Basından takip etmişsinizdir. Hükümet yabancıların mülk edinme sınırını yükseltti. Artık yabancı uyruklular Türkiye sınırları içinde 30 hektara kadar taşınmaz satın alabilecek.

Yeni düzenleme ile birlikte muhafazakar ve ulusalcı çevrelerden itiraz sesleri yükseldi.

"Topraklarımız yabancılara peşkeş çekiliyor" iddialarını yıllardır duyarım. Daha önce Türkiye'deki yer altı madenleri ve petrol konusunda yazmıştım. Resmi rakamlar, gerçeklerin hiç de anlatıldığı gibi olmadığını ortaya koyuyordu.

Dün, yabancılara toprak satışı konusunu konuşmak üzere "Büyük Türk Yalanları" konulu bir kitap üzerinde çalışan gazeteci Ersin Kalkan ile biraraya geldik.

Kitap çalışmasında "Topraklarımız Satılıyor" iddialarına geniş yer ayırmış.

İlk olarak Yunanlıların son 50 yıl içinde Türkiye'den satın aldığı 12 bin gayrımenkulu sordum.

Bu rakamı Ersin Kalkan da doğruladı. Gerçektende Yunanistan nüfusuna kayıtlı olan binlerce insan, İstanbul, Bursa, Balıkesir ve İzmir başta olmak üzere sahil şeridinden 12 bin gayrımenkul satın almışlar.

Ancak küçük bir ayrıntı var. Bu 12 bin taşınmazın %94'ü Yunanistan vatandaşı olan Batı Trakya Türklerine ait. %6'sı ise Türkiye'den göçetmiş Rumlar ve bazı ticari işletmeler tarafından satın alınmış.

Fener Rum Patrikhanesi mi? Patrikhane, otopark amaçlı kullanmak üzere sadece bir mülk satın almış...

Hatay meselesine gelince.

Bu bölgede, Suriye, Arjantin, Şili, Kanada, Lübnan ve Fransa başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen insanların birçok mülke sahip olduğu dikkatleri çekiyor.

Merak ettim, bir insan Arjantin'den, Kanada'dan Türkiye'ye gelip neden mülk satın alır. Hadi aldı diyelim, neden Hatay'ı tercih eder?

Ersin Kalkan'ın yabancıların Hatay'a olan ilgisi hakkında ulaştığı bilgiler çok ilginçti.

Bu insanlar, 1938 yılında Hatay'ın referandumla Türkiye'ye katıldığı dönemde de zaten mülk sahibiymiş. Türkiye'den dünyanın çeşitli ülkelerine göç eden Ermeniler, Hristiyan Araplar ve Nusayriler, daha sonra başka ülke vatandaşı olsalar da vergilerini ödeyerek bu gayrimenkullerle ilgili haklarını kaybetmemişler.

"Peki yabancılar Hatay'dan hiç mülk satın almamışlar mı" diye sordum.

"Almışlar" dedi. Yabancılar Hatay'da 36 yılda sadece bir mülk satın almış.

Sorularımın arasında Tunceli de vardı. Çünkü Tunceli tapu kayıtlarında yabancı uyruklulara ait birçok taşınmaz bulunuyordu.

Ersin Kalkan'a göre de Tunceli'deki arazi ve gayrımenkullere yabancıların özel bir ilgisi var. Ancak burada da beni şaşırtan bir ayrıntı ile karşılaştım. Çünkü Tunceli'den mülk satın alan yabancıların isimleri Ahmet, Mehmet, Hasan Hüseyin...

"Peki kim bunlar" diye sordum. Bu yabancılar, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra siyasi ve ekonomik gerekçelerle yabancı ülkelere iltica eden ve daha sonra bu ülkenin vatandaşı olan Tunceli doğumlu vatandaşlarımız.

Yabancı ülkelerde iş güç sahibi olan Norveç, İsveç gibi ülkelerin nüfusuna kayıtlı Tunceliler, birikimlerini, doğdukları topraklarda mülk satın alarak değerlendirmişler.

Ersin Kalkan, ben sormadan Almanların Alanya'ya ilgisi meselesine de girdi.

Alanya'da 5 bin civarında Alman vatandaşı yaşıyor. Ölenlerin yerine yenileri geliyor. Küçük bir kiliseleri ve mezarlıkları var. Kalkan'a göre bu ilgi, yaşlılık hastalıkları ile mücadele eden Alman hükümetinin bir politikasının sonucu. Almanya, yaşlı vatandaşlarına kredi vererek Akdeniz ülkelerinde yaşamalarını teşvik ediyormuş. Alanya sahillerine akın eden Almanların amacı misyonerlik falan değil, kaliteli bir yaşlılık dönemi geçirmekmiş...

En merak ettiğim soruyu sona sakladım: "Büyük İsrail Devleti Projesi ve Şanlıurfa"

Basında da yeralan iddia şu: Yahudiler Şanlıurfa'ya gelerek çocuk sahibi oluyor, bu çocuklar doğar doğmaz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluyor ve ülkemizdeki demografik yapı hızla Yahudiler lehine değişiyor.

Ersin Kalkan "Yahudilerin çocuk sahibi olmak için Şanlıurfa ve Mersin gibi şehirlere geldiklerini" söylüyor, ancak bunun "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak için yapılmadığının" da altını çiziyor. Çünkü yasalarımıza göre Türkiye'de çocuk sahibi olan yabancıların çocukları, ABD'de olduğu gibi doğrudan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olamıyor.

Yahudilerin Türkiye'de çocuk sahibi olmalarının çok basit bir açıklaması var. Türkiye'de tüp bebek uygulamasının maliyeti, İsrail'in beşte biri. Bu nedenle birçok İsrail vatandaşı tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmak için Türkiye'deki hastaneleri tercih ediyor.

Gelelim rakamlara... İspanya'da yabancıların mülk oranı %12. Bu oran Yunanistan'da %7. Bulgaristan'da ise %5. Türkiye'de ise bu oran sadece %02.

Aslında notlarım arasında birçok soru vardı. Ancak aldığım cevaplar "topraklarımız yabancılara peşkeş çekiliyor" iddiasının "Büyük Türk Yalanları"ndan biri olduğunu anlamam için yeterli oldu.

Bazıları olumlu yönde motive oluyorsa, İsrail'in, Yunanistan'ın, Almanya'nın gizli gizli toprak satın alarak Türkiye'yi ele geçirmeye çalıştığı efsanesine inanmaya devam edebilir.

Ben geçmişte de ciddiye almamıştım bugün de ciddiye almıyorum...