Bir şeker hastasının doktorundan aldığı ilk tavsiye, kan dolaşımının düşük olduğu organlara ve özellikle de ayaklara dikkat etmesi gerektiğidir. Zira iş diğer organların kurtarılması için ayakların bedenden ayrılmasıyla son bulabilir. Arap vatanının da şeker hastası olduğunu, organlarının dağılmaya başladığını düşünüyorum...
Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) ilginç bir zamanlamayla, ocakta Güney Sudan'ın başkenti Juba'da düzenlenecek referandumda güneylileri ayrılmaya sevk etmekte kararlı olduğunu açıkladı. SPLM daha önce de yeni bir devletin bayrak, marş, logo, harita ve tarih müzesi gibi ihtiyaçları için teklifler sunmuştu.

Bayrağı, marşı, ordusu var
Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Başkanı Mesud Barzani de aynı gün, Kürdistan Demokrat Partisi üyelerini, 'Kürt halkının geleceğini tayin hakkı' söylemini benimsemeye teşvik etti. Bu, yumuşatılmış bir ayrılma talebidir. Kürt bölgesi, uçuş yasağıyla korunmaya başladığı günden beri zaten yarı bağımsız. Bayrağı, marşı, ordusu ve diplomatik temsili var.

SPLM'nin çağrısında yeni bir şey yok. Hareket 2005 tarihli Nivaşa Barış Anlaşması'ndan önce de sonra da bu uğurda çalıştı. Son çağrıdaki tek yenilik, dolambaçlı sözlere gerek duyulmaması. SPLM geçmişin aksine, bu çağrıyı hayata geçirmek için hukuki ve siyasi araçlara sahip, uluslararası destek de alıyor.

Barzani'nin çağrısında da yeni bir şey yok. Zira Kürt oluşumu kök saldı. Buradaki yenilik oyunun kurallarının değişmiş olması: Irak'taki liderlerin hiçbiri ayrılma düşüncesine itiraz edemiyor.

Güney Sudan ve Kuzey Irak, 'merkezin' çekim gücünün azaldığına ve güçsüzleştiğine kanaat getirmeseydi, yeni kuralları yerleştirmek konusunda böylesine cesur davranmazlardı. Ulus devlet artık kalkınma sağlayamıyor, birliği koruyamıyor, iradesini de zor kullanarak dayatamıyor. Bu hasta adamlar tükenmese, uluslararası ve bölgesel merkezlerce yolgeçen hanına dönüştürülmese, Güney Sudan da Kuzey Irak da bu noktaya gelemezdi.

Kerkük patlamak üzere
Kuzey Irak'ın ve Güney Sudan'ın merkezden ayrılmasının güvenlik, barış ve istikrar getireceğine inanıyor olsak, bu seçeneğin kötünün iyisi olduğunu ve geleceğini tayin hakkının kimseye zarar vermeyeceğini ifade ederdik. Fakat ne yazık ki ayrılma yeniden savaş çıkarabilir, Arap-Kürt ve Arap-Güney Sudan ilişkilerinde bozulmaya yol açabilir.
Kuzey Irak'ta petrol zengini Kerkük, Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasındaki yeni temas hattı. Güney Sudan'da da petrol zengini Abyei bölgesi güneylilerin Kudüs'ü ve yeni bir sıcak temas hattı haline gelebilir. İki bölgede de ayrılma yeni bölünmelere de kapı açacaktır. Kürtler ayrılırsa Irak'taki federasyon Şiilerin ve Sünnilerin de ayrılmasıyla son bulabilir. Sudan'da güneyin ayrılması da Darfur'dan başlayarak başka bölgeleri 'iktidar ve servet paylaşımı' sloganıyla benzer talepler için teşvik edebilir.

Yemen, Irak ve Sudan'da 'Somalilileşme' senaryosuyla karşı karşıya kalabiliriz; artçıların nerelerde gerçekleşeceğini veya nerede duracağını bilemiyoruz. (Ürdün gazetesi Düstur, 14 Aralık 2010)

Radikal