CHP kurultayı hakkında bir şey yazmadım; çünkü yeni bir şey yok. Laiklik gerilimi kullanılarak parti içi sorunlar örtüldü ve kurultay formalitesi tamamlandı, o kadar. Zaten CHP'ye artık 'sol' demek ne ölçüde mümkün o da ayrı bir mesele.
Bir zamanlar "Yeni Sol"u slogan yapan CHP, şimdi Kemal Derviş gibi bir isme bile tahammül edemedi! Partideki içe kapanmanın, kısırlaşmanın tipik bir göstergesidir bu.
CHP yeniden o ünlü "1927 Tüzüğü"ne geri dönmüştür: Tamamen merkezi, yukarıdan aşağıya, konuşmanın bile 'merkez'in iznine bağlı olduğu bir atamalar partisi! Bu yüzden CHP'nin halktan nasıl koptuğunu Şevket Süreyya çok iyi anlatır.
Türkiye'de demokrasinin sol ayağının topal olması biçimindeki dengesizlik sorunu da bu noktada düğümleniyor: CHP dışında bir sol mümkün olmuyor; CHP içinde bir sol imkân bulamıyor!
Sol dediğim, çağdaş sosyal demokrasidir tabii.
Neden sosyal demokrasi de onun solu değil? Çünkü insanlık yüz elli yıl boyunca hem gelişmiş, hem azgelişmiş ülkelerde, çok farklı toplumlarda o solu denedi; çözüm olmadığı görüldüğü gibi, nice kanlı faturalara da mal oldu o sol...

Hangi sol?
CHP imkân vermedi. CHP dışında ise sosyal demokrat sol gelişemedi; akademisyenlerle bir kısım iyi niyetli sendikacıların ve yazar arkadaşların gayretlerinden öteye geçemedi.
DİSK'in öncülük ettiği "10 Aralık Hareketi"nden ümitlenmiştim. 1970'lerdeki "Ortanın Solu" gibi bir hareketin çekirdeği olabilir miydi? Kendim solcu olmadığım halde, demokrasimizin sol ayağını yaratabilir diye böyle bir beklentiye kapılmıştım.
DİSK'in, "uzlaşmaz sınıf sendikacılığı"nı bırakıp Batılı benzerleri gibi rasyonel ve çağdaş bir sendikacılık yapmasını öven yazılar da yazmıştım.
Aynı yollardan geçmiş sanayi toplumlarında da solun evrim çizgisi böyle olmuş, modern sosyal demokrasi "goşist" ve "devrimci" soldan kendisini ayrıştırarak oluşmuştu.
Bizde maalesef hâlâ olmadı.
CHP içinde olmadı, CHP dışında böyle bir sol gelişemedi.

Çağdaş sol?
Atatürk'ü Che Guevara'nın yanında resmederek "çağdaş sol" olunur mu?! Başarılı "Ortanın Solu" hareketi böyle mi oluşmuştu?!
12 Eylül öncesinin kanlı ortamında silahlı örgütler kurmuş, öldürmüş ve ölmüş talihsiz gençleri bugünün Türkiye'sinde "idol" haline getirerek bir sosyal demokrat hareket yaratılabilir mi?!
DİSK'in öncülük ettiği "10 Aralık Hareketi"nin özü "çağdaş sosyal demokrasi" değil miydi?!
Şimdi, "Taksim Meydanı" zorlamasında radikallerle beraber davranan DİSK, kendisini o gruplardan nasıl ayrıştıracak?! Bu son derece önemlidir. Çünkü sosyal demokrat bir hareket gelişecekse, bunun kavga, gerilim, ajitasyon gibi lekelerden uzak, kitlelerde "Bunlar ülkeyi yönetebilir" umudunu yaratacak bir olgunluğu göstermesi lazımdır.
Sosyal demokrat bir sol, herhalde Taksim kavgalarından çıkmayacaktır!
Kendisini daima takdirle izlediğim DİSK Başkanı Sayın Süleyman Çelebi, "Taksim" zorlamasını değil de, yasal bir meydanda dev bir mitingde "ekonomik sosyal reform manifestosu"nu açıklamayı tercih etseydi, sosyal demokrat bir hareketin gelişmesine daha büyük katkıda bulunurdu!
1 Mayıs'a radikal sol damga vurursa, bu en çok sosyal demokrasi umutlarına zarar verecektir!

Kaynak: Milliyet