Suriye ordusu, Beşşar Esad’ın merkez payandasıdır; ordu olmaksızın rejimi çabucak düşer. Suriye ordusu gitgide muktedir hale gelen bir muhalefetle aylardır savaşmanın, görev alanının genişlemesinin,  ordudan kaçanların ve yaralıların artmasının verdiği strese şimdiye değin dayandı. Bu baskılar azalmayıp artıyor ve ordunun ilelebet buna dayanması muhtemel değildir. Bir noktada kırılacak, dağılacak yahut rejimin bâkiyelerini korumak amacıyla Nusayri bölgesine geri dönecektir. Alternatif olarak, bazı birimler kendilerini korumak maksadıyla rejim karşıtına dönüşebilirler. Uluslararası câmia, baskıyı artırmak ve süreci hızlandırmak için emektar ve etkili silahlı muhalefet güçlerine askeri yardım sunmalıdır.

Savaşın değişen doğası

Rejim kuvvetlerini silahlı muhalefetle boy ölçüşmeye sevkeden Suriye’deki iç savaş bir yıldır gelişmekte ve savaş aralıklı, dağınık çatışmalardan çıkıp önemli yerleşim birimlerinde süren muharebeye dönüşüyor. İdlib, Halep, Humus, Deraa, Dar el Zor ve Şam semtlerinden neredeyse her gün çatışmalar yaşanıyor. Örneğin 10-18 Haziran arasında Dar el Zor’da, 14-18 Haziran’da Rif Şam’da her gün çatışma haberleri geldi.

Geçen ay ülke genelinde seksenden fazla yerde çatışma yaşandı; bu sayı Mayıs ayında yetmişti. Lazkiye ve Dar el Zor’da çarpıcı bir artış göze çarptı. Rejim kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu arasında yaşanan çatışmanın hızı tırmanıyor; savaşın başladığı zamandan beri en çok çatışma Haziran ayında gerçekleşti. Yerel Eşgüdüm Komitesi ve Suriye İnsan Hakları Gözlem Merkezinin Haziran raporlarında 250’den fazla silahlı çatışma rapor edildi.

Suriye ordusunun karşısındaki meydan okuma

Savaş yoğunlaşırken Suriye ordusu dört stres etkeniyle yüz yüzedir.

Muhalefetin artan yetenekleri: Silahlı muhalefet güçleri gitgide göz korkutucu hale geliyorlar. Birlik olmamalarına ve sınırlı ateş gücüne rağmen Sünni nüfusun desteğini almayı sürdürdüler; şehirlerde ve kırsal bölgelerde etkin bir şekilde savaştılar; daha çok sayıda ve daha iyi silahlı adamlar istihdam ettiler; komuta-kontrol yapıları daha etkin; Suriye ordusuyla ve Şebbiha ile nasıl daha iyi savaşılacağını öğrendiler.

Coğrafya: Suriye girift şehir ve kırsal alanları olan büyük bir ülke. İletişim hatları  bazı yerlerde uzun, sınırlı ve saldırıya açık. Örneğin, Şam’ın Halep’e uzaklığı 190 mil; Humus ise Dar el Zor’a 225 mil uzaklıkta. Şam’dan kuzeye veya Humus’tan doğuya ilerleyen rejim güçleri uzun bir yürüyüşle karşı karşıya ve kilit noktalar arasındaki mesafe kısa olduğunda bile iletişim hatları saldırıya açık; karayollarında görülen imha edilmiş çok sayıda araç bunu göstermektedir. İlave olarak, Suriye yönetimi tüm bir ülkeyi sürekli kontrol altında tutamaz. Rejim kuvvetleri mevcut olmadığı zaman Özgür Suriye Ordusuna bağlı birlikler şehirlerde ve kırsal bölgelerde nispeten serbestçe hareket edebilmektedirler. Doğrusu, “360 derecelik bir savaş” bu; çatışma enine boyuna ülke çapında yaşanmaktadır ve rejim her yerde savunma yapmak durumundadır.

Harekâtların temposu:  Rejim Mayıs ayı ortalarından bu yana harekâtlara hız verdi; muhalif unsurlar da faaliyetlerini artırıyorlar. Çatışmanın sürmesi ve yoğunluğunun artması, rejim güçlerinden daha fazla şey talep ediyor. Ordu son haftalarda Halep ve Dar el Zor’a oradaki rejim güçleri direnişi bastıramadığı için tugay çapında veya daha büyük zırhlı takviyeler göndermek zorunda kaldı. Dahası, Halep’te rejimin büyük bir harekâtı an meselesi gibi görünüyor.

Zayiat: Ordu muharebe, ordudan kaçanlar ve firar yüzünden artan zayiatla karşı karşıya. Suriye İnsan Hakları Gözlem Merkezi ve Suriye yönetiminin bildirdiğine göre rejim güçleri Haziran ayında her gün 20 ila 25 asker kaybetti; yaklaşık seksen asker ise yaralandı. Nusayrilerin elindeki ordu “sadâkat kayıplarından” da çekiyor yani Sünni askerlere güvenemiyor. Sünni askerlerden bazıları silahsızlandırıldı veya tutuklandı; bazıları ise orduyu içerden vurmaya devam ediyor. Psikolojik zayiatın da bir etken olduğuna şüphe yoktur: Bazı personelin emredilen görevlerin asgarisini yapmaları veya rejimle özdeşleşmedikleri için daha da azını yapmaları muhtemeldir.

