Yemen’deki iç savaşa Suudi Arabistan liderliğinde yapılan müdahale, hem koalisyonun büyüklüğü hem de hızla plan üzerinde birleşilmesi sebebiyle önemlidir. Hafta sonu Yemen’deki özel operasyon kuvvetlerini çeken ABD’ye Suudi hava kuvvetlerinin kullanılacağına dair sadece kısa bir uyarı yapıldı.
Amerikalı ve Arap yetkililer, bize askeri eylemi tetikleyenin, Yemen’in liman şehri Aden’e saldıran İran destekli Husi isyancılar olduğunu söylüyorlar. Devlet Başkanı Abdurabbu Mansur Hadi ay başında şehre sığınmıştı. Perşembe günü Suudi jetleri Yemen’de Husi mevzilerini bombalarken Mısır savaş gemileri de Kızıldeniz’le Arap Denizi arasında stratejik bir su yolu olan Aden Körfezi’ne girdi.
Müzakerelere yakın kaynaklara göre Amerika'nın Orta Doğu’daki geleneksel müttefikleri -Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve Mısır- askeri koalisyonu mart başında oluşturmaya başladı. Amerikalı yetkililer bize, Suudilerin pazar gününe kadar ABD’nin yeni ittifakı nasıl destekleyebileceği hususunda Obama yönetimiyle detaylı, üst düzey görüşmelere başlamadığını söylediler.
Milli Güvenlik Konseyi sözcüsü Bernadette Meehan, perşembe günü, “Suudiler ve Körfez’deki diğer partnerlerimiz, saldırıdan önce günlerce askeri eylem de dahil ne tür bir seçenek düşündükleri hakkında bizimle görüşüyordu” dedi.
Saudi Arabistan'ın Washington’daki büyükelçisi Adil El Cubeyr de Meehan'ın söylediklerini destekledi. O, perşembe günü CNN’e yaptığı açıklamada, “Aylardır bu meseleyi ilke bazında Amerika Birleşik Devletleri’yle tartışıyorduk. Zaman yaklaştıkça daha detaylı görüşmelere başladık. Harekete geçme konusundaki nihai karar, Yemen’deki durum sebebiyle son ana kadar verilmedi. ABD bizim ne düşündüğümüzü net bir şekilde görüyordu. Bu konuda Beyaz Saray’la yakından istişare ettik ve iş birliği yaptık" dedi.
Zamanlama konusunda herkes aynı fikirde değil. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) komutanı General Lloyd Austin, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde perşembe günkü oturumda, Suudilerin gerçekten Yemen’e saldıracaklarını, operasyonun başlamasından bir saat öncesine kadar bilmediğini söyledi. Görev sahası Yemen’i de kapsayan Austin, normalde böyle bir askeri operasyonu bir saatten daha önce öğrenmeyi bekler. İsminin açıklanmasını istemeyen başka bir CENTCOM yetkilisi ise perşembe akşamı bize, Austin’in hafta sonu bir şeyler olacağına dair “işaretler” aldığını ama çarşamba gününe kadar bu konuda nihai teyid almadığını ifade etti.
ABD meclis üyelerine bilgi veren Suudi yetkililer, koalisyonla ilgili planların Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a yaptığı ziyareti takiben üç hafta önce başladığını söylediler. Erdoğan, toplantılar sırasında Yemen’de muhtemel askeri eylem konusunda bilgilendirildi, Türkiye’nin eylemi destekleyeceğinde anlaşıldı.
Bu yüzden, Erdoğan’ın perşembe günü Türkiye’nin operasyonu onayladığını ve hatta ülkesinin lojistik destek bile verebileceğini söylemesi şaşırtıcı değil. Erdoğan, France 24’e verdiği mülakatta, “Suudi Arabistan’ın müdahalesini destekliyoruz” dedi. “İran ve terörist gruplar geri çekilmeli.”
