Steny Hoyer'a sorarsanız, başlıktaki sorunun cevabı 'evet'. Hoyer, ABD Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk grubunun başkan vekili. Yakın çevresinden öğreniyorum ki, Demokrat siyasetçi, 'Ermeni Soykırımı Tasarısı'nı, 22 Temmuz seçimlerinin hemen ardından ve Amerikan Kongresi ağustosta tatile girmeden önce, Temsilciler Meclisi genel kurulundan geçirmeyi hedefliyor.'
Aynı çevre, bunun başarılacağından emin değil. Onlara göre, sonucu 'iki numara'nın, 'bir numara'yı, yani Hoyer'ın, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'yi ikna edip edemeyeceği belirleyecek.

Pelosi ve Hoyer, Osmanlı'nın Ermenilere soykırım uyguladığına vicdanen inanan kişiler. İkisinin de, Ermeni kökenli seçmenlerine soykırımı tanıma taahhüdü var. Bu yönde bir adımı, ahlaken de, siyaseten de 'doğru' sayıyorlar.

Velhasıl, Pelosi'nin 106 sayılı karar tasarısının özü ve işlevi konusunda inandırılması/caydırılması söz konusu değil. İş, büyük ölçüde Pelosi'nin zamanlamasına ve bunu belirleyecek olan konjonktürel mülahazaya kalıyor.
Bugünlerde, Temsilciler Meclisi koridorlarında dolaşıp biraz sondaj yapınca anlıyorsunuz ki, her şey Pelosi'nin iki dudağı arasında. Amerikan devlet protokolünde başkan ve başkan yardımcısından sonra üçüncü sırada gelen bu kuvvetli kadın, eğer isterse, Soykırım Tasarısı hemen önümüzdeki hafta Temsilciler Meclisi'nden geçebilir.

***

Bağlayıcılık taşımayan, ancak 'Kongre'nin görüşü' diye tescil edilirse siyasi ağırlık kazanacak olan soykırım tasarıları, hem Temsilciler Meclisi'nin hem Senato'nun gündeminde.

Tasarıların iki hedefi var: Amerikan dış politikasının resmi söylem itibariyle, Ermeni Soykırımı'nı tanıması, ve bu keyfiyyetin, ABD başkanlarının her yıl 24 Nisan'da yayınladıkları Ermeni Anma Mesajı'na yansıtılması.

100 üyeli Senato'daki tasarı, Çoğunluk Lideri Harry Reid ve Demokrat başkan aday adayı Hillary Clinton dahil 31 senatörün imzasını taşıyor.
435 üyeli Temsilciler Meclisi'ndeki ikiz tasarı ise, 218 imzayı aştı, yani Meclis'in yarıdan fazlası tasarıya bizzat sponsor.

Ayrıca, aralarında insan hakları örgütlerinin, çeşitli etnik ve dinsel cemaat derneklerinin, kadın ve emek girişimlerinin olduğu 47 kuruluş da tasarıyı destekliyor.

Buna karşılık, tasarıya muhalif ve Pelosi üzerinde nüfuz sahibi üç etkin Demokrat var:

Pelosi'nin Hoyer'ın yerine grup başkan vekili seçtirtmek isteyip başaramadığı, Irak Savaşı'na karşı keskin söylemiyle tanınan Pennsylvania Temsilcisi John Murtha; Meclis Silahlı Kuvvetler Komitesi'nin Başkanı Ike Skelton ; Meclis Dışişleri Komitesi Başkanı Tom Lantos.

Lantos, bir bakıma, düğmenin üstünde parmağı olan kişi. Tasarı halen onun komitesinde, görüşülmeyi bekliyor.

Holokost'u yaşamış tek Kongre üyesi olan Lantos, 2005'te benzer bir tasarıyı onaylamıştı. Ancak bu yıl farklı düşünüyor. Tasarıyı görüştürmeyeceğini, Türk-Amerikan işbirliğine zarar vermekten çekindiğini anlatıyor.

Ancak Lantos da biliyor ki, kartlar Meclis Başkanı'nın elinde. Pelosi isterse, 218 imzayı aşan tasarıyı Komite'den çekip doğrudan genel kurula sunabilir.

***

Tasarıya karşı çıkan Bush yönetimi de, Kongre üyeleri de, 'Soykırım olmadı' demiyorlar. Ancak soykırımın resmen tanınmasına, 'Türkiye'nin kendi tarihini tartışmasını zorlaştırır; milliyetçiliği kışkırtarak Türkiye Ermenilerinin güvenliğini tehlikeye atabilir; Ankara ile Erivan arasında normalleşmeyi daha da erteler; Türkiye'deki Amerikan karşıtlığını iyice kabartır; Türkiye ile stratejik işbirliğimizi aksatır' diye beş ayrı itiraz getiriyorlar.

Tasarı karşıtlarının son günlerdeki spesifik argümanı ise, 'Irak'tan geri çekilirken, Türkiye'nin üs ve limanlarını kullanmamız gerekecek. Tasarı bunu tehlikeye atar; Türkiye'nin K. Irak'a müdahalesine karşı telkinimizi de zayıflatır' şeklinde.

Pelosi'yi yakından izleyen bir lobici, "Üç seçenek var" diyor, "Meclis Başkanı, gelecek hafta tasarıyı görüştürebilir; sonbaharı ya da 2008'i bekleyebilir; bir şey yapmayıp tasarıyı sessizce öldürebilir. Ama asla tasarıya karşı konuşmaz ve tasarının reddedileceği bir senaryonun parçası olmaz."

***

ABD'de Kongre mekaniği ve siyasi konjonktür, Soykırım Tasarısı'nın kaderini nasıl belirleyecek bilmiyorum.

Bildiğim şu: Bizde, seçimden sonra kurulacak yeni hükümet, Ermeni meselesini gündemine almak zorunda.

Bunu ya, yıllardır olduğu gibi, Kongre'nin ve bilumum benzer forumun soykırımı tanımasını önlemek için sınırsız enerji, mesai ve para harcayıp, son tahlilde, başarısızlığa mahkum bir kampanyaya kilitlenerek yapabilir.

Ya da farklı bir yol seçer: Tarihimizi rahatça tartışabileceğimiz bir açıklık ortamını yasa ve söylem değişiklikleriyle kurar; Erivan ile normalleşme hedefli bir diyalog için inisyatif kullanır; Hrant Dink cinayetinin aydınlatılmasına yönelik tam bir siyasi kararlılık sergiler; Türkiye'de gayrimüslim azınlıkları ikinci sınıf vatandaş yerine koyan söylem ve uygulamaları değiştirme basiretini gösterir.

İkincisini yapan, dizginleri eline almış ve başı dik bir hükümet olacaktır. Sandıktan, böyle bir hükümet için gerekli özgüvenin çıkmasını diliyorum.

Kaynak: Milliyet