Siyonist Siyasi Düşünce Filistin Halkını ortadan kaldırmayı en azından marjinalize etmeyi amaçlayan tasavvur, görüş ve projeleri elinde bulundurmaktan hiçbir zaman geri durmadı. "Transferi" temel bir prensip olarak ya da şartların değişmesiyle değişmeyen, kutsal olduğu için dokunulmayan, Siyonist hususiyet için bir kaynak olarak sahip olduğu için değerli olan, dokunulmaz ve değişmez bir stratejik ilke olarak benimsedi.
Sınır, mülteciler, Küdus ve yerleşim alanları konularıyla ilgili nihai çözüm önerilerinden sözetmek uzamakla birlikte Siyonist Siyasi Düşünce transfer konusuna yeni bir boyut ya da başka bir formül getirmektedir: "Coğrafya Transferi". İsrail ve Filistin Yönetimi arasında toprak mübadelesini öngören düşüncelerde görüldüğü gibi Filistin'i bir vatan olarak ortadan kaldırmak, Filistin'i sadece bir toprak ve akar olarak hazırlamak.
Bu tarz bir transfer, Alman ırkını birbirine bitişik ve yapışık coğrafi bir kuşakta toplamak amacıyla Doğu Avrupa haritasını yeniden çizmeyi amaçlayan Nazi planlarından alınmıştır. Bunu şu an bakanlık yapan ve "Evimiz İsrail" Hareketinin lideri olan Avigrod Lieberman 2003'te IV. Hartselya Konferasında üçgende yer alan Arap köylerinden Filistin Devleti lehine vazgeçme gerekçesiyle ilgili yaptığı konuşmada dile getirdi.
Lieberman bir "barış" planını önermediğini bir"güvenlik" planını önerdiğini bir Filistin Devletini kurmak için bir kuşak aramadığını, İsrail Arapları sorunu çözecek bir ortak aradığını söylüyordu. Zira İsrail "iki devletli çözüm" öneri öldükten sonra "iki uluslu devlet" ihtimalini ortadan kaldırmak ve kendisinin bir "Yahudi Devleti" tanımını korumak istediği için toprak değişimini bunun bir aracı olarak görüyor.
ANLAŞMALI TRANSFER
İsrail, Filistin Yönetimini coğrafya transferini gerçekleştirmekle görevlendirmeye meyildir. Ta ki Siyonist Molidet Hareketi tarafından Mart 2002 sonunda yayınlanan belgede tanımlanan "anlaşmalı transfer" sıfatını kazansın: İki devlet arasında sivil vatandaşları barış amacıyla bir yerden başka bir yere nakletmeyi ya da yaşadıkları topraklarıyla birlikte nakletmeyi öngören "coğrafya transferidir".
Filistin Yönetiminin bu görevi yerine getirebilme kabiliyeti son derece müsaittir. Bir İsrail görevini yerine getirdiği müddetçe. Gerçek İsrail işgalini gizleyen bir vitrin rolünü oynamakta ve işgalci siyasetini organize etmede İsraillilere yardımcı bir araçtır.
Filistin Yönetimi Eski Romalılarda idam mahkûmlarının dipsiz bir uçuruma fırlatıldığı "Tarbi Kayası" görevini görüyor. Otoritenin sembolü olan "kapitol"den uzak değildir. Ancak burada Filistin örneğinde mahkûm edilen davanın kendisidir: İnsan ve vatan.
Coğrafya Transferi toprak mübadelesi girişimlerini ve planları arasındaki ilişkileri düzenleyen ortak bir paydası olmasıyla ayrılıyor: Ümmu'l Fahm kentinden ve civarından kurtulmak. Bunun da çeşitli nedenleri vardır: Batı Şeria 'ya kuzeyden mücavir olması ve toprağının verimli olması Filistin tarafını toprak mübadelesinin "eşit olduğuna" ikna etmeye yeter.
Filistinliler açısından Yahudi nüfusu dönüşümü Filistin Devleti'nde bir problem oluşturmayacaktır. Üstelik burası Şeyh Raid Salah'ın liderlik ettiği ve 1948 Araplarından 200.000 Filistinliyi barındıran İslami Hareketin Kuzey Kanadı olarak bilinen örgütün en önemli karargâhlarından biridir.
Onları Filistin Devletine dönüştürmesiyle ilgili olarak İsrail Devleti üç hedefi gerçekleştirmiş olacak:
1- "Yahudi Devletini" reddeden, bu devletin "siyasi kurumlarını" boykot eden, Mescidi Aksa'nın savunmasına, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ne işgale karşı mücadelelerine Filistin desteğini sağlanmasına çağıran bir Siyasi dini hareket belasından kurtulmak.
2- 1948 Filistin Demografik Obsesyon tehlikesini azaltmak için Filistinliler, Araplar ve Uluslararası kamuoyunun kabul edebileceği şekilde 200.000 Filistinliyi Yeşil Hat denen bölgenin dışına çıkarmak.
