Süpergüçlerin ve etkin ülkelerin de aralarında bulunduğu 70 ülkenin Taliban’ın ‘ılımlı’ unsurlarına diyalog ve müzakere çağrısı yapmak için Londra’da masaya oturması, özetle Batı’nın Afganistan’daki askeri seçeneğinin başarısız olduğunun ve hâlâ suskunluğunu koruyan Taliban’ın zaferinin ilan edilmesi anlamına geliyor.
Yenilgi ve teslimiyet ilan edilirken Taliban niçin işgalin ürünü olarak gördüğü Hamid Karzai hükümetine girsin ki? Taliban niçin işgal güçlerinin kendi toprakları üzerinde devam eden varlığını kabul etsin? Laik ve İslam dışı diye nitelediği Karzai anayasasını niçin kabul etsin? Usame Bin Ladin ve Kaide’yi niçin bıraksın? Bütün dünya Londra’da toplanıp zaferini kabul etmişken teslimiyet ve intihar kararını için imzalasın?
Bütün bu tuhaflıklar tek bir gerçeği teyit ediyor: Batı, Afgan bataklığından bir çıkış yolu bulmakta başarısız oldu. Zira toplantının açıklanan amacı Afganistan’ın kurtarılmasıydı, ancak bu zirve aslında Batı’yı kurtarma ve onurlu bir çıkış bulma girişimiydi. Tarihten ve deneyimlerden iyi biliyoruz ki, barış düşmanlarla yapılır. ‘Esasen savaşçı olmayan ılımlı Taliban üyeleri’ diye tanımlanan dostlarla barış yapılması tuhaf.
Ilımlı Taliban savaşçılarının satın alınması için 500 milyon dolarlık bir fon da oluşturuldu; teslim olanların bu fondan nasıl yararlanacağı da bilinmiyor. Bu kişiler Kabil’de yaşayabilecek mi? Mevcut hükümete uyum sağlayabilecekler mi? Silahı bırakmayan kardeşleri onları intikam almaksızın özgür bırakacaklar mı? Peki uzlaşı projesinin eski devlet başkanı Sıbgatullah Müceddidi’inin projesinden farkı ne olacak? Yarın Batı’dan rüşvet alma umuduyla sahte Taliban liderleri ve savaşçıları ortaya çıkacak mı?
Özetle çözüm bu değil. Londra konferansından eskisine göre daha güçlü çıkan Taliban, ne Kaide’yi bırakır, ne de Pakistan Taliban’ını. Taliban’ın genişlediğini, Özbekistan, Tacikistan, Doğu Türkistan ve Veziristan’daki müttefiklerinin yanı sıra İran’daki Cündullah’ı da kendisine çekecek biçimde projesini yaydığını görüyorlar. Taliban ABD’nin Afganistan’a saldırmasından öncekine kıyasla daha güçlü. (Mısır gazetesi Mısriyun, 3 Şubat 2010)
Kaynak: Radikal