Geri döndürülemez iklim değişikliği, pandemik hastalıkların yayılması, nükleer silahların yaygınlaşması ve güçsüz devletlerin başarısızlıklarının kışkırttığı şiddetli çatışmalar, uluslararası toplumun yüz yüze olduğu müşterek zorluklardır. Çözümleri, geniş çaplı ortaklıklar ve geniş kapsamlı uzmanlıklar gerektirmektedir.
Geçen hafta, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, o ortaklıkları inşa etmek ve 21. yüzyılda gereken sivil gücü konuşlandırmak için ayrıntılı bir proje sundu.
Kapsamlı reformlar
İlk Dört Yıllık Diplomasi ve Kalkınma Değerlendirmesi, Birleşik Devletler’e diğer hükümetlerle sivil toplum kuruluşlarıyla ve sivil toplumla ortaklaşa tehditleri ele almak ve fırsatları değerlendirmek amacıyla gerekli olan uzmanlığı uygulamak için çok kapsamlı reformlar sunuyor.
İlk değerlendirmede ayrıntılı olarak açıklanan Bakan Clinton’ın ABD’nin dünyadaki rolü ile ilgili vizyonu, Amerika’nın kendi çıkarlarını ve başka milletler ve hükümetlerle paylaştığımız çıkarları ilerletmek için sivil gücü benimsemesi ve yüceltmesidir.
Kendisi, dünyanın en iyi ordusunun bile bir virüsü yenemeyeceğini, iklim değişikliğini durduramayacağını, şiddetli aşırıcılığı önleyemeyeceğini veya Ortadoğu’da barış yapamayacağını anlıyor. Önümüzdeki zorlukları aşmak, kendi sözleriyle ‘ABD hükümetinin tüm alanlarda, diplomasi, kalkınma projelerini uygulama, krizleri önleme ve çözümleme için sivil gücün katkılarıyla birlikte çalışmasını’ gerektiriyor.
Kalkınmaya bağlılık
Değerlendirmenin anafikri, ABD’nin güvenliği için kalkınmanın, diplomasi ve savunma kadar zaruri olduğudur. Dört Yıllık Diplomasi ve Kalkınma Değerlendirmesi vesilesiyle Bakan Clinton, Başkan Obama’nın kalkınmaya olan bağlılığını yerine getirmek için bir yol haritası çizmiştir.
Mali kısıtlamaların olduğu dönemde bile Birleşik Devletler, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nı dünyanın önde gelen kalkınma kuruluşu olarak yeniden inşa ederek, kalkınmaya olan bağlılığını sürdürecektir. ABD, kalkınma çabalarını sonuca ulaşmak anlamında avantajlı olduğumuz altı alana yoğunlaştıracaktır: Gıda güvenliği, küresel sağlık, iklim değişikliği, ekonomik büyüme, demokrasi, insan hakları ve yönetişim ve insani yardım.
Bu altı alan genelinde olağanüstü değişim özneleri olabilecek kadınların rolünü vurgulayacağız. Çabalarımızda daha fazla saydamlığa ve hesap verebilirliğe bağlı olacağız. Katkıda bulunan başka kuruluşlarla çokuluslu kurumlarla ve en önemlisi, yardımcı olmaya çalıştığımız hükümet ve milletlerle etkimizi kuvvetlendirecek ortaklıklar inşa edeceğiz. Kalkınma hedefimiz, ev sahibi hükümetlere, kendi halklarına sunmaları gereken sürdürülebilir sistemleri inşa etmelerine yardımcı olarak, kendimizi bu anlamda tasfiye etmek olmalıdır.
Dört Yıllık Diplomasi ve Kalkınma Değerlendirmesi’nde Bakan Clinton dünyanın herhangi bir yerindeki güçsüz ve başarısız devletlerin dünyanın her tarafındaki insanlar için bir tehdit oluşturduklarını, insan güvenliğinin uluslararası güvenlik için vazgeçilmez bir koşul olduğunu da anlamaktadır. Bu nedenle ABD’nin insan güvenliği kabiliyetlerini güçlendirmek, kriz ve çatışmaları önlemek ve çözmek için sivil kapasitelerimizi kuvvetlendirmeyi taahhüt etmiştir. Yeni bir Sivil Güvenlik, Demokrasi ve İnsan Hakları Müsteşarlığı oluşturmaktayız. Ülkeler ve milletleriyle birlikte çatışmaları önlemek ve çatışmaların olduğu yerde etkilerini azaltmak ve ülkelerin tekrar sürdürülebilir barış ve kalkınmaya dönmelerine yardımcı olmak için anlamlı bir sivil kapasite inşa ediyoruz.
Müşterek zorluklar
Günümüzün hızla değişen dünyasında tüm ülkelerin yüz yüze olduğu zorlukların aşılması, tek bir hükümetin uzmanlığı, kaynakları ve bağlılığından fazlasını gerektiriyor. Bu nedenle Dört Yıllık Diplomasi ve Kalkınma Değerlendirmesi, sonu
çta ABD hükümet birimlerinin genelinde, başka hükümetlerle,
özel sektörle, sivil toplumla ve halkın kendisiyle ortaklıklar inşa etmekle ilgilidir.
Ancak bu tür ortaklıklarla önümüzdeki müşterek zorlukları aşmakta anlamlı ilerlemeler kaydedebiliriz. Bu değerlendirmeyle Bakan Clinton, hepimizin ihtiyaç duyduğu ortaklıkları inşa etmekte Amerika’nın bağlılığını ikiye katlamıştır.
Türkiye ve ABD
Türkiye ve ABD, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ortak olmuş ve askerlerimiz Kore’den, Kosova’ya ve Kabil’e kadar omuz omuza görev yapmıştır. PKK veya El Kaide olsun, teröre karşı mücadelede birlikte çalışıyoruz. Afganistan’da demokrasiye ve İran’ı, nükleer programı ile ilgili Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın taleplerini yerine getirmesi konusunda ikna etmeye olan bağlılığı paylaşıyoruz.
Bölgede girişimcilik fırsatlarının teşvik edilmesi, kadınlar için fırsatlar da dahil, Türk hükümeti, şirketleri ve üniversiteleriyle birlikte çalışmayı taahhüt ettik. Türkiye, geçen sene Washington’da yapılmış olan ilk girişimcilik zirvesinin başarısını sürdürerek, 2011 girişimcilik zirvesine ev sahipliği yapacaktır. Başkan Obama’nın yakın zamanda yazdığı gibi, “Türkiye ile bağlı, aktif ve işbirliği yapılan bir ilişki, her iki ülke, bölge ve dünya için önemlidir.”
Bakan Clinton 18 ay önce, basit bir soruyu dile getirdi: Daha iyisini nasıl yapabiliriz? Dört Yıllık Diplomasi ve Kalkınma Değerlendirmesi, onun cevabıdır. Bakan Clinton’ın dediği gibi, “Amerika’nın çıkarlarını ilerletmek ve daha çok yerde daha çok insanın özgürlük içinde yaşadığı, ekonomik fırsatlardan yararlandığı ve Tanrı’nın onlara verdiği potansiyeli gerçekleştirme şansına sahip olabildikleri bir dünyanın olmasına yardımcı olmak için sivil gücümüzü devreye sokabiliriz.”
(Doug Silliman: ABD Büyükelçiliği Maslahatgüzarı)
Kaynak: Radikal