3- İsrail karşılığında Batı Şeria'da yeraltı su kaynakları üzerinde yer almak gibi bir özelliği olan Batı Şeria'daki yerleşim yerlerini, verimli toprakları ve buna ek olarak mükemmel askeri denetim bölgelerini elde etti. "Filistin Varlığının" kanallarını kesmek ve Kudüs'ü yutma gayesini gerçekleştirme görevini görmek.
DÜŞÜNCENİN BAŞLANGICI VE PROJELER
Toprak değişimi düşüncesi başlangıcı 2000 Temmuzunda Filistin Yönetimi ile İsrail arasında yapılan II. Camp David görüşmelerine gidiyor .Zira bu görüşmelerde İsrail tarafı Batı Şeria'daki yerleşim bölgelerini elinde bulundurma karşılığında Ummu'l Fahm ve civarını ya da Gazze şeridine paralel "Halutsa" bölgesini vermeyi teklif ediyordu.
"Halutsa" bölgesinin özellikle teklif edilmesinin amacı Filistin tarafını "Ummu'l Fahm" bölgesine ikna etmekti. Çünkü "Halutsa" bölgesi tarımın ve suyun olmadığı çorak bir bölgedir.
Filistin Delegasyonu bu toprak değişimini prensipte kabul etmişti. Bu gerçeğe dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Shlomo Ben-Ami 14/9/2001'de Haaretz gazetesine verdiği demeçte kendisine Filistin Haritasında Batı Şeria topraklarından %2.8'inden vazgeçilmesi karşılığında % 1.5 gibi bir toprakla değişme hakkı tanındığını dile getirdi. Toprakların Batı Şeria'ya bitişik olmasını istediler.
Görüşmelerdeki Amerikan tarafı toprak değişim önerisiyle ilgili beğenilerini dile getirdiler. Bu hususla ilgili olarak iki tarafa sunduğu özel öneri takas edilecek toprak oranlarını içeriyordu: Batı Şeria topraklarının % 96 ila % 97 artı 1948 topraklarından %1'ni ya da Batı Şeria topraklarından %94'ünü artı 1948 topraklarının % 3'ünü Filistin Yönetimine bırakmak.
2001'deki II. Hertselya Konferansında dile getirilen öneri Filistin Yönetimiyle İsrail arasında yeni görüşmeler başladığı zaman toprak ve nüfus mübadelesini içeriyor. Öneri yeşil hat bitişindeki Ummu'l Fahm gibi Arap belde ve köylerini Filistin Yönetimine bırakmayı ön görüyordu.
İLAVE PROJELER:
Nisan 2005'te Kadish Komisyonu "İsrail Toprakları" çerçevesinde yeni iyileştirmeler yapmayı önerdi. Bu önerilerden biri Yahudi Ulusal Fonu "Keren Kemet" ile İsrail arasında toprak mübadelesini öngörüyor. Bu öneriye göre İsrail'in merkezinde yer alan ve Fon'a ait olan toprakları devletin mülkiyetine bırakılacak buna karşılık El Celil ve El Nakab'ta aynı değerdeki toprakları Fon'a verilecek.
Bunun anlamı Filistinlilerin bu topraklarda hiçbir hukuka sahip olamayacağı anlamına geliyor. Eğer böyle bir hakka sahip olsalar bile bu hak ellerinden alınacak. 27/7/2007'de Al Nakap'ta Tavil Ebu Cerval köyünün başına gelen bu durumun fiili tercümesidir.
İsrail Eski Başbakanı Benyamin Netenyahu'nun siyasi danışmanı Uzi Arad, Amerikan New Republic gazetesinde 14/11/2005 tarihinde yayınlanan makalesinde yeşil hat bitişiğindeki Ummu'l Fahm, Are Vadisi, Tiba, Tira, Kefer Kasım gibi Arap köy ve şehirlerinden kurtulmak için Ariel, Ghosh Atsion ve Maale Adomim gibi Batı Şeria'da yer alan Yahudi yerleşim alanlarıyla mübadele etmeyi öngören kendisinin deyimiyle uzun vadeli bir plan önerdi.
Arad planında plandan etkilenecek Arap vatandaşlarına tazminat ödemeyi ve İsrail'de sahip oldukları tüm sosyal haklardan yararlanmayı önerdi.
PROJELER VE SONBAHAR GÖRÜŞMELERİ
Oğul George W. Bush, Kasım ayı ortasında düzenlenmesi kararlaştırılan bölgesel barış konferansına çağrı yapar yapmaz, Filistin Yönetimiyle toprak değişimine yönelik yeniden İsrail'in proje ve görüşleri başladı.
Bunun en bariz olanı Başkan Şimon Perez'in 1967 yılında işgal edilen topraklar üzerinde, belli bazı toprak parçaları değişimi yapıldıktan sonra bir Filistin Devleti kurulması önerisiydi. Mübadele oranı Batı Şeria'nın ve Doğu Kudüs'ün % 5'i kadar olacak. Bu İsrail'in Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşim bölgelerini elinde bulundurmaya devam edecek buna mukabil Filistinlilere kabul ettikleri takdirde 1948 Arapların oturduğu İsrail topraklarından aynı değerde toprak verilecek.