Operasyon planıyla ilgili daha fazla detay, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Enver Gargaş tarafından perşembe günü gönderilen Arapça tvitten geldi. O, tvitinde, “Kararlılık Fırtınası Operasyonu kararı aceleyle alınmadı, öncesinde Husi grubuna karşı yoğun siyasi müzakereler, çabalar ve girişimler yapıldı. Operasyon, BAE tarafından ‘tüm kapılar çalındıktan sonra’ geldi" dedi.
Arap diplomatlar ve ABD yetkililerine göre, sonunda koalisyon Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da hafta sonu yapılan ve Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Bahreyn’den üst düzey yetkililerin katıldığı toplantıda oluşturuldu. Suudi basını o zaman konferansın Yemen’deki krizin ele alınması için düzenlendiğini bildirmiş ama askeri kuvvet kullanımının değerlendirildiğine dair herhangi bir emarede bulunmamıştı.
Planla ilgili bazı detaylar halen müphem olarak kalsa da bir şey açık bir şekilde ortada: Suudi girişimi, Amerika’nın geleneksel Arap müttefiklerini İran’a karşı getiren yeni Orta Doğu Soğuk Savaşı’nda büyük bir adımdır. Bu karmaşık durum Amerika’nın bölgesel politikalarında da karışıklığa yol açtı. Başkan Barack Obama yönetimi bir yandan bu hafta sonu İsviçre’de İran’la nükleer bir çerçeve anlaşması yapmaya çalışıyordu. Suudi Arabistan ve Sünni Arap komşuları, özellikle İran’ın Lübnan, Irak, Suriye ve Yemen’de düşmanlarını desteklemedeki rolünü göz önüne alarak bu anlaşmadan endişeliler.
Obama şimdi Yemen’de İran tarafından desteklenen Husi milislere karşı savaşa yardım ediyor. (ABD yetkilileri, bize ABD ordusunun Suudi jetlerine yakıt ikmali yaparak ve insansız hava araçları ve uydulardan elde edilen görüntülerle Suudi liderliğindeki operasyona destek verdiğini ifade ediyorlar.) Bu sırada ABD savaş uçakları komşu Irak’ta da Tikrit’te IŞİD’e karşı savaşan ve İran’a yakından bağlı olan Irak kuvvetlerine destek mahiyetinde saldırılara başladı. Bu bariz tezat, İran ve müttefiklerinin de kafasını karıştırıyor. İran destekli Şii milislerden bazıları kendilerini destekleyen ABD hava saldırıları sebebiyle Tikrit’te savaşa son vereceklerini duyurdular.
Durum, bazı önde gelen kanun yapıcılar için de kafa karıştırıcı. Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi başkanı Senatör John McCain, perşembe günü gazetecilere Suudi liderliğindeki operasyona herhangi bir ABD yardımı olduğunu zannetmediğini söyledi. O, “Suudi Arabistan liderliğindeki bu ülkeler, ne bize haber verdiler ne de bizim iş birliği ya da yardımımızı istediler” dedi. “Bu, bizim İran’ın tarafını tuttuğumuza inanmalarından dolayıdır.”
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nde Körfez meseleleri uzmanı Simon Henderson, bize Yemen için yeni koalisyon kurulmasının ABD yönetimi için bir başarısızlık olarak değil, Amerika’nın Orta Doğu’daki geleneksel müttefiklerinin gücünün bir göstergesi olarak bakılması gerektiğini söyledi.
O, “Bu, Amerika’nın Arap müttefiklerinin hem kendi aralarında hem de Washington’la iş birliği yapmak istediklerini gösteren önemli bir örnektir” dedi. “İran’ın nükleer meselesine yönelik diplomasimiz konusunda Arap müttefiklerdeki endişelere rağmen Arap başkentleri Washington’u döngünün içine çekmenin gerekliliğini iyi biliyor.”
Şimdi mesele, Obama'nın Yemen’de Amerika’nın müttefiklerine olan desteğinin, İsviçre’deki nükleer müzakerelerde İran’ın yeni bir müttefik olma ihtimalini güçleştirip güçleştirmeyeceğidir.
Yazarlar: Eli Lake ve Josh Rogin
Kaynak: Bloomberg
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu