacağı belli değil. Seyfülislam'ın da halen Libya'da olduğuna inanılıyor. O ya Libya'nın güneyinde Fezzan'daki çöl şehri Sebha'da ya da Libya'nın en güney eyaleti, Kaddafi'nin memleketi Sirte'de. Seyfülislam'ın, siyasi var oluş sebebi olan, babasının ideolojik mirasını takip etmedeki çifte başarısızlığı, durumunun ümitsiz olduğu hükmüne varılmasına yol açıyor. Onun, UGK'nin ilerleyişine tepkisi sadece düşmanca değil, tam olarak kindarcaydı.

UGK, Seyfülislam'ın ihmal edilmesinin büyük bir tehlike olacağını vurguluyor. Bu, kısmen Kaddafi ve düşmanları arasında uzlaşılması mümkün olmayan siyasi farklılıklardan dolayıdır. Daha sonra Kaddafi, idealist bir Üçüncü Dünya lideri olarak Batılılaştırmanın gri dünyasından modası geçmiş anti-emperyalizmle aşina bir sözlü girişim sayesinde ayakta kalabilir.

Hoşgörü Libya’nın devrik liderinin döneminde umumi değildi. İç savaşla neticelenmemesi için siyasi anlaşmazlıkların giderilmesi teşebbüsleriyle UGK kendisini hoşgörülü olarak göstermeye çalışıyor. Kaddafi’nin adamlarının çoğu UGK yetkililerine teslim oldu. Uluslararası Af Örgütü, UGK Kurtuluş Ordusu tarafından işlenen gaddarlıklara karşı uyarıda bulundu. Bununla beraber, Batılı hükümetler genelde UGK’nin nispeten cömert ve ölçülü olduğuna inanıyor.

UGK liderleri Kaddafi’nin maiyetindeki suçlu unsurların cezalandırılmasında ısrar ediyorlar. Ama onlar Kaddafi destekçilerine karşı suçlamada bulunulursa bu suçlamaların resmen hukuki bir dikkate de mevzu olacağını savunarak dizginlenemez kinciliğe karşı da uyarıda bulundular.

UGK’nin yaklaşımı şimdiye kadar, Kaddafi'nin takipçi ve bağlıları endişelenirken şekil ve muhteva olarak kusursuz bir şekilde adil oldu. Hoşgörünün, Kaddafi sonrası Libyalılar tarafından yeniden öğrenilmesi gerekti.

UGK tarafından Türk modeli olarak adlandırılan modeli kopyalama yönünde yapılacak her türlü teşebbüs, Batılı liberal valizle uyuşmalıdır.

Mesele, Abdulcelil’in, merkezinde sivil toplum olan yeni bir Libya’nın mimarı olup olamayacağıdır. WikiLeaks tarafından ortaya çıkarılan ve ocak 2010’de Trablus’tan gönderilen ABD diplomatik telgrafına göre Abdulcelil, ABD’nin neoliberal politikalarını ve bilhassa ABD’nin Libya’daki Ticaret Hukuku Kalkınma programlarını destekleyen biri olarak belirtiliyor. O gerçekten Libyalı insanlar için yeni bir sosyal sözleşme yapmaya muktedir midir?

Abdulcelil, Kaddafi tarafından şubat ayında ayaklanmanın ilk günlerinde militan İslamcılar tarafından tutulan rehinelerin serbest bırakılması için görüşmeler yapmak üzere Bingazi’ye gönderilmeden önce yıllarca Genel Halk Adalet Komitesi sekreteri olarak Kaddafi’ye hizmet etti. Bingazi’de eski patronunu suçlayarak taraf değiştirdi. Kıssadan hisse şudur: UGK'nin ılımlı bir İslami demokratik güç olarak poz vermesi, kifayetsiz ve ikna edici olmayan bir liberal gündem bağlamıyla aklı başında bir şekilde uygulanamaz.

Kaynak: El Ahram

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas