Geçtiğimiz Pazar günü Ömer Beşir’in, yakıt fiyatları üzerindeki sübvansiyon kararlarının kaldırılmasından sonra yaptığı berbat basın toplantısını takip edenler, Beşir’in kullandığı kışkırtıcı üslubun ve krizi karakterize etmedeki dalgalı tutumunun ortaya koyduğu bozukluğun da farkına vardılar. Bununla birlikte toplantıda, Sudan halkının 25 yıldan fazladır yaşadığı sefilliği görmezden gelmesi ve yaşanan gerçeklikten kaçışı, “ gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır” ayetini bilmediği için toplumun geçim sıkıntısı konusunda yaptığı pervasızca açıklamaları, rejiminin ürünü olan ekonomik krizi ve diğer krizleri umursamayışı, kaçınılmaz olarak tek bir sonucu ortaya çıkarıyor: Sudan’da devrim kapıyı çalmaya başladı.

Başkanın, halkı için hiçbir fayda sağlamadığı veya Sudan’ı 25 yıldır rejimin yaptığı yolsuzluklar yüzünden uçurumun kenarına sürüklediği, halkın gözünde daha net bir şekilde kendini göstermeye başladı. Yayın yönetmenlerinin çoğunluğu Ulusal Kongre Partisine üye olan birçok gazete ve Sudanın bazı medya kuruluşlarının iddiasına göre Ömer Beşir, bir süredir cesur bir girişimde bulunarak siyasi yolsuzluklara son vermek, özellikle de bazı radikal gruplardan ve parti başkan yardımcısı Nafi Ali Nafi gibi ideolojik yaklaşımları olanlardan kurtulmak için harekete geçti. Ancak başkanın çıkmazının bundan daha büyük olduğu bir gerçek. Beşir’in çeşitli konular üzerinde sarf ettiği birbiriyle çelişen ifadeleri, bu sefer dikkate alınacak gibi durmuyor. Öyle ki basın toplantısı esnasında yakıt fiyatları üzerindeki sübvansiyonun kaldırılmasının çok geç alınmış bir karar olduğunu ifade etmesi, hükümetinin yolsuzluklarla mücadele ettiğini, yine hükümetinin bölgedeki diğer ülkelere nazaran halkına sağlık alanında çok iyi hizmet sunduğu ve bunun gibi bir çocuğun bile inanmayacağı yalanlar sarf etmesi, başkanın halkın gözünden bir kere daha düşmesine yol açtı. 

Beşir’in 25 yıldır ideolojik tavırlar sergilemesi, halkın ezdiği krizleri görmezden gelen ve olaylardan kaçan diktatörlerin durumunu andırıyor. Ama Beşir’in farkında olmadığı bir durum var: Sudanı harab etmesi, ülkeyi ikiye bölmesi, iç savaşlar,  açlık, hastalık ve ülkede yaşam alanı bulamayanların göçü, halkın daha fazla dayanamayıp devrime doğru yol almasına sebep oluyor. Bu da Beşir’in rejiminin sonunun geldiğini gösteriyor.

Sudan’da devrimin esasları, ülkenin geleceğinde açık bir şekilde ortaya çıkacak çelişkilerin patlayacağı birbirinden uzak iki sınıra dayanıyor. İlk olarak, halk her ne kadar medya tarafından kandırılmaya çalışılsa da – ki medyada her zaman başkanın iyi bir insan olduğu ama etrafının kötü olduğu haberleri dolaşıyor- artık son yapılan yakıt fiyatları açıklamalarının hiç bir saygı görür tarafı olmadığını, başkanın meşruiyetinin tamamen kaybettiğini ifade ediyor. Buda halkla başkanın arasındaki ipin artık koptuğunun bir kanıtı. Diğer taraftan yakıt fiyatları üzerindeki sübvansiyonun kaldırılması kararı, uzun yıllardır sabır ve hoşgörü göstererek yaşamaya çalışan, ama %46 sı yoksulluk sınırının altında yaşayan halk için bardağı taşıran son damla oldu.  Bu yüzden tüm veriler, ülke siyasetinde söz sahibi olanların halktan ve yaşadıkları ekonomik sıkıntılardan çok uzakta olduklarını gösteriyor. Bununla birlikte birtakım siyasilerin özellikle de bakanların Sudan halkını aşağılayan sözleri de halkın, idarecileriyle arasındaki trajik ilişkiyi ortaya koyuyor.

Örneğin bir keresinde yatırım bakanı Mustafa Osman İsmail Sudan halkını “dilenciler” olarak nitelemiş, maliye bakanı Ali Mahmud ise kendisine sorulan bir soru karşısında “ Sudan halkı refah bir hayat sürdüğü için kemer sıkmayı reddediyor” cevabını vererek halkıyla dalga geçmişti. Ömer Beşir de son basın toplantısında konuşurken, bilinçaltının verdiği tepkilerle günahını savunan bir tavır sergiledi. Hükümetinin kabilelere ve ırkçı eğilimlere karşı açtığı savaştan bahsederken ise, kendi rejiminin bu eğilimlere sebep olduğunu ve 25 yıl boyunca halkına eziyet ettiğini unutmuş gibiydi.

Şimdi, halk nazarında alınan kararları ve yüklenilen sorumlulukları kıyaslamaya kalkarsak Ömer Beşir’in tahriklerini ve bakanlarının ihanetini bir yana, güney Sudan lideri Silva Kiir’in siyasette yolsuzluğa adı karışan tüm isimleri tecrid ettiğini ve hatta bu isimleri mahkemeye sunduğunu bir yana koyabiliriz. Silva Kiir, her zaman halkına verdiği önemi ortaya koymuş, toplumu ileriye taşıma konusunda Ömer Beşir’den çok daha fazla güvenilir bir tablo sergilemiştir. Bu yüzden söylenecek tek bir şey kalıyor: Hartum’da devrimin ayak sesleri duyulmaya başlanıyor.

Kaynak: Elaph

Dünya Bülteni için çeviren :Tuba Yıldız