"Ergenekon" konulu tartışmalarda sık sık Teşkilat-ı Mahsusa'ya atıfta bulunuluyor. Teşkilat-ı Mahsusa'nın devamıymış bu örgüt. Milli İstihbarat Teşkilatı ve JİTEM de öyleymiş. Hep Enver Paşa ve arkadaşlarının başının altından çıkmış bu işler…

Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!

Dünyanın öbür ucuna bile gitseler zihinlerini Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının dışına çıkaramayan, ufuk nedir bilmeyen, "Türklük gurur ve şuuruna dayalı ulus devlet anlayışımızın payidar olması için Kürtlerin başına ne gibi çoraplar örebiliriz?" yahut "Cumhuriyet elitlerini korumak için İslamcılara karşı laik asabiyeti nasıl ayaklandırırız?" gibi meselelerle meşgul olmayı dünyanın en büyük davası belleyen zamane derin devlet kadrolarının, Asya ve Afrika'da ihtilal rüzgârları estirmeye çalışmış -ayrıca Avrupa ve Güney Amerika'daki ihtilal potansiyelleriyle de yatkından ilgilenmiş- olan İttihad-ı İslam'cı ve küresel intifadacı Teşkilat-ı Mahsusa ile ne alâkası var?

Teşkilat-ı Mahsusa'yı eleştirebiliriz, yerden yere de vurabiliriz; ama bu teşkilatı "Ergenekon"la, JİTEM'le, Türk İntikam Tugayı'yla filan aynı kefeye koyamayız. Koyarsak ona hakaret etmiş oluruz.

Teşkilat-ı Mahsusa -namı diğer Dünya İslam İhtilal Teşkilatları Birliği- dev bir siyasi projenin adıdır. Bu proje, İttihad-ı İslam davasına ve Garp dünyasının tehlikeli bulduğu diğer siyasi cereyanlara itibar edilmeyeceği sözü verilerek Lozan'da temeli atılan Kemalist cumhuriyetin kuruluşuyla beraber sona ermiştir. Kürtlerle didişmekten ve "dinciler"in kuyusunu kazmaktan başka marifeti olmayan "Ergenekon"a beşik arayanlar, cumhuriyet tarihinin 'ümmetten ulus çıkarmak' ve 'irticaın başını ezmek' gibi davalara adanmış tek parti dönemine baksınlar.


Kaynak: Yeni Şafak