Yemen güvenlik güçleriyle Şii Hüseyin Huti yanlıları arasındaki çatışmalar birkaç yıl önce başladığında hiçkimse bu olayların arkasında Suudi Arabistan'ın olduğunu tahmin edemezdi. Bu çatışmanın bir türlü bitmemesi görünürde bölge ülkelerini ve özellikle de Riyad'ı tedirgin etmeye başlamıştı.

Yemenli yetkililerinin iddiasına göre, İran devlete direnen Hüseyin Huti'yi destekliyor ve Yemen de karşılık olarak İran elçiliğini kapatmayı düşünüyor. Diğer Arap ülkeleri de İran'a karşı benzer suçlamalarda  bulunuyor. Suudi Arabistan'ın Yemen'deki iç savaşı İran'la bağlantılı görmesinin temel nedeni Şiilere duyduğu düşmanlık.

Riyad nihayet gizlice desteklediği Yemen'e açık destek vermeye başladı ve Yemen hükümetiyle beraber kasım sonunda Huti Şiilere karşı savaş başlattı.
Bu aslında Riyad ve Sana arasında önceden yazılmış senaryonun uygulanmasından başka birşey değildi. İlginç nokta şu ki, İran arabulucu olmak istedi ama Sana öneriyi şiddetle reddetti. Hatta Yemen Cumhurbaşkanı İran'ın arabuluculuk isteğini içişlerine karışmak olarak diye niteledi.

Riyad bu fırsatı geri tepmezdi
Yemen'in Suudi Arabistan'la sıcak ilişkileri var. Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih politikalarını Suudi politikalarıyla uyuşacak şekilde düzenlemeye özen gösteriyor. Dolayısıyla çoğu siyasi yorumcu İran'a karşı bu dolaylı savaşa Yemen'in değil de Suudi Arabistan'ın girdiğini varsayıyor.

Suudi Arabistan'ın Yemen Şiileriyle ilgili rahatsızlığı, İran'ın Şii dünyasının lideri haline gelmesinden kaynaklanıyor. Riyad Şiilerin güçlenmesini kendi ideolojisine karşı tehdit olarak algılıyor. Arap medyası da Suudi güçlerinin Yemenli Şiilerin kıyımına başlamasını överek, bu atağı sanki İran'a karşı bir savaşmış gibi yansıtmaya çalışıyor.

İran'ın Şiileri destekleyip desteklemediği iddiasında ne kadar gerçeklik payı var bilemiyoruz ama her olayda Tahran'ı suçlamak Riyad'ın işine geliyor. Zira Yemen'in kayıpları azınsanmayacak boyutlara ulaştı. Hükümet ve dolayısıyla Araplar Şiilerin bu kadar güçlü bir örgütün çatısı altında birleşmesini beklemiyordu. Paniğe kapıldılar ve sorunun acilen bitirilmesini hedeflediler. 'Bitirme'yle tabii ki Şiilerin öldürülmesini, güçsüzleştirilmesini ve sindirilmesini kastediyorlar.

İkincisi, Yemen sadece İran'ı değil Libya'yı da suçluyor. Yemen hükümeti Suudi Arabistan'ı yanına alarak kendi Sünni temelli iktidarını korumak adına ikincil vatandaş muamelesi yaptığı Şii halkına düşman politikasıyla yaklaşıyor. Dolayısıyla bu dengesiz savaş aslında Batılı güçlerin İran'a karşı izlediği düşmanlık politikası çerçevesinde de yorumlanabilir.

Üçüncüsü, Yemen hükümeti temsilcileriyle Şii militanların Katar arabuluculuğunda biraraya gelmelerine rağmen müzakereler sonuçsuz kaldı. Böylece Yemen hükümeti Şii halkının ve militanların isteklerine duyarsız kalmayı yeğlediğini göstermiş oldu. Yemen Şiileri yok etmek istiyor ve bu çatışma bir fısat. Nitekim askeri uçaklar Şii bölgelere kimyasal bombalar atmaktan bile çekinmedi.

Son olarak, bu savaş aslında Araplar arası empati oluşturarak İran'a ve Şiilere karşı bir cephe yarattı ve Batı'nın istediği de buydu. (İran gazetesi İtimad, 5 Aralık 2009)

Kaynak: Radikal