Sol Baykal'ı sevmezdi.

CHP'nin başarısızlığında Baykal'ın toplum tarafından da sevilmezliğinin büyük etkisi olduğuna inanılırdı.

Baykal agresifti, klikçiydi, dar kadrocuydu.

rakiplerini tasfiye etmekten çekinmezdi.

Birleştirici değildi.

Bütün bunlar, sol köşelerde sıklıkla tedavül eden düyüncelerdi.

Ama şimdi herkes Baykal'a mahkum olmuş gibi bir tıkanma içinde.

Baykal evirdi çevirdi ve kendisinin başında bulunduğu CHP'yi, Sol'un büyük partisi haline getirdi, paramparçalık duygusu yaşayan Sol ise, şu anda, CHP'li olmaktan başka alternatif bulamıyor.

Bulamıyor çünkü, CHP bile, “Solun büyük partisi” olarak ancak yüzde 15-20 arasında dolaşıyor, orada odaklaşma olmadığı takdirde ise, tamamen bozgunlar oynanacak. Öyleyse...

Erbakan Hoca'dan ödünç alarak “kerhen” destekleme ihtiyacı hissediliyor. Ya da eli mahkum.

CHP eskiden sol muydu?

Sol siyaset gerçekte nedir?

Sol siyasetin toplumsal tabanı var mıdır?

Bunlar bugün için lüks konu başlıkları...

Ulusalcı bilmem ne hepsi “Sol” şemsiye altında buluşmanın kıvancını yaxşıyorlar...

Bunun gerçek adı oportünizm olsa da...

Baykal, “sol”daki kıvranmayı keyifle izliyor.

Biraz dikkatli kulak kabartsanız, iç konuşmalarda “Bekleyin, telaşlanmayın, kadayıfın altı kızardı, hepsi CHP'ye mum olacaklar” dediğini duyar gibi olursunuz.

Ne yapacaklar ki...

DSP, parti kimliğini korusun.

Kasadaki trilyonları beklesin.

CHP listesinden aday olma ümidini seslendirsin.

Aslında Baykal DSP'ye zırnık koklatmak istemez. Çünkü DSP'den kendisine büyük oylar gelmeyeceğini biliyor, bir. DSP ile birlikte hareket etmese bile, oyların içine girilen ve mitinglere yansıyan “Panik” sebebiyle ister istemez CHP'ye akacağını düşünüyor.

Peki kamuoyunu oyalayan “Birleşme” söylemleri neyin nesi?

Adı üstünde oyalama...

Tam manasıyla dostlar iş başında görsün.

Ben istedim olmadı” yakınmasına gerekçe oluştursun.

İmajı pek yaralı Baykal bile masumiyet hatta mağduriyet- zırhı giysin.

Ayrıca Baykal yüzde 20 oydan fazlasıyla memnundur.

Daha önce yazdım, Baykal niye iktidar olsun ki...

İktidar olmak demek ülke meselelerini çözmeye soyunmak demek. Bu ise programdan, projeden başlayıp icraata kadar uzanan zkorlu bir gayrete soyunmak anlamına geliyor.

Bu yaştan sonra...

Bakın Baykal'ın etrafındaki simalara... Hepsi sinn-i kamile gelmiş insanlar... Sinn-i kamil ne demek mi? Bunu da Develioğlu'nun lügatine bakıp öğrenin lütfen.

O insanlar icraat yükü yüklenecek de memleket meselesi çözecekler...

Hadi canım sen de...

İşin içinde dünyayı yeniden kavramak var, ona göre çözüm önerileri üretmek var...

Belki de “Yahu torunlar bizi geçti, şu bilgisayarı bir türlü kıvıramıyorum anlamıyorum” diyenler çoğunluktadır.

Zor iş.

Miting halkı, neredeyse kulağından tutup CHP'ye getirecek soldaki kümelenmeleri...

Ne yapsın Murat Karayalçın, 10 Aralık hareketi mensupları?

Ne yapsın Hikmet Çetin gibi CHP'nin duayenleri?

Mustafa Sarıgül ne yapsın?

Baykal'a yönelik bir yığın eleştirileri olmalı, ama tıkanmış durumdalar.

Yaşar Okuyan en keyifli siyasetçilerden...

Anlaşılıyor ki şu anda Baykal'ın yanında büyük itibar sahibi... “Ulusalcılık” ta buluşuyor olmalılar...

Hani bir çok CHP'liyi, Yaşar Okuyan'ın son CHP'li söylemleri kahrediyor olmalı, ama ne yapsınlar...

Baykal muhafazakarlara ve liberallere de açılmayı arzu ediyor.

Yeni bir Kemal Derviş mi?

Öyle birisi olursa, miting kürsülerindeki küreselciliğe, ABD'ye sövgüler o kadar ironik olacak ki, “Genç Siviller”in mutfağına nadide malzemeler olabilir.

Kahramanmaraş taraflarında “kısboğma” derler.... Çaresiz adam yapılan acımasız dayatmanın adıdır “kısboğma”... Hani köşeye kıstırmışsın ve boğuyorsun...

Benim gözlemime göre şu an, CHP dışındaki sol kümelenmeler böyle bir duyguyu yaşıyor.

Mitinglerin rantını devşiren Nejla Arat, Nur Serter mutludur. Mitinglerin jokeri olan Tuncay Özkan, bir de aday olabilirse 3 milyon dolarlık avansın üstüne kaymaklı kadayıftan daha iyisini bulmuş olacağı muhakkaktır.

Belki de bunca miting heyecanı kuşanan insanlar tam bir çıkmaz içine girip şöyle söyleyeceklerdir:

-Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, sonunda gene Baykal'a mahkum olduk...

Bu durumda bize de “Zincirleriniz kutlu olsun” demek düşer.