Eylül başında bundan sonra şimdiki İsrail Hükümet Başkan yardımcısı Haim Ramon'un prensipleri belgesinde ortaya çıktı. Belgeye göre "İsrail ırkçı duvar inşa etmekle Batı Şeria'daki sınırlarını kararlaştırmıştır". Bu Batı Şeria'nın % 3 ve % 8'lik bir bölümünü İsrail'e ilhak etmeyi buna mukabil Filistinlilere Batı Şeria'da kaybedecekleri topraklara karşılık yeşil hat içerisinde yer alan benzer oranda toprak vermeyi öngörüyordu.
Bununla bir taşla iki kuş vurulmuş olacak: Bir yandan Batı Şeria'da yerleşim alanları ilhak edilecek öte yandan 1948 Araplarından onbinlercesinden kurtulacak. Planın üçüncü saç ayağı ise İsrail ile Filistin Yönetimi arasında yayınlanan ve sonbahar konferansının temelini oluşturacak olan "ilkeler deklârasyonunu" oluşturan sekiz maddedir. Deklârasyonun sekiz maddesi şunu içeriyor: silahsız Filistin Devleti kurulur, sınırlarını 1967 haritalarına göre oluşturulur, Güvenlik ihtiyaçlarına, demografik gelişmeler ve insani gereksinimlere dayanarak dikkatle ittifak edilir. İsrail'in yerleşim alanlarını elinde bulundurmaya devam etmesi birebir toprak mübadelesi önünde kapı açar.
TAKAS EDİLECEK DİĞER TOPRAKLAR
Burada "diğer topraklardan" kastımız Filistin dışında kalan ve İsrail'in değişim ve takas hanesine soktuğu Suriye, Ürdün ve Mısır topraklarıdır.
Bu konuda iki proje var:
Uzi Arad tarafından 2004'te ortaya atılan ve Suriye'yle savaş konusunu çözmeyi hedefleyen bu ilk proje Suriye, Ürdün ve İsrail arasında bir üçlü toprak değişimini ön görüyor.
220 ila 280 km2 toprak İsrail'in elinde kalmaya devam edecek. Bu topraklar Golan'da İsrail'in kurduğu yerleşim alanları, su kaynakları ve Şeyh dağına ulaştıran bir menfezden oluşuyor. Suriye'nin bu topraklardan vazgeçmesi karşılığında Arad Suriye'ye, Suriye-Ürdün sınırı üzerindeki bölgede, daha önce iki ülkenin imzaladığı ve Suriye'nin Suriyeli vatandaşların oturduğu Ürdün topraklarına karşılık Ürdün'e tazminat verdiği sınır antlaşmasına konu olan topraklardan benzer bir toprak parçasını öneriyordu.
Buna mukabil İsrail Ürdün'e, İsrail-Ürdün sınırında ölü deniz güneyinde benzer ya da daha büyük bir toprak parçasını vermeyi ya da topraklarını kullandığı için İsrail'in Ürdün'e tazminat ödemeyi ya da ekonomik tazminat vermeyi öneriyordu.
İkinci proje ise İsrail Ulusal Güvenlik eski danışmanı General Giora Eiland tarafından Haziran 2006 tarihinde ileri sürdüğü teklifti: Teklife göre Ürdün'den özellikle El Eğvar (Ürdünün gıda deposu) bölgesinde tarımsal araziyi ve Mısır'da ( Kuzey Sina) 600 km2'lik bir bölgede Filistinlilere yerleşim alanlarını oluşturmak buna mukabil Batı Nakap'tan bazı yerleri Gazze şeridine ve ölü denizin güneyinden 100 km2'lilk bir alanı Ürdün'e katmak.
—Siyonist projelerinin arka planında gizli niyet ve ipuçlarına baktığımızda kuşkusuz "daha çok toprak, daha az Arap nüfusu" şeklinde özetlenebilecek Siyonist hedefin gerçekleştirilmek istendiğini görüyoruz. Karşılıklı toprak oranlarını değiştirme önerisi ise tamamen bir aldatmacadan ibarettir. Zira "Yahudileştirme" operasyonu Batı Şeria'da büyük toprak oranlarını yuttu.
Bu konuda Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Bürosunun yayınladığı Batı Şeria haritasında İsrail Yerleşim rejiminin ve korunan alt yapının Batı Şeria'nın % 40 gibi bir kısmını Filistinlilere yasakladığı gibi bir skandalı ortaya çıkardığını görüyoruz.
Filistin toprağı üzerinde Filistin'e vatanını ve insanını kaybettirmek Siyonist varlığın devamı için gereken bir şart. Siyonist siyasi düşüncenin görevi sadece bu şartı gerçekleştirmek için gerekli formül ve görüşleri elinde bulundurmaya devam etmektir.
Abdullah el-Hasan: Suriyeli gazeteci-yazar
Bu makale Mehmet S. Direk tarafında Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.