Bugünlerde Balkanlar'da önemli siyasi gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan birisi Bosna-Hersek'in iki siyasi unsurundan birisi olan Boşnak-Hırvat Federasyonu'nda yeni bir koalisyonun kurulması yönünde önemli adımlar atılması ile ilgili gelişme. Buna göre, Sosyal Demokratlar, Bosna'nın Geleceği İçin İttifak ve iki Hırvat partisi yeni bir koalisyon hükümeti kuracaklar.

Diğer önemli gelişme ise Bosna'nın da hem bugünü hem de geleceği konusunda önemli bir etki unsuru olan Sırbistan'da yeni bir devlet başkanının görevine başlamış olması elbette.

Bu yeni başkan koyu bir Sırp milliyetçisi olarak bilinen, tanınan ve bunu inkâr etmeyen Tomislav Nikoliç. 20 Mayıs'taki ikinci turda rakibi Tadiç'in yüzde 47,4'üne karşılık yüzde 49,4 ile başkan seçilen Nikoliç 4 gün önce törenle görevine başlamış bulunuyor.

İlk resmi kariyeri mezarlıklar müdürü olan Nikoliç bu yüzden ülkesinde 'mezarcı, cenazeci' lakabıyla anılıyor. 1990'lı yıllarda aşırı Sırp milliyetçisi Radikal Parti'nin önde gelen isimlerinden olan 60 yaşındaki Nikoliç o dönem 'Büyük Sırbistan' fikrini hararetle savunan bir liderdi. Savaş sonrasında en azından görünürde bu fikirlerinden vazgeçmiş intibaı verirken Radikal Parti'den kopup kendi İlerici Parti'sini kurdu ve bunun lideri oldu.

Nikoliç bugün ülkesinin Avrupa Birliği'ne katılmasını istiyor, bu yolda çaba harcayacağını, Sırbistan'ın önünde Avrupa'dan başka tercih olmadığını defalarca söylüyor. Ne var ki, bu arada geçmişte sergilediği bazı milliyetçi söylemlerden de vazgeçmiyor. Buna en son örnek olarak, kısa bir süre önce Avrupa'nın yakın tarihinin en büyük insanlık suçu olan Srebrenitsa'da yaşananları soykırım olarak kabul etmediği yolundaki açıklamaları gösterilebilir.

Mesela bu bağlamda Nikoliç geçen ay Karadağ televizyonuna verdiği demeçte, "... Srebrenitsa'da soykırım olmadı. Burada bazı Sırplar tarafından savaş suçları işlendi. Bunlar bulunmalı, yargılanmalı ve cezalandırılmalılar." şeklinde konuşmuş da daha sonra her yıl temmuzda yapılan Srebrenitsa'yı anma törenlerine katılmayacağını da söylemişti. Nikoliç, hem Milletlerarası Ceza Mahkemesi hem de Lahey Milletlerarası Adalet Divanı'nın soykırım olarak resmen kabul ettiği Srebrenitsa'yı işte bu şekilde soykırım olarak tanımamakta ısrar ediyor.

Nikoliç aynı zamanda, 1992'de Hırvatistan'ın Yugoslav ordu saldırısı ve katliamına sahne olan şehri Vukovar'ı hâlâ bir Sırp şehri olarak kabul ettiğini, kaçan Hırvatların bu şehre geri dönmeleri için herhangi bir sebep olmadığını da söylüyor. Daha yakınlarda da Alman gazeteci Michael Martens'e verdiği demeçte 'Büyük Sırbistan'ın kendisinin gerçekleşmemiş bir rüyası, hayali olduğunu da belirtmiş bulunuyor ayrıca.

Bu sözleri ve geçmişte takılıp kalması yüzünden başkanlığı üstlendiği resmi törene Karadağ Devlet Başkanı Vuyanoviç dışında hiçbir eski Yugoslav cumhuriyeti devlet başkanı katılmamış bulunuyor. Kısacası, Slovenya, Makedonya, Hırvatistan ve Bosna liderleri töreni açıkça boykot etmiş oluyorlar. Bu da Nikoliç'in, başta Bosna olmak üzere diğer cumhuriyetler tarafından hüsnü kabul görmesinin çok zor olacağını açıkça ve bugünden ortaya koyuyor.

Nikoliç, bugün kendisini muhafazakâr ve Avrupa vizyonuna bağlı olarak takdim ediyor; ancak Kosova konusunda da herhangi bir olumlu adım işareti de vermiyor. 'Kosova Sırbistan'ın bölünmez parçasıdır; Kosova Sırbistan tarafından kontrol edilmelidir; Avrupa için Kosova'yı feda edemeyiz' söylemini savunuyor. Bu bakımdan, Nikoliç ile birlikte Kosova'da bundan sonra da olumlu bir gelişme beklememek gerekiyor.

Bu görüşlere sahip Nikoliç esasen çok zor problemlerle karşı karşıya olan Sırbistan'ın yönetimini devralmış bulunuyor. Bu problemler de büyük bütçe açığı, işsizlik, yolsuzluk, enflasyon, dinarın düşen değeri ve Kosova olarak özetlenebilir.

Ayrıca, bir de yeni hükümet meselesi var. Bu konuda pazarlıklar, görüşmeler devam ediyor. Muhtemelen, bu hükümet Demokratlar ve Sosyalistlerin ana ortağı olacakları bir koalisyon olacak. Böyle olursa Nikoliç'in partisi İlerici Parti bu koalisyonda olmayacak. O zaman da muhtemelen hükümet bazında Nikoliç ile problemler yaşanacak.

Tomislav Nikoliç'in beklenmeyen bir şekilde başkan seçilmesi ile birlikte Sırbistan'da yeni bir dönem başlıyor. Bakalım bu dönem hem Sırbistan hem de komşuları bakımından neler getirecek? Balkan politikamıza ters düşen bu gelişme şüphesiz Türkiye'yi de birçok bakımdan ilgilendiriyor.

Kaynak: Zaman