İstihbarat anlaşmaları ve birey değiş tokuşu işte böyle gerçekleştiriliyor. İran’ın Filistin, Lübnan ve Arap örgütlerini desteklemesinin nedeni Filistinlilerin veya Arapların sorunlarına yardım etmek değil. Tahran bu kartlara ihtiyaç duyduğunda kullanabilmek için destek veriyor.

Molla rejiminin, uranyum zenginleştirmeyi durdurup uluslararası toplumla tam işbirliği yapmazsa saldırıya maruz kalacağını ima eden Batı ve İsrail tehditlerinin gölgesinde, nükleer çıkmazdan kurtulmak için bir karta muhtaç olduğu ortada. Dahası, Şah karşıtı devrimin ilk yıllarına dönen rejim, sokakları patlatma noktasına getiren bir iç siyasi kriz yaşıyor. Bu durumda İran’ın bir yandan İsrail baskısını hafifletirken, diğer yandan yandaşlarının güvenini kazanmak ve kendisini muhalifleriyle düşmanlarına ulaşacak kadar güçlü göstermek için bir kartı kurban vermekten başka seçeneği yoktu.

Beluci Cündullah hareketinin lideri Abdulmelik Rigi bu bağlamdaki bir uluslararası istihbarat anlaşmasıyla tutuklandı. Zira İran istihbaratı kendisiyle yıllardır savaşan bu adamı yakalamaktan acizdi. Cundullah birçok istihbarat subayını ve Devrim Muhafızları mensubunu esir almıştı. Bu kişilerin bir kısmını idam etti, bazılarını rejimle esir değişimi anlaşmaları kapsamında serbest bıraktı. Bir kısmını da elinde tutuyor. Tahran, Rigi’yi tutuklama veya öldürme yönelik girişimlerinin başarısız olmasının ardından, bölgesel ve uluslararası istihbarat organlarıyla anlaşmalar yoluna başvurdu.

Bu bağlamda, bu tür durumlar için hazırladığı kartlardan birini kurban etmesi gerekiyordu ve Rigi’ye karşılık ödediği bedel Hamas komutanı Mahmud el Mabhuh oldu. İran, Cundullah’ın unutamayacağı darbeler vurduğu istihbarat organlarına itibarını kazandırmak için, tıpkı PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Türk istihbaratınca yakalanmasına benzer şekilde, Rigi’yi kendisinin yakaladığını iddia etti. Oysa Rigi Pakistan istihbaratınca İran’a teslim edildi. Pakistan, kendi topraklarında olduğunu belirlediği Rigi’yi 21 Şubat’ta yakaladı. Rigi’nin Arap Körfezi üzerinde inişe zorlanan uçakta tutuklandığı iddiasına inanmak isterseniz, Somalili milislerin korsanlığının meşruiyetini kabul etmeniz gerekir.

Mabhuh suikastının küçük ayrıntılarını açıklayan Dubai polisinin elinde birçok bilgi daha var. Polis, Mabhuh’un öldürülmesinden saatler önce Dubai’de bir alışveriş merkezinde buluştuğu Devrim Muhafızları’nın istihbarat unsurlarından Çin’e gitmesi için bir uçak bileti aldığını biliyor.

Mabhuh, Hamas’a gönderilecek silahları kontrol etmesi amacıyla Çin’e gitmesi için Devrim Muhafızları’nca çağırıldı. Devrim Muhafızları istihbaratı, bu silahların satın alındığını ve bir Çin petrol şirketi kanalıyla bir Arap ülkesine, oradan da Gazze’ye gönderileceğini iddia ediyordu. İran istihbaratı Şam’daki Irak elçiliğinden Mabhuh’a bir Irak pasaportu çıkarttı ve silah yüklemesinin ayrıntılarını belirlemek amacıyla Devrim Muhafızları unsurlarıyla buluşması için Dubai’de durmasını istedi. Tüm bunlar Mabhuh’un öldürülmesi için yapılıyordu.

İnsan burada İslami Cihad lideri Fethi Şikaki suikastını hatırlıyor. Şikaki 1995’te İran-İsrail anlaşması kapsamında Mossad tarafından Malta’da öldürülmüştü. Şikaki İran’la, ilişkilerini sonlandırmasıyla sonuçlanan şiddetli bir anlaşmazlığa girmişti. Sahte pasaport taşımasına ve sakalını tanınyamayacak şekilde kesmesine rağmen, İslami Cihad’ın enformasyon ofisinde çalışan bir İran-İsrail çifte ajanının verdiği bilgiler sayesinde suikasta uğradı. Bu ajan, Şikaki’den kısa süre sonra Lübnan’da öldürüldü. Acaba İran rejiminin uzantıları bu olaydan ders çıkardı mı? (Mısır gazetesi Mısriyyun, 28 Şubat 2010)

Kaynak: Radikal