Ordunun önündeki ihtimeller

Ordunun kaderi bazı sorulara bağlı. Birincisi, bugüne değin izlediği muhalefeti yıpratma stratejisiyle kazanabilir mi? Savaşla geçen bir yıldan sonra mümkün görünmüyor. Silahlı muhalefetin sayısı, eylem alanı, gelişmişliği, harekâtlarının yoğunluğu gittikçe artıyor.

İkincisi, ordu, kaynaklarını kullanmanın yeni yollarını bulup onlara intibak edebilir mi? Yetenekleri burada da sınırlı duruyor.  Bunun bir nedeni de rejimin bir bütün olarak çatışmaya yaklaşımında yatmaktadır; rejimin yaklaşımı, anlamlı bir isyan bastırma stratejisini hükümsüz kılmaktadır. Hiçbir “kafaları ve gönülleri” kampanyasının, Sünni nüfusun çoğunluğunu Özgür Suriye Ordusundan koparma şansı yoktur. Sadâkatçi generaller ve rejim çetelerinin elindeki etkin komuta sayesinde meydan okumaları ciddi şekilde analiz etme ve gerçekçi çözümlerin uygulanması ihtimali pek yok. Harekâtlar ve taktikler bayat, muhayyileden yoksun görünüyor; pek çok harekât ise zayıf bir şekilde icra ediliyor. Ordu hacim ve ateş gücüyle kazanmaktadır hünerle değil.

Ancak bazı etkenler var ki ordunun halen bütünlüğünü korumaya yaramaktadır. Ordu ve rejim, Nusayri personelin sadâkatine sahip; bunların çok azı ordudan kaçtı.  Rejime sadâkat, diğer türden  (şahsi kararlılık gösteren veya konum-imtiyaz-ücret gibi faydalar gözeten) askerler için de bir etkendir.  Diğer bazıları rejim değişikliğinin veya ordudan uzaklaşmanın neticelerinden korkmakta ve dolayısıyla da birlik halinde olmaya güdülenmektedir. Ayrıca, savaş nihâi olarak kaybedilmediğinden dolayı da pek çok asker (şansları rejime bağlı olanlar) halen Esad’ın kazanacağına inanıyor olabilirler.

Ordu, gerginliği azaltacak adımlar da attı. Harekâtlarını desteklemek için büyük ölçüde Nusayri Şebbiha güçlerini kullanmakta, piyadelerin,  zırhlı birliklerin, Sünni er ve subayların sadâkatleri üzerindeki stresi azaltmaktadır. Haberlere göre bazı tugayları dönüşümlü olarak savaştırıyor; biri dinlenirken diğer savaşıyor.

Bundan başka, baskılar artmasına rağmen, ordu askeri şiddet kapasitesini tam olarak kullanmış değil. Sivillere ve askeri hedeflere karşı topçu birliklerini kullanıyor olsa da bu tür silahları daha yoğun olarak da kullanabilirdi. Ordunun muktedir olduğu bir bombalamaya hiçbir yerde şahit olunmadı.

180 mm çapındaki toplarını, çapı 220-333 mm arasında değişen topçu roketlerini kullanmadı. Sabit kanat savaş uçaklarını da dâhil edebilirdi. Rejimin elinde kara saldırısı veya saldırı rolü için tasarlanmış 275 uçak ve ilaveten bu nevi amaçlara uygun başka araçlar var.

Rejim kimyasal silah kullanmaya da karar verebilirdi. Bu adım, yol açacağı uluslararası fırtına yüzünden ihtimal dâhilinde görülmüyor fakat hepten göz ardı da edilemez. Böylesi bir hamle her hâlükarda rejimin ölüm sancılarının işaretidir.

Genel manzara

Destekleyici etkenler ve tırmandırıcı yetenekler bir tarafa, Suriye ordusu üzerinde işleyen yıpratıcı süreçler birikmekte ve de hızlanmaktadır. Ordu bu meydan okumalara cevap veremediği takdirde çökmesi muhtemeldir her ne kadar bunun ne zaman olacağını tespit etmek zorsa da.  Son, bir anda gelebileceği gibi daha muhtemel olanı, tedrici çözülmeyle de gelebilir.

Özgür Suriye Ordusu’nun planlama, istihbarat, muharebe, komuta-kontrol yeteneklerinin iyileştirilmesi bu süreci zannedersem daha da hızlandıracaktır. Suriye’de oyunun sonunun her hâlükarda karman çorman ve şiddetli olması mümkündür ancak rejimin çöküşünü hızlandırmak hasarın bir kısmını sınırlandırabilir. Özgür Suriye Ordusu’nun kapasitesini genişletmek, Esad sonrası dönüşümün üstesinden gelmesi için onu daha iyi bir konuma da yerleştirir. Ordu parçalanıp dağıldığında rejim silinip süpürülecek ki muhalefetin elinde onun yerini alacak hazır bir şeyler olmalı.

Yazar hakkında: Emekli savunma istihbarat yetkilisi, WINEP’te savunma araştırmacısı.

Kaynak: WINEP

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı