Yıllar yılı Kızılderililer, Amerikan hatta dünya medyasında asan kesen yakıp yıkan insanlar olarak gösterildi. Ve hemen herkes buna inandı. Ta 60’lı yıllara kadar da bu palavra sürdü. Zamanla tarihçiler geçmişin derinliklerine indi. Yakanın kesenin soykırıma soyunanın beyazlar olduğunu kanıtladı.

ABD, Kızılderili kabileleriyle imzaladığı her anlaşmayı, tek taraflı olarak çiğnemiş, hatta düzenli bir biçimde soykırım uygulamıştı.

Aşağı yukarı yüz yıldır Batı, Osmanlıların, gene düzenli bir biçimde Ermeni soykırımı uyguladığına inanıyor. Amerika, Avrupa, Avustralya ve dünyanın diğer ülkelerime yerleşen, Osmanlı döneminde salt ticaretle uğraştığı için zengin olan Ermeni, yüz yıl önce, kanıtlanmamış, bir soykırım iddiasına dört elle sarılarak, etnik kimliğini ayakta tutmaya çalışıyor. Hıristiyan bağlantısını da çok iyi kullanarak Batılıların desteğini sağlıyor.

Türkler kendi sırtlarını sıvazlamaz, propagandalarını yapmaktan da kaçınır. Geçmişin ağlatıları üzerinde durmaz, ilişkilerini nefret değil kardeşlik üzerine kurmaya çalışır. Bu nedenle de gerek Osmanlı Türkleri gerekse de Kürtlerine, Ermenilerin uyguladığı

katliamları gündeme getirmez. Zaten Ermenilerin hem Ruslar hem de Fransızlarla işbirliği yaparak sayısız Türk köyünü yakıp yıktığını, zavallı insanları, çoluk çocuk demeden kestiği anlatacak olsanız da Batılıların nasırlaşmış yürekleri burkulmaz bile. Kızılderili yaşamları değersiz, Batılılar için, Türklerin yaşamları da çöpe atılacak sınıfındandır, Batılılar için.
(Ermeni Dosyası Dr Leon Picon)

Biz ne kadar başarılı olabildik Ermeni diasporasının yalanları karşısında? Bunun en güzel yanıtını 1922 yılında, Amerikalı yazar E. Alexander Pope’le konuşan Mehmet Vahdettin vermiş bence: “Biz kalkıp bir yazı göndersek, sizin gazeteleriniz yayınlamaz, Türkler yazdı diye. Hadi diyelim yayınladılar, sizin insanınız okumaz. Hadi diyelim okudular, inanmaz. Konunun uzmanlarını, canlı tanıklarını göndersek size ve bunlar sizin dilinizde anlatsa gerçekleri acaba tarafsız bir tek dinleyici bulabilir mi?”

C.F.Dixon Johnson, 1916 yılında yazdığı ve diasporanın lanetlediği “Ermeniler” adlı kitabında şöyle diyor: “Yalana yirmi dört saat avans ver sonra yüz yıl uğraş gerçeğin ortaya çıkması için!”

Onun için de diaspora ürür kervan da yürür!

Kaynak: Star