Türk liderlerinin Suriye’ye dışarıdan müdahaleden kaçınma yönündeki endişeleri, Batı’nın yakın tarihte Ortadoğu’da gerçekleştirdiği askeri harekatlar göz önüne alındığında anlaşılabilir. Fakat Esad rejiminin muhalefet üzerindeki baskısı gaddarca da olsa, Batının askeri müdahale gerçekleştirmesi uzak ihtimal; çünkü ABD ve Avrupa’nın imparatorluk zabıtalığına duyduğu iştah ve bunu yapma kapasitesi keskin biçimde geriledi.
Tabii ki Batılı güçlerin müdahalesini engelleyen Suriye’ye özgü pek çok sebep var. Başkan Beşar el Esad’ı devirmenin bölgesel sonuçlarından korkuyorlar ki hızla bir mezhepler arası iç savaşa dönüşerek Lübnan ve Irak’taki partizanları kendine çekebilir. Esad’dan nefret ediyor olabilirler fakat Batılı güçler onu jeopolitik alanda yönetilebilir ve öngörülebilir olarak görmeye meyilliler: Sünni Müslüman isyancıların içeride rejimle girecekleri silahlı çatışma, ABD ve müttefikleri için daha da nahoş olan unsurlar tarafından yönetileceğe benzer.
Sonra Rusya ve Çin’in Güvenlik Konseyi’nde veto haklarını, Suriye’ye gerçekleştirilecek herhangi bir uluslararası müdahaleye BM’nin onay vermesini engellemek için kullanacaklarını açıklamış oldukları gerçeği var. Ve tabii ki Suriyelilerin kendileri bu tip bir müdahale için çağrıda bulunmadılar.
Fakat bu engeller bir kenara konduğunda bile Batılı güçlerin iç durumları, özellikle Afganistan, Irak ve Libya’da mevcut kan ve servet taahhütlerinin ışığında, Suriye’ye bir müdahaleyi olasılık dışı hale getiriyor. Bu savaşlar Batılı liderlerin cevap vermesi gereken seçmenler arasında, dış askeri karışıklıklara karşı artan bir yorgunluk ve direniş yarattı.
Afganistan’da, II. Dünya Savaşı’ndan iki kat daha uzun süren fakat o toplumu dönüştürme yönünde bugün beş yıl önce olduğundan daha iyi bir manzara sunmayan çatışmanın Amerika’ya maliyeti yılda 100 milyar doları aşıyor ve açıkça çok az ilerleme kaydediliyor. Neticede Washington’u Afganistan’daki masraflarını kısmaya zorlayan, karadaki durumdan çok mali yük olabilir.
Geçen hafta Afganistan politikası ile ilgisi olan kıdemli bir yönetim yetkilisi Washington Post’a şöyle dedi: “Yeni güç para. Tartışmayı “Strateji işe yarıyor mu?” sorusundan “Bunu karşılayabilecek miyiz”e çevirdi. Ve bu şekilde baktığınızda, şu andaki harekatın kapsamı çok çok daha az savunulabilir.”
Kısa süre önce gerçekleştirilen bir anket Amerikalı seçmenlerin yalnız yüzde 26’sının ABD’nin Libya’daki askeri müdahalesini desteklediğini, yüzde 42’sinin ise müdahaleye karşı olduğunu ortaya çıkardı. Başkan Barack Obama Kongre’de gittikçe artan bir muhalefetle karşı karşıya ve bu çatışmada ABD son derece bilinçli şekilde, Avrupalı güçleri desteklemek gibi sınırlı bir rol oynuyor olsa da, Kongre’nin Libya’daki ABD operasyonlarının finansmanını kesme yetkisi var. Savunma Bakanı Robert Gates, ABD’nin Libya’da hiçbir can alıcı ulusal çıkarının tehlikede olmadığını fakat Avrupalı güçlere harekat için destek vermeye ve olanak sağlamaya istekli olduklarını açıkça belirtti.
Fakat gerileyen ekonomisi Amerika’nın dünyanın zabıtalığını yapma becerisini sınırlı hale getiriyorsa, durum Avrupalı NATO müttefikleri arasında oldukça daha vahim; çünkü oradaki kamuoyu, yabancı savaşlara Amerikalıların olduğundan çok daha güçlü biçimde karşı. Katı gerçeklik, Bakan Gates’in ittifak için “kötümser bir geleceğe” delalet ettiği yönünde uyarıda bulunduğu Libya harekatında gün gibi açıktı. Üye ülkelerden yalnız sekizi savaş görevi için hava taşıtlarını hazır hale getirdi ve Avrupalılar’ın Libya’daki gibi bir hava muharebesini devam ettirmek için gereken mühimmatı Nisan sonunda tükenmeye başladı.
İleri gelen İngiliz yetkililer geçen hafta mevcut harekatın, ulusal kaynaklar ciddi anlamda yeniden tahsis edilmeden yaz sonrasına dek sürdürülemeyeceği yönünde uyarıda bulundular ve Fransızlar, Libya’ya uçuşların yüzde 40’ının gerçekleştirildiği uçak gemisini Eylül’de geri çekmeyi planlıyorlar. Üstelik yerine konacak belirli bir gemi yokken. Ve mevcut taktiklerin Kaddafi rejimini yaz sonuna kadar yerinden edeceği net olmaktan çok uzak.
Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana Avrupa savunma bütçelerindeki kesintiler, ittifakı, ABD aslan payını almadan dış savaşlarını sürdürmek konusunda acı biçimde eksik donanımlı bıraktı. Başkan Obama, Amerika’ya bir trilyon dolardan fazla maliyetle yük bindiren ve binlerce kişinin sakatlanmasına ve ölmesine sebep olan on yıllık savaşa bir son vermek üzere harekete geçiyor. Washington, bırakın yeni ve kaçınılmaz biçimde daha karmaşık bir cephe açmayı, Libya’daki sorumluluğu üstlenecek durumda değil. Katı ekonomik tasarruf tedbirlerini protesto etmek için sokaklarda olan yüz binlerce insanın Trablus veya Şam’a bomba atmaya para harcamak konusunda pek sabır göstermeyeceği Avrupa’da ise muhalefet daha da güçlü olacaktır.
Suriye’deki gaddarlık üzerine kafa patlatırken, yalnız iki yıl önce Türkiye’nin dış politikasındaki “yeni Osmanlıcılık” üzerine endişeli diplomatik iç yazışmalar yapanlardan bazıları bugün gizlice, Yeniçerilerin eski Osmanlı vilayeti Suriye’ye karışıklığın yatıştırılması için konuşlandırılmasını hoş karşılayabilirler.
Kaynak: Star